Evimizin Muazzam Hikayesi- Dünya'nın Oluşumu

H4m4...6qVt
22 Jan 2024
47

Dünyamız, evrende biyolojik yaşamın olduğunu bildiğimiz tek gezegen. Dünya üzerinde var olan tüm türlerin %99’u çoktan yok olup gitti bile. Önümüzdeki 300 yıl içerisinde ise kalan türlerin %75’inin soyu tükenecek. O, 4.55 milyar yaşında. Evrenin yaşının 3’te biri. Ağır demirden bir çekirdek ve daha hafif olan taştan bir kabuk üzerine sarılmış solunabilir atmosfer. 21. yy’dayız ve bugüne kadar gezegenimizde 106 milyar insan yaşadı. Buna rağmen Dünya hakkında hâlâ çok az şey biliyoruz. Örneğin; okyanusların %95’inden fazlası henüz keşfedilemedi. Peki Dünya’nın oluşumu nasıldı ve Dünya nelerden meydana geldi?


Dünya nasıl meydana geldi?


Dünyamızın geçmişine baktığımızda bundan 600 milyon yıl önce daha hızlı döndüğünü söyleyebiliriz. O zamanlar Dünya üzerinde bir gün 22 saatti. Dünya gitgide yavaşlıyor ve elimizdeki veriler bir gün duracağını gösteriyor. Evet, yaklaşık 50 milyar yıl sonra. Güneş’in geri kalan ömrünün 5 milyar yıl olduğunu düşünecek olursak, bunu asla göremeyeceğiz.

Yaklaşık 4.5 milyar yıl önce Dünya devasa bir gaz bulutundan ve ömrünü tamamlamış yıldızların kalıntılarından meydana geldi. Gaz bulutu yoğunlaştı ve dönen bir disk oluştu. Küçük parçalar toplanmaya ve gittikçe daha büyük nesnelere dönüşmeye başladı. Bunun sonucunda da bizim gezegen dediğimiz yapılar oluştu.

Dünya’nın oluşumu halen tam olarak anlaşılamamasına rağmen 10 ila 20 milyon yıl arasında sürdüğü tahmin ediliyor. Eskiden Güneş Sistemimiz çok daha kaotik iken Dünya yaklaşık Mars boyutunda bir nesne ile çarpıştı. Theia adı verilen bu gezegenin Dünyamıza çarpması o kadar şiddetliydi ki eğer biraz daha büyük olsaydı Dünya tamamen yok olabilirdi.


Çarpışmada saçılan materyaller yörüngeye oturdu ve Ay’ı oluşturdu. Ay, Güneş Sistemimiz’de gezegenine oranla en büyük uydu. Dünya asteroid yağmuruna tutulmuş bir cehenneme benziyordu. Lav denizleri ve zehirli bir atmosferi vardı. Sonra aradan milyonlarca yıl geçti.

Dünya soğudu, Dünya’nın içindeki su yüzeye çıktı ve bulutlar oluştu, yağmurlar yağdı. Milyonlarca asteroid Dünya’ya su getirmeye devam etti. Dünya üzerindeki bütün suyun hacmi 1385 km çapında olan bu büyük mavi küre (resim-3) kadar. 273 kilometre çapındaki küçük mavi küre ise Dünya’daki içilebilir tatlı suyu gösteriyor. Güçlükle gördüğünüz bu 3. Küre ise sadece 56 km çapında ve hayatımızı devam ettirmemiz için gereken, nehirler ve göllerde bulunan suyu ifade ediyor.


Yer kabuğunun altındaki okyanus


Son yıllarda yapılan araştırmalar ile Fransız, Alman ve Rus bilim insanları, yer kabuğunun derinliklerinde dev bir okyanus keşfettiler. Nature dergisinde yayınlanan makaleye göre bu gizli okyanus yüzeyin 660 kilometre kadar altında devasa bir kayacın içinde bulunuyor ve Dünya’da bulunan okyanuslardan 3 kat daha fazla su barındırıyor. Dünyadaki kayaç katmanların henüz yeni oluşmaya başladığı Arkeyan Devri’nden kalan bu okyanus yaklaşık 2.7 milyar yaşında.

Levha tektoniği


Dünya zaman içerisinde soğuyunca yüzey ince bir kabuk oluşturdu ama içerideki erimiş kayalar çalkalanmaya devam etti. Dünya’nın kabuk kısmı 12 civarında devasa plaka ile kaplı. Birbirine yaklaşan levhalar bir süre sonra birbiriyle çarpıştı ve bu çarpışmalardan yeryüzü şekilleri oluştu. Depremler ve yanardağlar meydana geldi. İşte tüm bunlara neden olan şey levha tektoniği ve şu anda hâlâ devam ediyor. Her kıta, yılda ortalama 2 santimetre yer değiştiriyor. Güneş Sistemi içerisinde levha tektoniğine sahip tek gezegen Dünya. Eğer levha hareketi olmasaydı, karbon tüketilip yenilenemezdi ve Dünya, tıpkı Venüs gibi aşırı ısınırdı.

Dünya’nın ince kabuğu dev parçalardan oluşuyor ve hareket ediyor. Parçalar buluştukları yerlerde dev dağları veya dibe dalarak devasa çukurları oluşturuyor. Dünya’nın en yüksek noktası olan Everest ve en derin noktası olan Mariana Çukuru bu şekilde oluştu. Fakat Dünya üzerinde yapay olarak oluşturulmuş ve Mariana Çukuru’ndan daha derin olan yerler de var. Onlardan biri Kola derin sondajı. Bu sondaj Sovyet Rusyası tarafından soğuk savaş döneminde açılan bir teknoloji yarışının ürünü. Yerin 12.262 metre altına kadar gidiyor.


Yer katmanları


Bizim bakış açımızdan bu dağlar ve çukurlar çok büyük görünebilir. Hatta Dünya’nın çok pürüzlü ve girintili çıkıntılı olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat Dünya’yı tutabilecek kadar büyük bir elimiz olsaydı aslında onun bir bowling topu kadar pürüzsüz olduğunu zannederdik.

Üzerinde durduğumuz kabuk kısmı ortalama 50 km kalınlığında. Bu değer 5 ila 100 km arasında değişebilir. Kabuktan sonra 2900 km kalınlığında silikatlı bir taş katman olan manto geliyor. Levhaları taşıyan kısma ise litosfer diyoruz.

Alt manto Dünya’nın dış çekirdeğine kadar uzanıyor. Dünya’nın dış çekirdeği 2260 km’lik sıvı nikel ve demir havuzu. Sıcaklık 4000 ile 5700 santigrat derece arasında. En merkezde iç çekirdek bulunuyor. Demir nikel alaşımından oluşmuş bir katı. 1220 km yarıçapıyla Ay’ın %70’i boyutunda ve yaklaşık 5500 santigrat derece sıcaklıkta. Yani Güneş yüzeyi kadar sıcak. Akkor olacak düzeyde sıcak olmasına rağmen, çekirdek üzerindeki basınç o kadar fazla ki, demir bu sıcaklıkta eriyemiyor.


Manyetik alan


Peki Dünya’nın manyetik alanı? Manyetik alan Dünya’ya Güneş’ten ve diğer kaynaklardan gelen zararlı ışınları yolundan saptırarak dengeli bir çevre oluşmasını sağlıyor. Bu yüzden Dünya’ya çok az kozmik radyasyon ulaşabiliyor. Dünya’nın neden bir manyetik alana sahip olduğu tam olarak bilinemese de Dünya’nın çekirdeği ile ilgili olduğunu biliyoruz. Bu metal kürenin içinde çok yüksek elektriksel akımlar komplike şekillerde akıyor. Bu akımlar stabil bir çeşit manyetik alan oluşmasını sağlıyor. Böylece dünyamız yaşanabilir hale geliyor.


Atmosfer


Yaşam için gerekli başka bir değerli yapı ise atmosfer. Çoğunlukla azot, oksijen, argon, değişken oranda su buharı ve az miktarda diğer gazları içeriyor. İnsanlar atmosferin en alt tabakası olan troposfere bağımlı. Gazların en yoğun olduğu kat ve iklimler burada oluşuyor. Ortalama 12 km kalınlığında. Onun üzerinde, içerisinde ozon tabakasının da bulunduğu stratosfer var ve bizi güneşin morötesi ışınlarından koruyor.


Dünyanın en soğuk yeri olan mezosfer, stratosferden sonra geliyor. Ortalama sıcaklığı -85 derece. 90 kilometre yukarıda termosfer başlıyor. Uzayın nerede başladığı kesin bir sınırla belli olmamasına rağmen deniz seviyesinden 100 km yukarısı uzayın başlangıcı olarak kabul ediliyor ve bu sınıra Karman Hattı adı verilmiş. Gerçekte atmosferin en dış katmanı olan ekzosfer 10.000 km ‘ye kadar uzanıyor. Akıcı bir şekilde uzayla birleşiyor ve sonrasında ise uzay boşluğu var. Bu bölgede atomlar ve moleküller birbirlerinden o kadar uzak ki çarpışmadan binlerce kilometre yol gidebiliyorlar.

Dünya kelimesinin etimolojisi


Üzerinde yaşadığımız bu ıslak ve yuvarlak kaya parçasına neden Dünya dedik hiç düşündünüz mü? Teleskop icat edilmeden önce Romalılar bildikleri 5 gezegene kendi tanrılarının isimlerini vermişler. Daha sonra keşfedilen Neptün’ün adı da bir Roma Tanrısı’ndan geliyor. Fakat diğer iki gezegen olan Dünya ve Uranüs birer istisna. Dünyamızın adı Roma ya da Yunan mitolojisinden gelmiyor. Arapça kökenli ve aşağıda veya beri tarafta olan şey, yeryüzü manasında.

Her gün 250 bin yeni insanın doğduğu gezegenimizde, insan sadece 300 bin yıldır var. Bu Dünya tarihinin çok ama çok küçük bir kısmı demek. (%0,007’üne denk) Antik kazılarda ortaya çıkarılan en eski yapı ise milattan önce 10 bin yılında inşa edilen Göbeklitepe ve ülkemizin Şanlıurfa ilinde bulunuyor. Dünya üzerindeki sayımız 8 milyara yaklaşırken hâlâ onun hakkında bilmediğimiz, öğrendiğimizde şaşkınlığımızı gizleyemeyeceğimiz çok şey var.








Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to oziwan

5 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.