İnsanın Kendini Dönüştürme Serüveni

GuGi...VobL

22 Jan 2024

118

Cesaret kelimesi, Arapça kökenli bir sözcük olan "casara"dan gelir. Bu kelimenin anlamına dikkat edildiğinde, bir yar ya da dere gibi engeli atlayarak aşma eylemini ifade ettiğini görüyoruz. Bu, rutin yürüyüşle aşılamayacak bir engelle karşılaşıldığında, cesaretin ortaya çıkması için bir itme, zıplama veya sıçrama yapma gerekliliğini vurgular.

Ancak, cesaret sadece korkusuzlukla eşanlamlı değildir. Derenin üstünden atlamadan önce, önce o yarıyı görmemiz gerektiğini, içine düşmenin sorun yaratabileceğini ve risk taşıdığını anlamamız gerekir. Gerçek hayatta da, cesaret dediğimiz özellik, tehlike, sorun veya riskin farkında olma ve buna karşı adım atabilme yeteneğidir.

Cesaret, korku olmadan var olmaz. Ancak korkuyla yüzleşip, üzerine adım atma kararı verildiğinde, cesaret ortaya çıkar. İngilizcede "courage" olarak adlandırılan bu kelimenin etimolojik kökeni, "core" kelimesinden gelir ve "yürek" anlamına gelir. Yani, cesaret aslında yürekten gelen, içsel bir hissin dışa vurumu olarak yorumlanabilir.

Beyindeki cesaret devresi, Stanford Üniversitesi'nde yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış bir keşiftir. Beynin işleyişini anlamak, cesarete olan bakış açımızı derinlemesine değiştirebilir. Beyin, duyuları alır, değerlendirir ve uygun davranışsal çıktıları üretir. Talamus, bu verileri alıp uygun beyin bölgelerine yönlendiren bir taksimat istasyonu gibidir.

Andrew Huberman ve ekibinin ortaya koyduğu cesaret devresi, beyinde gelen veriyi ön beyne mi yoksa amigdalaya mı göndereceğine karar veren bir anahtara benzetilebilir. Ön beyin, konuyla ilgili değerlendirme yapar ve aksiyon üretimini sağlar. Amigdala, acil önlem alınmasını gerektiren durumları tetikleyen stres merkezidir.

Bu anahtarın neyi nereye göndereceğini belirleme süreci, sinaptik plastisite ile açıklanabilir. Beyni belirli bir yönde çok çalıştırarak, o yönde gelişim sağlanır. Niyet edip devamlı gayretle ufak adımlarla cesaret devresini güçlendirmek, zamanı geldiğinde cesaret sıçraması yapabilmek için önemlidir.

Ancak, niyet etmek ve gayret göstermekle birlikte, çoğu insan neden istedikleri bir şeye cesaret edemediklerini merak eder. İşte burada devreye beyindeki amigdala devresi girer. Amigdala, riskli bir durumda adım atma kararını ertelemeye yönlendiren kaçınma davranışını tetikler. Bu kaçınma modları, çoğu zaman bizi istediğimiz şeyden alıkoyar ve cesareti engeller.

Ancak cesaret, sadece özel insanların sahip olduğu bir yetenek değildir. Sinaptik plastisite sayesinde, herkes gelişebilir ve değişebilir. Cesaret adımını attıktan sonra, hayatımız bir daha asla eskisi gibi olmaz. Çünkü yeni bir şey deneyimleyen insan, artık farklı bir bakış açısına sahip, yeni biri olmuştur.

Cesaretin ardından bizi bekleyen zorlukları düşünmek, bir sonraki adımları planlamak ise bu yolculuğun doğal bir parçasıdır. Unutmayalım ki, cesaret, insanın içsel gücünü keşfetme ve geliştirme yolculuğunda atılan büyük bir adımdır. Bu adımı atmak, hayatımıza yeni bir boyut katmak ve potansiyelimizi maksimum düzeyde kullanmak anlamına gelir. Cesaret yolculuğunda bize rehberlik eden bu sekiz adım, bizi daha iyi bir versiyonumuza doğru yönlendirecek harita olabilir. Yeter ki niyetli olalım ve cesur adımlar atma konusunda kararlılıkla hareket edelim.