Fatih Terim

BYqe...FixS
21 Jan 2024
47

Çocukluğu ve futbolda ilk adımlarla eğitim hayatı

Fatih, 4 Eylül 1953’te, Adana’da, Ceyhan ilçesine bağlı Gökseliye Kasabası’nda, Nuriye ve Talat Terim çiftinin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Yoksul bir aileydi. Ama aynı zamanda mutlu bir aileydi. Fatih, çalışmayı, alın terini çok erken yaşlarda keşfetti. Bir ayağı aksadığından kasabada ‘Topal Talat’ diye çağırılan Kıbrıs Türkü babası ile birlikte, 6 yaşından başlayarak birçok ağır işte çalıştı. Bir yanı fakirliği umursamıyordu; ama bir yanı çok çalışmanın ne demek olduğunu çok erken öğrenmişti. Gücünü, sabrını, çok ve hırslı çalışmaktan alan bir çcouk olarak yetiştiriyordu kendini babasının izinde. Bunun yanında çocuk kalbinin en büyük tutkusu, futboldu

Her fırsatta mahalle arasında top koşturan Fatih, çocuk ruhuna böyle nefes aldırıyordu. Öyle ki, okul futbol kadar çekici gelmedi. Derslerinde ite kaka ilerliyor, her boşlukta da soluğu futbolda alıyordu. Ayağı topa değmeden edemez olmuştu. Babasının isteği ile Motor Sanat Enstitüsü’ne girdi; ancak 2. sınıftayken devamsızlık sebebiyle okulu bıraktı.

Futbola Ceyhanspor’da başlamıştı. 1969’da, 16 yaşında top koşturmaya hevesli bir delikanlı olarak, giydiği Adana Demirspor forması ile futbol hayatına ilk resmi adımını attı
Her adımında babasının emeğinin izi vardı; ama görünürdü, ama görünmez. O bilirdi. Yıllar sonra çocukluğundan bahsederken şöyle diyecekti bir röportajında:
"Fakir bir çocuktum falan demeyeceğim. Öyle geçti benim çocukluğum ama ben çok mutlu bir çocuktum. Benim idol aramama da gerek yok, babam benim için bu konuda çok önemli bir idoldür bir ayağı engelli olmasına rağmen. Bana kattığı çok şey var."

Adana Demirspor günlükleri

Fatih, Adana Demirspor’un genç takımında top koşturuyordu. Dikkatlerden kaçmayan bir heves ile başarılıydı. Öyle ki, genç takımda kimse para almazken Fatih’in maaşı 150 liraydı. Onu motive etmek ve hakkını vermek için ödenen bu para, diğer futbolculardan gizli veriliyordu.

Hırslıydı. Çok çalışıyordu. Öyle hızlı koşardı ki, kimse ona yetişemezdi. Ve böylesine çok sevdiği futboldan bir de üzerine para kazanıyor olmak, onun için müthiş bir şeydi. Mutluydu. 3 yıl içinde çalışmasının karşılığını aldı ve kaptanlığa kadar yükseldi. İlk kez kaptanlık pazubentini koluna geçirdiğindeki heyecanı, genç yüreğinde hiçbir heyecanla boy ölçüşemezdi. Derin bir nefes alarak daha çok çalışacağı günler dizdi önüne
Adana Demirspor formasını 6 yıl daha giydi

Nasıl Galatasaraylı oldu

Fatih, 1972’de, artık daha da tecrübelenmiş, santrafor olarak yeşil sahalarda fırtına gibi esiyordu. Fatih’in hayatında Adanaspor’un Galatasaray’ı 1-0 yendiği maç dönüm noktası oldu. 90 dakika boyunca futbolla dansı göz doldurmuştu. Futbol otoritesi Fatih Somer ve Genç Milli Takım Antrenörü Gündüz Tekin’in dikkatini çekmesiyle Milli Takıma çağırıldı. Milli Takım ile Romanya maçına giden Fatih, maç sonrasında çok daha büyük bir heyecanın yüreğine düşeceğini hissetmişti belki, kim bilir
Fatih Terim, Galatasaraylı oluşunu yıllar sonra şöyle anlatacaktı:
"Romanya milli maçından sonra İstanbul'a dönmüştük. Galatasaraylılar, beni havaalanından alıp kulübe götürdüler. Bu arada Adana Demirsporlular araya girmek istediler; ama ben kararımı vermiştim. Galatasaray'a gönülden 'Evet'! dedim."
Galatasaray Spor Kulübü’ne, 1 milyon 650 bin liraya transfer olmuştu. Şimdi onu daha çok çalışacağı, daha çok heyecanla top koşturacağı yeni zamanlar bekliyordu."Ben hep Galatasaraylı kaldım. Ben Galatasaray’dan başka yerde oynamadım. 3 misli 5 misli falan teklif vardı; ama ben hep boş kağıda imza attım. 74’te de, son transferimde bir hiddetle ve kararlılıkla girdim Hasnun Galip’teki meşhur masanın ucuna. Girdim, dedim ki 'Allah aşkına bana bir lira verin; ama imzamın karşılığındaki o duyguyu hiç yaşayamadım' dedim. Alp Yalman bir sürprizle karşılaşmış gibi 'Eski köye yeni adet getirme kaptan, rica ediyorum at hemen hiç öyle bir şey yok' dedi. Attık imzayı 'Özür dileriz yanlış bir şey söyledik' dedik, çıktık."

Milli Takım’ın değişmez oyuncusu

Fatih, ilk kez 20 Nisan 1975’te, İsviçre ile deplasmanda 1-1 berabere kalınan milli maça çıktı.
Sahaların sevilen oyuncusuydu Fatih. Bir yandan da giderek daha sert bir görünüm çiziyordu. Sahada daha da hırslanıyor, hırçınlaşıyor ve lider çizgisinden ayrılmıyordu. Bir maçta hakeme tükürmesi üzerine futbol dünyasındaki görüntüsü daha da sertleşti. Ancak Galatasaray taraftarı, ondan memnundu. Takımın kaptanlığını da, ilk kez Adana Demirspor’da olduğu gibi, bu kez daha büyük bir heyecanla üstlenmişti. Belki de Galatasaray’daki tüm zamanların en sevilen oyunculardan biri olmasındaki en büyük etkenlerden biri, oyunculuğu boyunca kaptanlığı da başarılı bir şekilde yürütmesiydi. Oyunculuk kariyeri boyunca Galatasaray’da, 327 maçta oynadı. Hırsını başarıya kodlamıştı. Takımı için kan, ter, gözyaşı modelinden ayrılmıyordu. Ancak ne kadar çaba gösterse de, 11 sene boyunca hiç şampiyonluk tadamadı

Şampiyonluk yaşayamamıştı; ama Milli Takım’da da başarılı bir grafik çizmişti. Bu başarı, onu, takımın değişmez oyuncusu yaptı. Fatih, Türkiye 19 yaş altı Milli Takımı’nda 7, Türkiye 21 yaş altı Milli Takım’da 10, Türkiye Milli Takım’da ise, 51 kez forma giydi. A Milli Takım forması ile 2 gol attı.
4 Nisan 1984’teki Türkiye-Macaristan maçı, Fatih’in son milli maçı idi. Bu maç da golsüz berabere bitti. 6 Eylül 1995’te, Fatih Terim’in 11 yıldır elinde tuttuğu rekoru, İstanbul’da Macaristan’a karşı oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası grup maçında, Oğuz Çetin kırdı.
Fatih Terim ise bu süreçte çoktan ay yıldızlı takımın teknik direktörlüğüne başlamıştı. Rekoru kırılmıştı evet; ama kendisinin direktörlüğünü yaptığı bir futbolcusu tarafından

Fatih Terim evlendi

Fatih, 1982’de, Fulya Hanım ile hayatını birleştirdi. Bu evlilik, onlara Merve ve Buse adını verdikleri iki kız evlat getirdi…

Futbola vedası

Fatih Terim, 1985’te futbola veda edene dek Galatasaray’da top koşturdu. Vedasını da altın harflerle hafızalara kazımak istiyordu. Jübilesi için sahaya helikopterle inerek bu anı ölümsüzleştirdi. Özellikle futbolseverler için bu an kesinlikle unutulmayacaktı. Havalı bir futbol şovu ile Fatih Terim, futbol oyunculuğuna veda etti.
Gerçekten de havalı, şaşaalı bir andı. Sahada Galatasaray-Trabzonspor maçı oynanırken, bir yandan da sarı-kırmızı konfetiler uçuşuyordu. Helikopter, gür sesi ile santra noktasına indi ve Kaptan göründü. İşte alkışın kıyamet olup koptuğu bir andı…
"Formam gözüksün diye kapıyı da açacaktık. Çok korktum, yanımdakinin omzunu çürütmüşümdür herhalde. Bu arada maç devam ediyordu ama halk toplanmıştı, polis de. Biz tur atıyorduk, hiçbir şey görünmüyordu maçta. Tam helikopterle o kalabalığın üzerine geliyorduk, bir rüzgâr! Herkesin şapkası uçtu tabii. Ve böylelikle boşaldı saha içindeki kalabalık."

Teknik Direktörlüğe başlarken

Fatih Terim, Eylül 1987’de, Ankaragücü’nden ayrılan Brian Birch’in yerine getirilerek, teknik direktörlük kariyerine ilk adımı attı. Kariyerinin ilk antrenörlük maçı, 27 Eylül 1987’de Zonguldak Spor’a karşı oynandı. 1-0 galibiyetle sonuçlandı. Ankaragücü, ilk sezonunda kümede kalma mücadelesi verdi ve ligi 13. sırada bitirdi.
Türkiye Kupası’nda ise Ankaragücü, Galatasaray’ı dördüncü turda iki maçta da yendi ve önce çeyrek, ardından da yarı finale çıktı. Kupayı Samsunspor kazandı. Ankaragücü, Samsunspor’a, deplasman golü kuralı ile elendi. Fatih Terim, performansı sebebiyle 1988-1989 sezonunda da Ankaragücü’nün teknik direktörü olarak devam etti. Bu sezonda da takım, ligi 6. sırada bitirdi.
Fatih Terim, bu sezon sonunda Ankaragücü teknik direktörlüğünden ayrıldı
Ardından 1989-1990 sezonunda kısa bir süre 2. lig takımı olan Göztepespor’a direktörlük yaptı. Takım, İnegölspor karşısındaki ilk maçında 4-1 galibiyet aldı. Fatih Terim’in direktörlüğünde olduğu süreçte, ilk 9 maçın 8’i galibiyet, 1’i de beraberlikle sonuçlandı
Terim, Şubat’ta, Türkiye Milli Futbol Takımı’nın yeni antrenör kadrosuna dahil edildi. Ancak o, yine de Göztepespor’daki görevine devam edeceğini duyurdu. Ancak bu durum uzun sürmedi. Terim, 4 Nisan’da, milli takıma odaklanmak için Göztepespor’dan istifa ettiğini bildirdi. Göztepespor, grubunu 2. bitirdi ve 1. lige yükselemedi.

A Milli Takım Teknik Direktörlüğüne doğru

Fatih Terim, Göztepespor’daki teknik direktörlüğü devam ederken Şubat 1990’da, Türkiye Milli Takımı’nda, Sepp Piontek’in yardımcılığını başlamıştı. Ayrıca Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takımı’nı da çalıştırıyordu. Nisan’da diğer tarafta istifasını veren Terim, 25 Nisan’da, Romanya ile karşılaşan Ümit Milli Takım’ın başında ilk kez sahadaydı. Maç 2-2 berabere sonuçlandı. Terim bu maçta Hakan Şükür’e ilk kez U-21 forması giydirdi. Şükür’ü ilerleyen süreçte yıllarca takımlarında oynatacaktı…
Ümit Milliler, 1994 U-21 Şampiyonası ön elemelerinde İngiltere ve Hollanda’yı geride bırakmıştı. Buna rağmen Polonya’nın bir puan gerisinde kaldılar ve turnuvaya katılamadılar. Terim, A Milli Takım’ın başına geçtiğinden son iki maçta takımın başında duramadı.
Terim, 1991’de, Akdeniz Oyunları’nda, Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takım’ın başındaydı. Takım, grubu sayı farkı ile lider bitirdi. Ancak yarı finalde Fas’ı yenip finale çıksa da, finalde Yunanistan’a yenilerek gümüş madalya aldı. Haziran 1993’teki Akdeniz Oyunları’nda ise, Olimpik Milli Takım’ın başında da Terim vardı. Terim, Hakan Şükür, Sergen Yalçın, Alpay Özalan, Emre Aşık, Ergün Penbe, Arif Erdem, Tugay Kerimoğlu gibi henüz yıldız olmamış genç isimleri kadroya aldı. Bu sezonda Türkiye, Fransa ile karşılaştığı grubu birinci bitirdi. Yarı finalde bir kez daha Fransa ile eşleşip 1-0 galibiyetle finale çıktı. Finalde de Cezayir’i yenen takım, altın madalya aldı.
Terim, 1991’de, Akdeniz Oyunları’nda, Türkiye 21 Yaş Altı Milli Takım’ın başındaydı. Takım, grubu sayı farkı ile lider bitirdi. Ancak yarı finalde Fas’ı yenip finale çıksa da, finalde Yunanistan’a yenilerek gümüş madalya aldı. Haziran 1993’teki Akdeniz Oyunları’nda ise, Olimpik Milli Takım’ın başında da Terim vardı. Terim, Hakan Şükür, Sergen Yalçın, Alpay Özalan, Emre Aşık, Ergün Penbe, Arif Erdem, Tugay Kerimoğlu gibi henüz yıldız olmamış genç isimleri kadroya aldı. Bu sezonda Türkiye, Fransa ile karşılaştığı grubu birinci bitirdi. Yarı finalde bir kez daha Fransa ile eşleşip 1-0 galibiyetle finale çıktı. Finalde de Cezayir’i yenen takım, altın madalya aldı.
Fatih Terim, kariyerindeki ilk kupa başarısına ulaşmıştı…

A Milli Takımı Teknik Direktörü Fatih Terim

Sepp Piontek, Türkiye Milli Takım’ın direktörlüğünden Temmuz 1993’te ayrıldı ve boşalan yere Fatih Terim geçti. 1994 FIFA Dünya Kupası elemelerinde son iki haftaya 3 puanla giren takım, Terim ile birlikte çıktıkları ilk maçta Polonya’yı 2-1 mağlup etti. Böylece puanı 5’e yükseldi. Ardından da Norveç ile yapılan maçı alarak eleme dönemini başarılı noktaladılar. Terim, stratejik ilerleyerek bu maçlarda Akdeniz Oyunları’nda madalya almış genç kadroyu kullanmayı uygun görmüştü. Kuşkusuz doğru bir karardı…
Milli Takım’da asıl başarısını, Haziran 1996’da İngiltere’de oynanacak, Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde yakaladı. Takım geçtiği 8 eleme maçından 15 puan aldı. İsviçre’nin 2 puan gerisinde kalsa da, 2. olarak şampiyonaya katılma hakkı kazandı. Türkiye, tarihinde ilk kez bu şampiyonaya katılıyordu. Ayrıca Milli Takım, 1954’ten beri ilk kez uluslararası bir turnuvada temsil hakkı kazanmıştı ve bu, Terim için yadsınamaz bir başarıydı. Şampiyonada Türkiye’nin rakipleri, D Grubu’nda Hırvatistan, Portekiz ve Danimarka oldu. Hırvatistan ile yapılan ilk maç, oldukça çekişmeli geçti. Başa baş mücadele edilse de, son dakikada gelen gol ile Türkiye, beraberliği koruyamadı. Diğer maçlarda da Portekiz ve Hırvatistan karşısında etkisiz kaldık. 1-0 ve 3-0’lık mağlubiyetlerle turnuvayı hiç gol atamadan, puansız tamamladı. Fatih Terim de başarı ile çıktığı yolculuğun bu sonucundan sonra Türkiye Milli Takım’dan ayrıldı

Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim

Terim, Futbol oyuncusu olarak en güzel zamanlarını geçirdiği Galatasaray’a, Mayıs 1996’da, teknik direktör olarak döndü. Avrupa Şampiyonası’nın bitiminin ardından resmi olarak Galatasaray’a geçti. Bağının güçlü olduğu takımı ile sezona Almanya’da hazırlandı. Ayrıca kadroya bu dönemde Rumen futbolcu Gheorge Hagi’yi de aldı. Terim’in takımı ile sahaya çıktığı ilk resmi maç, 10 Ağustos 1996’da, Vanspor ile oynandı. Galatasaray, Hagi’nin attığı goller ile maçı 2-1 aldı. İyi bir başlangıçtı…
ilk sezon, özellikle Rasim Kara’nın çalıştırdığı Beşiktaş ile sıkı bir şampiyonluk mücadelesi verdiler. Kara ile Türkiye Milli Takımı’nda beraber çalışmışlardı. Çekişmeli geçen bu mücadelede Galatasaray ve Beşiktaş, 30. haftada nihayet karşılaştı. 86. dakikada Hagi’den gelen gol ile elde edilen 1-1 beraberlikle, takımlar arasındaki 5 puanlık fark kapanmadı. Bundan sonraki maçları Galatasaray’ın kazanmasının ardından, Fatih Terim, kariyerindeki ilk Türkiye ligi şampiyonluğunu kazandı.
Galatasaray’ın, sezon boyunca Fenerbahçe ile yaptığı iki derbi maçı da mağlubiyet ile sonuçlandı. Ancak bunun yanında aynı sezon Mart ayında yine Fenerbahçe ile karşılaştığı Cumhurbaşkanlığı Kupası maçını 3-0 kazandı. Bu, Terim’in Galatasaray’da kaldırdığı ilk kupası oldu. İki ay sonra bu kez aynı kupayı, Kocaelispor’u 2-1 mağlup ederek aldı.
Takımı ile daha çok şampiyonluk görecek, çok kupa kaldıracaktı… Terim, futbolcuların psikolojisine kadar her konu ile detaylı ilgilenerek çalışıyordu. Karizmatik kişiliği ve ruhundaki futbol aşkı ile takımının da, kendinin de adını unutulmaz kılacaktı…
1997-1998 sezonuna Terim, motive başlamıştı. Şampiyon kadrosunu bozmadı. Defansa da deneyimli oyuncu Gheorghe Popescu ile genç yetenek olarak anılan Fatih Akyel’i aldı. Bununla birlikte altyapıdan çıkan 17 yaşındaki Emre Belözoğlu’nu da kadroya aldı. Aslında lige iyi bir başlangıç yapamamıştı. Ancak takımı UEFA Şampiyonlar Ligi’ne taşıdı. İlk yarıyı 6 puan geride 3. bitiren takım, 19. haftadan sonra da sezonda yenilgi yaşamadı. Lider konumunu, Fenerbahçe’den 2 puan önde koruyordu ki, son iki haftada dengeler değişti ve Galatasaray, bir kez daha Türkiye ligi şampiyon oldu.
Terim, kadroyu sağlamlaştırmış, istikrarlı ve başarılı bir grafik çiziyordu. Ancak kaleci problemi henüz çözülmemişti. 1998-1999 sezonu başlarken takıma Claudio Taffarel’in de katılmasıyla bu sorunun da üstü çizildi. Ayrıca takıma yeni isimler kazandırmaya da devam etti. Hasan Şaş, şimdi onlardan biriydi. Bu sezon da, takım UEFA Şampiyonlar Ligi’ne katılma hakkı kazandı. Bu sene de Türkiye liginde şampiyon oldular. Ve bu kez, Türkiye Kupası’nı da Galatasaray aldı ve bu kupaları da, müzeye götürüldü.
1999-2000 sezonunda, Fatih Terim, adını Türkiye futbol tarihine altın harflerle yazdırdı. Aslında sezon Gaziantepspor’a yenilgi ile başlamıştı. Ancak o, nazar boncuğu oldu ve Galatasaray, bu maçtan sonra bir daha Mart ayına kadar yenilgi almadı. Galatasaray, bu sezon da UEFA Şampiyonlar Ligi’ne girmeyi başardı. Türkiye liginde de üst üste üçüncü kez şampiyonluk almıştı. Bu kez takım, UEFA Kupası’nda da devam etti. Sezonun devre arasında, Turgay Kerimoğlu, Rangers’e transfer edildi. Terim, Kerimoğlu’ndan boşalan yeri, sezonda Sergen Yalçın ile doldurdu. Galatasaray, sezon boyunca ligi önde götürdü. UEFA Kupası’nda da takımları geçerek, finale kalan ilk Türk takımı oldu.Bunun yanında 3 Mayıs’ta Antalyaspor’u 5-3 mağlup edip bir kez daha Türkiye Kupası’nı kazandı. 7 Mayıs’taki maçta Kocaelispor’u yenmiş, Türkiye lig şampiyonluğunu garantilemişti ki, 12 Mayıs’ta Altayspor ile oynanan maçta, 1-0 yenilerek durumu sarstı. Ancak 2 gün sonraki maçta Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye 3-1 yenilmesi ile Galatasaray şampiyonluğunu ilan etti. Galatasaray üst üste 4 kez şampiyon olmuştu. Terim de böylece 4 şampiyonluk ile Türkiye’de en çok şampiyon olan teknik direktör unvanını, Ahmet Suat Özyazıcı ile paylaştı…
17 Mayıs’ta, Kopenhag’daki UEFA finalinde, Galatasaray, adını altın harflerle yazdırdı. Arsenal’i penaltılarla yenerek UEFA Kupası’nı kaldıran ilk ve tek Türk takımı oldu. Haliyle Fatih Terim de bu kupayı kazanan ilk Türk teknik direktör unvanını aldı. Bu başarı, aynı zamanda Terim’in, ‘İmparator’ olarak anılmasını başlattı.
21 Mayıs 2000’de, İstanbulspor ile 1-1 berabere sonuçlanan maç, Terim’in, Galatasaray’daki son maçıydı. Üç kupa kazandığı ayın son gününde Terim, Galatasaray ile yolları ayırdığını duyurdu. Ancak Galatasaray’da daha sonra yeni bir dönem açacaktı…

Fatih Terim, İtalya liginde

Galatasaray’da geçirdiği başarılı 4 yılın ardından Terim, Haziran 2000’de, Ac Fiorentina takımı ile İtalya ligine geçiş yaptı. Takım, yeni sezona Avusturya’da çalışarak hazırlandı. Kadrosuna, sezon başında takımdan ayrılan Fiorentina’nın efsane oyuncusu Gabriel Batistuta’nın yerine, Avrupa Futbol Şampiyonası’nın başarılı isimlerinden Nuno Gomes’i aldı. Takımın, Terim ile birlikte çıktığı ilk maç, Yunan şampiyonun Olympiakos ile oynandı. Karşılaşma 1-0 galibiyet ile sonuçlandı. Terim, Fiorentina ile ilk resmi maçına, bir önceki sene kazandığı UEFA Kupası’nın ilk turunda çıkmıştı. Ancak deplasmanda Tirol Innsbruck’a 3-1 mağlup olarak kötü başladılar. Neyse ki 3 gün sonra Coppa Italia Kupası maçında, Salernitana Calcio 1919’u yendiler. Bu, Terim’in buradaki ilk resmi galibiyeti oldu…
28 Eylül 2000’de, Tirol ile rövanşa çıkan Fiorentina, maçı berabere bitirdi. Daha sezon açılmadan takım, Avrupa’dan elendi. Terim, İtalya’yı hayal kırıklığına uğratmıştı. Maç sırasında sinirlerine hakim olamayan Terim’i, hakem Orhan Erdemir, tribüne göndermek durumunda kaldı. Fiorentina, ilk lig maçında da Parma ile de son dakika yedikleri golle berabere kaldı. Bunun üzerine Terim, yönetimle bir krize düştü. İkinci haftasında alınan Reggina galibiyeti ile herkesin sinirleri bir nebze olsun yatışsa da, peşi sıra gelen puan kayıpları Terim ve Kulüp Başkanı Cecchi Gori arasında sürekli bir tartışma haline sebep oldu. Hatta bu tartışmalar, sık sık gazetelere taşınır oldu.
Fiorentina, 13 Ocak 2001’de, AC Milan’a karşı 4-0 bir galibiyet kazandıktan sonra, bir daha uzun süre bir maç kazanamadı. Ligdeki durumu, maçlardaki performansları hiç iç açıcı değildi. Bir yandan da Fiorentina, bu kez Coppa Italia Kupası’da başarılı bir performans sergilemişti. Milan’ı yarı finalde, 2-2 ve 2-0’lık skorlarla geçerek, finale çıktı. Başarılı bir grafiğe geçtiği sırada Terim, özellikle Milan ve Internazionale gibi takımlara karşı başarısı ile dikkat çekmeye başladı. Bir yandan da adı, başarısız bir sezon geçiren ve teknik direktör değişikliklerinde olan AC Milan ile anılır olmuştu. 25 Şubat 2001’de Fiorentina’nın, Brescia’ya karşı aldığı beraberliğin ardından Terim ve Başkan Gori, bu kez soyunma odasında bir tartışmaya yaşadı. Terim, ertesi gün istifasını duyurdu. Fiorentina, daha önce antrenörlük yapmamış, Lazio’nun yardımcı antrenörü Roberta Mancini’yi, Terim’in yerine getirdi…

AC Milan Teknik Direktörü Fatih Terim

Bir süredir Terim, Milan ile birlikte anılır olmuştu Terim, Fiorentina’dan istifasının ardından 18 Haziran 2001’de, Milan ile 2 senelik anlaşma imzaladı. Fiorentina’dan öğrencisi Rui Costa ile Filippğ Inzaghi’yi takıma alarak işe başladı. Milan, 16 Temmuz’da, 3000 kişinin katıldığı bir tören ile yeni teknik direktörü ve transferlerini, taraftarlarına tanıttı. Milan, Terim ile 2-1 sonuçlanan ilk hazırlık maçını 22 Temmuz’da, Varese ile yaptı. 2001 Amsterdam Turnuvası’nda Milan, ilk kez İtalya dışından takımlarla karşılaştı. Terim, 4 Ağustos 2001’de, takımını Mehmet Özdilek’in jübilesi için Türkiye’ye getirdi. Beşiktaş, bu maçı 2-1 aldı…
9 Ağustos 2001’de, TIM Kupası ilk kez düzenlendi. Milan, Internazionale ve Juventus ile uzun süre mücadele ettiği bu kupanın ilk sahibi oldu. Terim de, böylece Milan ile ilk gayrı resmi kupasını kazanmıştı.
Şimdi bu yoğun hazırlık döneminden sonra, sıra ilk resmi maça geldi. Ligdeki ilk resmi karşılaşma, Brescia ile 2-2 beraberlikle sonuçlandı. Henüz ligde ilk haftaydı. Ancak Milan’da, Carlo Ancelotti dedikoduları yapılmaya başlanmıştı. Terim, eski oyuncusu Ümit Davala’yı, takımı daha da güçlendirmek için 5 Eylül’de, kadroya aldı. Doğru bir adım atmıştı. 9 Eylül’de yapılan ikici maçında Fiorentina ile karşılaşan Milan, rakibini 5-2 yendi. Bu durum Terim için dillendirilmesine gerek olmayan bir zaferdi. Bununla birlikte bu maçtan sonra kara bulutlar da dağılmaya başladı. Milan, ligde üst üste galibiyetler aldı. Ayrıca BATE Borisov’u, UEFA Kupası’nda iki maçta da geçerek tur atladılar…
Beşinci haftaya kadar galibiyetlerle ilerleyen takım, beşinci hafta Perugia karşısında ligdeki ilk mağlubiyetini aldı. Ardından da üst üste iki beraberlik ile devam etti. Diğer tarafta ise, UEFA Kupası ikinci turunda CSKA Sofya’yı eleyen Milan, ligdeki Milano derbisinde, Inter’i 4-2 mağlup etti. Yine de maçtan sonraki Bologna ile beraberlik ve 4 Kasım’daki Torino FC ile 1-0’lık mağlubiyet, Terim’in görevden uzaklaştırılmasına sebep oldu. İlk haftadan dedikodusu çıkan Ancelotti, takımın başına getirildi.
Milan, bu sezon ligi 4. Tamamlarken, Şampiyonlar Ligi vizesini de aldı. UEFA Kupası ve İtalya Kupası’nda da yarı finale çıktı…

Terim, Galatasaray’a döndü

Terim, İtalya macerasındayken Galatasaray’ın teknik direktörlüğünü Mircea Lucescu yürütüyordu. Başarılı bir Avrupa performansı, 2000-2001 sezonunda şampiyonluğa oynamasına rağmen yönetimle sorunları da bitmiyordu. Terim’in adı yeniden Galatasaray ile anılmaya başladı
Sezon sonuna gelindiğinde Galatasaray şampiyondu; ancak yine de Lucescu, istifasını duyurdu. Bu istifanın ardından Terim’in, Galatasaray’da ikinci dönemi açılmış oldu. İlk iş, birlikte UEFA Kupası’nı kazandıkları kadrodaki Ümit Davala ve Hakan Ünsal’ı geri aldı. 10 numaraya da Felipe’yi transfer ettikten sonra, 11 Ağustos 2002’de ligin ilk haftasında oynana Samsunspor maçının 4-1 alınması ile Terim geri dönüşüne başarılı bir başlangıç yaptı. Bu başarılı süreç, ilk 10 hafta boyunca devam etti. Ancak ezeli rakibi Fenerbahçe ile 6 Kasım’da oynadığı maçta 6-0 sonuç ile tarihi bir yenilgi yaşadı. Kadıköy, bunu hiç unutmayacaktı…
Bu yenilgi, Galatasaray’da büyük bir sarsıntı yaratmıştı. Şampiyonlar ligindeki düşük performansı onu grup aşamasında elemeye götürdü. Terim, daha sonra takımının performansını yükseltmiş, ligde galibiyet serileri de yakalamışlardı. Ancak 25 Mayıs 2003’te yaşanan maçla, sonuç Galatasaray için yine hüsran oldu. Beşiktaş ile şampiyonluk yarışındalardı ve bu maç, Sergen Yalçın’ın son dakikada attığı gol ile kuzeyini Beşiktaş’a döndü. Lucescu’nun antrenörlüğündeki Beşiktaş, bu sezon şampiyon oldu.Galatasaray, 2003-2004 sezonunda Hakan Şükür’ün de dahil edilmesiyle kadrosunu güçlendirdi. Bununla birlikte Rumen oyuncular da aldı. Güçlenmiş kadro ile daha da hırslanan Galatasaray, ön elemeleri geçti. Şampiyonlar ligi gruplarında kalmayı da başaran takım, sene sonuna doğru sendelemeye başladı. Önce Çaykur Rizespor’a, Türkiye Kupası’nda 5-0 yenildi. Bununla birlikte UEFA Kupası’nda da, Vikkarreal CF’ye 3-0 yenilerek 3. turda elendi. Ligde üst üste puan kaybetmeye devam eden takımın yarış motivasyonu da giderek düşüyordu. Terim, takımdan ayrılmaya karar vermişti. 20 Mart 2004’teki Çaykur Rizespor maçı ile ayrılacağını duyurdu. Dönemin son maçında da mağlubiyetle takımıyla yollarını ayırdı…




Devamı Part 2'de


Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to erendurden

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.