Covid Günlüğü

CqsK...pwmy
18 Jan 2024
33

04.09.2020
Bugün berbat bir sabaha uyandım. Neredeyse her yerim ağrıyor. Hatta bu baş ağrısıyla nasıl mantıklı cümleler kurduğumu bilmiyorum. Bu felaket sabahın bir de gecesi vardı. Saat tam 04.00’da göğsüme saplanan bıçakla uyandım. Gerçek mi yoksa kâbus mu hala ayırt etmekte zorlanıyorum. Ancak rüya olamayacak kadar gerçekti ve oldukça ürperticiydi doğrusu. Bunun neden korkunç olduğunu birazdan anlatacağım. Şimdi geriye doğru gidelim ve hastalığın seyrini en baştan detaylarıyla anlatalım. Gerçi her insanda farklı seyrettiği artık biliniyor ama en azından bir fikir verebilir. Ne de olsa az bilinen hiç bilinmeyenden daha az korkutucudur.
1 Eylül tarihinde mutat olduğu üzere işteydim. İşe ara verdikten sonra yandaki odaya arkadaşları ziyarete gittim. Biraz oturduktan sonra üşüdüğümü fark ettim. Klima çarpmıştı. Odadan çıktıktan biraz sonra başım ağrımaya başladı ve tüm gün devam etti. Şimdi burada duralım. Bir teorim olabilir. Hastalığın ilk belirtileri bu gece baş gösterdi. Ancak virüsü o gün kapmadığım çok açık. Aynı gün belirti göstermeyeceğine göre virüs zaten vücudumdaydı. O üşütme anına kadar da en ufak bir belirti yoktu. Belirtilerin ve üşütmenin aynı güne denk gelmesi rastlantı olabilir. Veya virüsü vücudumda taşıyordum ve direnç gösteriyordum. Ancak üşüttüğüm an bağışıklığım zayıfladı ve virüs kazanmaya başladı. Üşütmeseydim belki de belirti göstermeden hastalığı atlatacaktım. Dediğim gibi bu bir teori. Ama siz yine de üşütmemeye çalışın derim. Bu anne tavsiyesinden sonra devam edelim.
Akşama doğru baş ağrım geçmişti. Ama hasta olacağımı seziyordum. Yine de çıkıp yürüyüş yapacak kadar iyi hissediyordum. Nihayet gece olduğunda ilk belirtiler kendini göstermeye başladı. Bunlar baş ağrısı, boğaz ağrısı ve halsizlikti. Uyumadan önce üşümeye başladım. Ben hala üşüttüğümü düşünüyordum. Gecenin ilerleyen saatlerinde sanırım hafif ateş başladı. Ya da bana öyle geldi. Bundan pek emin değilim. Ama üşüdüğüme göre öyle olmalı. Gece Covid şüphesi artık güçlenmeye başlamıştı. Zira daha önce pek çok kez üşüttüğümde(kolayca başıma gelebilir bu durum) hiç ateşim olmamıştı. Bu şüphe ve hafif tedirginlikle beraber ilk semptomlar birleşince berbat gecelerimin ilkini yaşamış oldum.
2 Eylül sabahı uyandığımda kendimi daha iyi hissediyordum. Ateşim yoktu. Halsizlik ve boğaz ağrısı devam ediyordu. İhtimal vermemekle birlikte Covid şüphesiyle hastaneye gittim. Aklımda daha çok istirahat etmek vardı. İşe gidecek hiç halim yoktu. Yine de sabah yatakta bir saat filan gidip gitmemeyi düşündüm. Bu fikrin ne kadar saçma olduğu daha sonra ortaya çıktı tabi ki. Doktora şikâyetlerimi anlattığımda o da fazla ihtimal vermemekle birlikte yine de salgın dolayısıyla test yapmak istedi. Kan testi, ciğer ve boğaz röntgeni ve burundan örnek vermek suretiyle Covid testi yaptırdım. Burada özellikle belirtmek isterim ki, bu örnek verme işi epey kötü bir deneyimdi. Bu testi bir daha yaptırmamak için 6 ay evden çıkmamayı göze alırım doğrusu. Size de (şiddetle) tavsiyem bırakın hasta olmayı hastalık şüphesiyle test yaptırmak zorunda bile kalmayın. Testleri verdikten sonra eve geldim ve birkaç saat sonra tekrar gittim. Tabi oldukça yakın olan hastaneye (nerdeyse 1 km’den daha az) halsizlik dolayısıyla taksiyle gidip geldim. Ne kadar halsiz olduğumu tahmin edebilirsiniz artık. Kan ve röntgen sonuçları çıktıktan sonra doktor baktı ve bir anormallik görmedi. Covid testi henüz çıkmamıştı. Bir soğuk algınlığı ilacı ile C vitamini yazıldı ve eve döndüm. Dört gün sonra tekrar kontrole gelmem söylendi ayrıca. Anlaşılan doktor da pozitif bir sonuç beklemiyordu. Meğer o gün virüsle birlikte hastane, eczane epey gezmişim. Zaten bu çok olağan şeylerden biri şaşırmayın sakın. Tabi her ihtimale karşı azami ölçüde dikkat ediyordum. Eve gelip yattım ve dinlenmeye devam ettim. O gece de testin sonucunu merak ederek ve endişe içinde geçti. 
Endişelenmemin en önemli sebebi, daha önce iki defa sağ ciğerimin sönmüş olması ve ikincisinde ameliyat olmak zorunda kalmamdı. Virüsün ciğerlere inme ihtimalini düşününce nasıl bir durumun ortaya çıkacağı belli olmadığı için korkmam son derece normaldi sanırım. Ayrıca belirtmeliyim ki göğüs kafesinize takılı bir hortumla on iki gün geçirmek bu hastalıktan daha kötüydü.
3 Eylül’de oldukça uykusuz geçen gecenin sabahında saat 07.00’da Sağlık Bakanlığı’ndan bir SMS aldım. Test sonucum pozitifti. Korktuğum başıma gelmişti. Yine de o günüm kötü geçti diyemem. Önceki ve sonraki günlerdeki sağlık durumumdan daha iyi durumdaydım. Birkaç saat sonra İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden aradılar. Sağlık durumumu ve temaslı olduğum şahısların bilgilerini aldılar. Bir de gün içinde doktorların gelerek ilaç getireceği bilgisini verdiler. Hiç ümidim yoktu ama akşam olmadan gerçekten de ilacı getirdiler. Herkesin bildiği ve tüm hastalara standart olarak verilen “Plaquenil” isimli ilaç verilmişti. Sabah akşam birer tane içmek üzere beş günlük dozu bıraktılar. İlacı kullanarak dramatik bir iyileşme beklemeyin zira ertesi gün daha kötüydüm. Aynı gün aile hekiminiz arıyor, genel olarak durumunuzu soruyor, telefonunu veriyor ve her gün sağlık durumunuzu mesaj atmanızı istiyor. Genel olarak hasta takip şekli böyle. Ertesi gün doktora önceki güne göre daha kötü olduğumu yazdım. Dönüş yok. O yüzden kendinize iyi bakın. O gün belirtiler hafif seyretti. Kırgınlık, baş ve boğaz ağrısı devam ediyordu. Ve kâbusunuz olabilecek ishal başladı.
4 Eylül’e geri dönelim. Bugün belim aşırı derecede ağrıyor. Ağrıdan yatamıyorum. Sağ bacağım da aynı şekilde. Kemiklerim sızlıyor. Sanırım en kötü gün bugün olacak. Yukarıda bahsettiğim gibi sırtım ve göğsümde ağrıyla uyandım. Bu gün belirtilerden biri olan eklem ağrısı başladı. Sabah deli gibi ağrıyan başım öğleden sonra hafifledi. Halsizlik bugün çok daha fazlalaştı. Sırtımdaki ve göğsümdeki ağrılar biraz endişe veriyor. Böyle durumlarda insanın aklına olmadık şeyler geliyor. Geceki bıçak saplanma ağrısı ciğer sönmesinin ilk belirtisine oldukça benziyordu. O yüzden çok korktum diyebilirim. Şu vaziyette böyle bir şeyi üçüncü defa yaşamak felaketim olurdu. Yine uykusuz kaldım ve sabaha kadar öyle olmaması için dua ettim. Sabah olduğunda çok şükür korktuğum gibi bir şeyim yoktu. Şimdi öğleden sonra iki civarı. Sabaha göre daha iyiyim. Sadece belimin sağ tarafı kopacak gibi ağrımaya devam ediyor. Fena halde. Bundan sonraki seyri gün gün yazmaya devam edeceğim.
5 Eylül sabahına hasta olduğumdan beri en iyi şekilde uyandım. Gece de birkaç kez uyanmama rağmen iyi uyudum denebilir. Bugün yeni bir belirti yok. Boğaz ve baş ağrısıyla uyanmadım. Halsizlik kalmadı. Belimin sağ tarafı dünden beri ağrıyor. Ancak hastalıktan mı yoksa yatmaktan mı bilmiyorum. Hastalığın diğer belirtileri ateş, öksürük, nefes darlığı hiç ortaya çıkmadı. Tat ve koku alma kaybı da hiç yaşanmadı. Sanıyorum bugün itibarıyla iyileşmeye başlıyorum. Hastalık benim için normal bir gripten biraz daha zor ve ağrılı geçti diyebilirim. Bu süreçte en önemli faktör sanırım moralinizi yüksek tutmanız. Kronik bir hastalığınız yoksa korkacak bir şey yok. Korkulacak en önemli nokta virüsü bir başkasına bulaştırarak daha kötü şeylere yol açmak herhalde. Bu sebeple en ufak rahatsızlıkta bile (soğuk algınlığı gibi) kendinizi karantinaya almak çok önemli. Zira soğuk algınlığı zannettiğiniz rahatsızlığın Covid olma ihtimali her zaman var. Ben dahil konuştuğum birçok vakada hastaların ilk söylediği şey üşüttüklerini zannetmesiydi. 
Evdeki olağanüstü işleyiş de biraz yorucu oluyor. Özellikle hastaya bakan biri için. Ben çok şanslıyım ki eşim bu süreçte çok destek oldu. Çok şükür hastalık ona bulaşmadı. Aynı anda aynı odada bulunmuyor, beraber yemek yemiyor, oturup konuşamıyoruz. Evde sürekli hijyen kurallarını sıkı tutmak, ortak kullanım alanlarını ve eşyalarını temizlemek gerekiyor. Bu işler
de epey emek gerektiriyor. Vaktimin büyük kısmını yatak odasında yalnız geçiriyorum. Eşim de başka bir odada oluyor. Sürecin en yıpratıcı kısımlarında biri de bu.
Hastalıkda en önemli faktör beslenme ve moral. Aslında dinlenerek atlatıyorsunuz hastalığı bir ilaç mucizesi beklemeyin. C vitamini ve meyve tüketmeye dikkat edin. Sanırım bundan sonra hastalık seyri iyileşmeye doğru hızla ilerleyecek.
6 Eylül sabahına uyandığımda her geçen gün daha iyi olacağımı anladım. Gün hızlı bitiyor. Vakit geçirmek için genelde kitap okuyor ve bir şeyler izliyorum. Karantinadan istifade epeydir okumak istediğim Karamazov Kardeşleri okumaya başladım. Oldukça güzel kitap, sevdim ve sandığımdan hızlı ilerliyor. Günlerimin sıkıcı olmaması için günü kabaca planlıyorum. Kitap okuma, bir şeyler yazma, film veya tv seyretme vb. Zamanı verimli kullanmaya çalışıyorum. Bu süreçte yapmayı ertelediğim bir çok şey için vakit buldum. Karantinanın iyi yönleri de yok değil. Bugün hastalığa dair yeni bir gelişme yok. Belirtiler kayboldu. Sadece şu lanet ishal geçmedi hala. Bir de dün gece öksürük başlar gibi oldu. O ihtimal beni gece ve sonrası için biraz korkuttu. Neyse ki gece güzel uyudum ve bugün hiç bir şey olmadı.
7 Eylül sabahı önceki gece başlayan hafif öksürük geçmişti. Ancak boğazımda gıcık ve burun akıntısı başladı. Bunlar neyin nesi bilmiyorum. Belki biraz abartıyorumdur. Bugün başka bir sıkıntı yaşamadım. Günlük kitap okuma hedefimi tamamladım. Günlüğümü tutuyorum. Sonra gidip bir şeyler izleyeceğim. Sonra belki uyuklarım orada. Günlerim böyle geçiyor artık. Ama düşündüğüm kadar sıkıcı değil henüz.
8, 9, 10 Eylül. Artık tüm belirtiler sona erdi. Üç gündür aynı derecede iyiyim. Artık evden çalışmaya bile başladım. Her şey normale döndü diyebilirim. Yani batı cephesinde yeni bir şey yok.

 

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Mrttkn41

1 Comment

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.