Dünyadaki Terk edilmiş Sehirler : Hayalet Şehirler
1. Kayaköy, Muğla, Türkiye
Burası Muğla’nın Kayaköy şehridir. Bu hayalet köy,
19. yüzyılda kurulan Rum köyüydü. Cumhuriyetin kurulduğu döneme dek oldukça aktif bir yaşantı mevcutken, 1923 yılında mübadele ile Rumlar Yunanistan’a gittiğinden köy tamamen boşalıyor. Boşalan köye Selanik’ten gelen muhacirler yerleştiriliyor. Fakat burada yaşamlarına devam edemeyip civar köylere yerleşiyorlar ve köy artık kimsenin yaşamadığı ıssız bir hal alıyor. 1957 yılında Fethiye depremiyle yıkılsa da şu anda canlı müze olarak birçok turistin akın ettiği bu köy Fethiye’ye yolunuz düşerse uğramanız gereken yerlerdendir.
2. Pompei, İtalya
Pompei antik Roma döneminde zevk ve sefa içerisinde yaşantısıyla adından çokça söz ettiren bir yerdi. Bu zevki sefa, refah seviyesi arttıkça yerini sapkınlıklara bırakıp, maalesef sokak ortasında kral istediği herkese cinsiyet fark etmeden tecavüz edebilir hale geldi. Pompei’nin yakınlarında bulunan Vezüv Yanardağı’nın patlaması sonucu ise küller altında kalıp tüm insanlar ve hayvanlar yanarak yaşamını yitirdi. Yaklaşık olarak 1700 yıl kadar varlığından haberdar olunmayan şehir, 1748 yılında yapılan kazılar sonucu tesadüfen bulundu.
Pompei’ye geldiğinizde taşlaşmış insan ve hayvan figürlerinin yanı sıra, sapkınlıklarının duvarlara resmedilmiş hallerini, 2 yıl süren restorasyon işlemleri sonunda açılan Pompei’nin en büyük villası olan Gizemler Villası’nı, genel evi, 5000 kişilik oldukça büyük amfi tiyatro ve daha bir çok şey görebilirsiniz. Ancak göreceklerinizin yanı sıra burada hissedecekleriniz apayrı bir duygu… Yaşanmışlıklar ve sonu faciayla biten bir şehir… Pompei öyle bir yer ki yolunuz İtalya’ya düşerse kesinlikle uğramalı ve 1 gününüzü burada geçirmelisiniz.
3. Detroit, Michigan, ABD
Bir zamanlar Amerika’nın en büyük 3. şehri olan Detroit’in dünyadaki 8 terk edilmiş şehir listemize nasıl eklendiğine inanamayacaksınız. Bir diğer adı “Motor Şehri” olarak da bilinen aynı zamanda otomotiv endüstrisinin kalbinin attığı şehirdi. Henry Ford’un montaj hattının iyileştirilmesi ile birlikte 1920’li yıllarda seri otomobil ve kamyon üretimine yönelme görüldü. Bu sayede Detroit de hızla genişledi. Kısa sürede gelir düzeyi yüksek olan zengin binalar Detroit’in merkezinde görülmeye başlandı. Fakat bu gelişim bir yerden sonra durdu. Özellikle 1980’li yıllara gelindiğinde Amerikan otomotiv endüstrisinin düşüşe geçmesiyle Detroit şehri ağır darbe aldı. Elbette şehrin iflasına neden olan şey sadece yabancı araba üreticilerinin rekabeti değildi. Banliyöleşmenin de bu düşüşte önemli payı vardı. Ayrıca insanlar şehir dışına çıkmaya başladıkça Detroit’te alış-veriş dengesi de bozuldu. Şehrin hemen hemen tüm bölgeleri terk edilmeye bırakılmıştı. Buradaki binalar adeta çürümeye terk ediliyordu. Yılların otelleri, kiliseleri, ofis binaları, evleri, tiyatroları, fabrikaları ve mağazaları çürümeye başladı.
4. Oradour-sur-Glane, Haute-Vienne, Fransa
2.Dünya Savaşı döneminde birçok filme konu olan işkencelerin biri maalesef bu köyde gerçekleşmiş. 10 Haziran 1944 yılında Alman işgali altında kalan bu Fransız köyünde, içlerinde kadınlar ve çocukların da bulunduğu 642 kişi Naziler tarafından katledildi. Bu katliamdan kurtulanların anlattıklarıyla nasıl bir işkenceye maruz kaldıkları gözler önüne serildi. Acı çekerek ölmeleri için, sadece bacaklarına ateş edilmiş, artık hareket edemediklerinde ahırlara kapatılıp ateşe verilmiş. Bu kan dondurucu katliam sonrasında Fransız Cumhurbaşkanı bu yıkılan köyün ölenlerin anısına müze olarak kalmasını emretti. Etrafta paslanmış arabalar, bir kısmı yıkılmış yapılar ve boş sokakları görünce, bir de bu insanlık ayıbıyla birleşince hikayesi üzülmemek elde olmuyor.
5. İtalya'da bulunan bir zamanların canlı ve verimli şehri Craco...
Tepenin üstüne inşa edilmiş olan bu kasabada yaşayan 2 bin kadar insan, zeytinyağı ve buğday üretimiyle geçiniyordu. Ne yazık ki heyelanlar, depremler ve nüfusun azlığından dolayı 1963 yılında tamamen boşaldı. Günümüzde ise hayalet kasaba olarak ün salmış durumda ve turistler için heyecan verici bir ziyaret noktası!
6. Bu gördüğünüz izole bölge Japonya'da bulunan Hashima Adası. 👇
Filmlerden fırlamış gibi görünen ada eskiden kömür madeni işleten bir topluluk tarafından kullanılıyordu. 1974 yılında yakıt olarak kömür kullanımı gitgide azalınca terk edilmişti. Adayı büyüleyici kılan taraflarından biri güçlendirilmiş duvarları ve küçük bir alanın işlevselliğinin akıllıca artırılmış olması. Şimdilerde ziyarete açık olan ada ürkütücü bir deneyim için ideal yerlerden biri!
7. Sıradaki terk edilmiş şehrimiz Norveç'te bulunan Pyramiden...
Bu şehir 1902 yılında madenci topluluğu tarafından kurulmuştu. İçinde kömür madeni ve elektrik santralleri bulunduran şehir bir zamanlar capcanlı olsa da madenciliğin düşüşüyle beraber 1960'lı yıllarda in cin top oynar hale geldi. Pyramiden bu günlerde Norveç'in sanayi tarihiyle ilgilenenler ve turistler için ilginç bir deneyim sunan mekanlardan biri.
8. Kıbrıs'ta bulunan Kapalı Maraş şehrini belki duymuşsunuzdur. Bölge 1974'ten beri terk edilmiş vaziyette.
Yaklaşık 50 yıldır bomboş olan şehir Kıbrıs'ta yaşananlara anıt gibi olsa da 2020 yılında sahil bölgeleri kullanıma açıldı. Yine de terk edilmiş binaları, dükkanları ve sokakları ile hayalet şehir unvanının hakkını vermeye devam ediyor.
9. Tomioka - Fukuşima / Japonya
Tomioka ‘daki Fukuşima Nükleer Santrali’nde, 11 Mart 2011 yılında, Çernobil’den sonra dünyanın gördüğü en büyük nükleer facia yaşanmıştı. Aradan 8 yıl geçti ve geçtiğimiz aylarda Fukuşima'daki nükleer felaketin izleri raporlardı. Rapora göre dünyaya yayılan radyasyonun azalmadığı, aksine arttığı duyuruldu. Bölgede halen kimse yaşamıyor ve şehir tamamen boşaltılmış durumda. O zamanlar yaklaşık 16 bin kişinin yaşadığı Tomioka kasabası ve nükleer santralin çevresindeki tüm yerleşim yerleri radyoaktif sızıntı riskinden dolayı tamamen boşaltılmış durumda.
10. Val-Jalbert / Kanada
Burası Kanada'nın Saguenay-Lac-Saint-Jean bölgesinde yer alan hayalet bir kasaba ve kaderi tıpkı Japonya’nın Hashima Adası gibi. Nasıl mı? Bölgeye 1901 yılında kağıt fabrikası kurulur. Fabrikanın kurulmasıyla birlikte çalışmak için gelen işçiler fabrikanın olduğu alana evlerini yaparak şehri kurmaya başlarlar. Ancak fabrikanın 1927 yılında kapılmasıyla Val-Jalbert’te yaşayan insanlar çalışılacak başka bir iş olmadığı için burayı terk ederler. 80'ten fazla yapısıyla Val-Jalbert, dünyadaki terk edilmiş hayalet şehirler arasında günümüze kadar en iyi şekilde korunarak gelmiş olanı.
11. Pripyat / Ukrayna
Pripyat denilince belki kimse anımsayamaz ama Çernobil denilince eminiz ki herkes hatırlar yaşanan o talihsiz olayı. 26 Nisan 1986 gecesi saat 01:23'te bir dizi hatalar nedeniyle Çernobil Nükleer Santrali patladı. Reaktörün yanı başında yer alan Pripyat şehri bu patlamadan en çok etkilenen şehir oldu. Şehirde yaşayan ve hayatta kalan yaklaşık 49 bin kişi, iki gün içerisinde tahliye edildi. Patlamadan dolayı hayatta kalan binlerce kişi maalesef ki radyoaktif serpintiye maruz kaldı ve bir süre sonra tüm bu insanlar oldukça ağır sağlık sorunlarıyla boğuşmaya başladı. O zamanlar Sovyetlerin hakimiyeti altında olan Pripyat ve çevresi karantina altına alındı. Pripyat 26 Nisan 1986 gecesine kadar hayat dolu kıpır kıpır bir şehirken artık bomboş ölü bir şehir. Bilim insanlarına göre aradan 900 yıl geçse dahi şehirde bir insanın yaşaması için uygun çevre şartları asla oluşmayacak.
12. San Zhi / Tayvan
Burası zengin aristokratların yaşaması için tasarlanmış bir tatil köyü. Proje oluşturulurken hem ülkenin turizm gelirine katkı sağlaması düşünülmüş hem de yapımı tamamlandıktan sonra şehre alt tabakadan kimsenin giremeyeceği duyurulmuş. Fotoğraflarından da görüldüğü gibi San Zhi’deki yapıların farklı tasarımları dünyanın her yerinden ziyaretçileri kendine çekmesi için fütüristtik bir yaklaşımla yapılmaya başlanmış. Ancak burası için hiçbir şey planlandığı gibi olmamış. Şehrin yapımı esnasında çalışanların başına ölümcül kazalar gelmeye başlamış. Ölümle sonuçlanan bu kazaların duyulmasıyla birlikte proje insanların gözünden düşmeye başlamış ve projeye alıcı bulunamadığı için de herkes elini ayağını çekmeye başlamış. Hal böyle olunca da San Zhi hayalet bir şehir olarak kalmaya mahkum olmuş.
13. Mandu, Madhya Pradesh, Hindistan
400 yıldan fazla bir süredir terk edilmiş durumda olan Mandu, zamanında Kuzey Hindistan’da bir Müslüman devletin başkentiydi.
Kraliyet sarayı ve cami gibi birçok göz kamaştırıcı kalıntıya ev sahipliği yapan antik kentin Narmada Nehri’nin hemen yukarısındaki büyük bir platoyu ele geçirmesinden sonra Nil Kanth Sarayı Hindu Tanrıçası Shiva için önemli bir hac noktası.
Günümüzde Mandu ne durumda? Şehrin şimdiki tek sakinleri tepenin yamacında yaşayan çingene kabileleri.
14. Tyneham, İngiltere
Dünya Savaşı’nda kaybedilen başka bir köyden bahsedeceğiz şimdi. Biz bu tabiri kullandık ancak Tyneham asıl olarak “Dorset’in kaybettiği köy” ismiyle anılıyor.
Savaş sırasında bir ordu üssü olarak kullanılmak üzere Savunma Bakanlığı kontrolü altına alınan Purbeck Adası, üzerindeki Tyneham’ın vatandaşları, savaş bittikten sonra evlerine kavuşacakları vaat edildiyse bile hiçbir zaman evlerine dönemediler.
İşte tam da o dönemden beri hayalet olarak varlığını sürdürmeye başladı, günümüzde okul binasıyla kiliselerin dışındaki kalıntılarda in cin top oynuyor.
Şimdi iç sızlatan bir detaya geliyoruz, kilisede bulunan bir işarette tam olarak şu cümleler yazılı: “Lütfen kiliseye ve evlere özen gösterin; insanların özgür kalması için ve savaşın kazanılmasına yardım etmek için çoğumuz nesiller boyu yaşadığı evlerden vazgeçti. Bir gün mutlaka geri döneceğiz, köye nazik davrandığınız için teşekkür ederiz
15.Vİlla Epecuen, Arjantin
Arjantin’in başkenti Buenos Aires’in güneyinde, âdeta 1“boğulmuş bir şehir” bulunuyor. Burası, 1920li yıllarda şehir yaşamından bunalan insanların kaçamak yapabileceği bir tatil cenneti olarak tasarlanmıştı. Villa Epecuen‘i bu kadar parlatan ve başarılı biçimde pazarlayan kişi bir İngiliz’di. Kasaba, şifalı olduğu iddia edilen bir lagünün kıyılarına kurulmuştu. Kasım 1985’te aşırı yağışlar nedeniyle bu lagünün taşmasıyla bütün kasaba 10 metre yüksekliğindeki suların altında kaldı. Taşma yaşanmadan hemen önce 1500 kişilik nüfus kaçacak vakti ancak bulabildi.
Bu olaydan sonra kasaba tamamen terk edildi ve bir daha asla yeniden kurulmadı. Kasabadan arta kalan harabeler şimdi grimsi ve beyaz bir tuz katmanıyla kaplanmış hâlde. Aslında bu görüntüsüyle Villa Epecuen, bir bilimkurgu filmi seti olmaya aday. Kasaba, felaketten önce otellerin ve çeşitli konaklama merkezlerinin dâhil olduğu 280 civarında işletmeye sahipti. 2009’da kasabayı yutan sular çekilince, Pablo Novak tekrar yüzeye çıkan evine döndü ve bu hayalet kasabada yaşayan tek kişi oldu. Âdeta Gabriel Garcia Marquez’in, Yüz Yıllık Yalnızlık eserini andıran kederli bir hikâye…