Deep Tissue Massage

Cszc...LB3U
7 Feb 2024
15

Kas-iskelet sistemi bireyin her türlü hareket ihtiyacını karşılaması noktasında çok büyük bir öneme sahiptir. Kas-iskelet sistemindeki herhangi bir bozukluk veya hastalık neticesinde bireyin hareket kabiliyeti önemli ölçüde azalır (1). Eklem dışı romatizmal hastalıklar da kas iskelet sisteminde görülen önemli rahatsızlıklar arasındadır (2). Myofasyal Ağrı Sendromu (MAS), palpe edilebilen gergin kas bandında yer alan tetik nokta aracılığıyla özgül bir bölgeye yansıyan ağrıyla karakterize bir sendromdur (3). MAS kas iskelet sistemi ağrılarının en sık görülen nedenlerinden biridir. Toplumda görülme prevelansı %12 ile %55 arasında gösterilmekte olup sebepleri arasında rutin hayatta sürekli tekrarlanan hareketler, kişinin hareketsiz yaşamı ve kötü çalışma koşulları gibi durumlar yer almaktadır (4). Tüm bu durumlar göz önüne alındığında kuşkusuz kişinin yaşam kalitesinin de olumsuz etkileneceği ortadadır. MAS’ta ağrının giderilmesi/azaltılması, bireyin kaslarını daha sağlıklı biçimde kullanabilmesi ve yaşam kalitesinin arttırılması amacını taşıyan tedavi yöntemleri konusunda bilim insanları sürekli yeni çalışmalar gerçekleştirmektedirler. Derin Doku Masajı(DDM) da bu yöntemlerden birisidir. Derin doku masajı, yapımı profesyonellik gerektiren elle veya mekanik gereçlerle yapılan bir fizik tedavi biçimidir. Nörolojik tedavilerin yanı sıra, romatizmal hastalıklar, yumuşak doku problemleri ve kas üzerinde yaşanan çeşitli hastalıklarda da derin doku masajına başvurulabilmektedir (5). Simons ve Dommerholt tarafından 2014 yılında masaj terapi çeşitleri araştırılmıştır. Yazarlar, daha sonra MAS tanısı alan bireyler üzerinde araştırma yapmışlardır ve masaj terapilerinden herhangi birini alan hastaların yüzde 60’ının rahatlama yaşadığını kaydetmişlerdir (6). Ingraham ise 2016 yılında kişinin kendi kendisine yapabileceği masajlar ve myofasyal ağrı sendromundaki rahatlama üzerine bir araştırma gerçekleştirmiştir. Buna göre bir tenis topu ile ağrı yapılan bölgeye masaj uygulamanın gerginliği azalttığına yönelik bir tespitte bulunmuştur (7). Ülkemizde ise yapılan araştırmalarda MAS’da Derin Doku Masajının etkisinin değerlendirildiği bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmada MAS’ın nedenleri ve tedavisi sürecinde derin doku masajının etkileri araştırma konusudur. Bireyin ağrısındaki gerileme ve buna karşılık hayat kalitesindeki 4 yükselme oranı, çalışmanın temel sorusu niteliğindedir. Yapılan uygulamaların hastanın yaşamını nasıl etkilediği konusuna geçmeden önce, myofasyal ağrı sendromunun ne olduğu ve nasıl geliştiği konusunda bilgi verilecektir. Çalışmanın hipotezleri aşağıda belirtilmiştir: H1 Hipotezi: Derin doku masajının myofasyal ağrı sendromunda ağrı üzerine etkisi vardır. H2 Hipotezi: Derin doku masajının myofasyal ağrı sendromunda yaşam kalitesi üzerine etkisi vardır.Uygun olmayan çalışma koşulları ve şehir yaşamının insanları hareketsiz hale getirmesi, insanların kas ve kemiklerinde çeşitli sorunlara yol açmaktadır ve myofasyal ağrı sendromu bunlardan biridir. Özellikle masa başı ya da bilgisayar başında çalışan bireylerde bu tür problemler daha sık görülür. Myofasyal ağrı sendromu (MAS) da bu sorunlardan biridir. Poliklinik pratiklerinde görüntüleme yöntemlerinin çok fazla kullanılması, hekimleri diskopati tanısına daha fazla yönlendirmekte ve MAS tanısı kolaylıkla gözden kaçabilmektedir. MAS, bir veya birkaç kasta ve/veya bağ dokusunda bulunan ve tetik nokta denilen hipersensitif noktalarla karakterize ağrı, kas spazmı, duyarlılık, hareket kısıtlılığı, güçsüzlük ve nadiren otonom disfonksiyon gibi semptom ve bulgularla seyreden bir kas iskelet sistemi hastalığıdır. Semptomlar genellikle tetik noktadan uzak alana yansımaktadır (8, 9). Bölgesel MAS’lar muskuloskeletal ağrıların en sık nedenlerindendir. Myofasyal ağrıların toplumdaki sıklığı %12, hasta popülasyonundaki sıklığı ise %30 olarak bildirilmektedir (10). Ağrı nedeniyle kliniklere başvuran hastaların %31’inde MAS saptanmıştır (11). Özellikle eklemlerin karmaşık yapısı, buralarda hareket esnasında çeşitli zedelenmeleri de beraberinde getirebilmektedir. Hastaların bilinçli ya da bilinçsiz biçimde, vücudu hazırlamadan (ısıtmadan) eklemlerini zorlamaları ya da aynı eklemi uzun süre çalıştırmaları gibi sebepler ile eklemlerin etrafındaki yumuşak dokularda hassasiyet oluşabilmektedir. Eklemlerin etrafında bu eklemin işlevi ve yerine göre kapsül, ligaman, tendon, bursa ve kaslar bir arada olabilmekte ve hareket esnasında birlikte çalışmaktadırlar. İşte bu aşamada, bursa ve kaslarda meydana gelen kasılmalar, aşınma, gerilme ya da zedelenmeler beraberinde yoğun ağrıları getirmektedir. Myofasyal ağrı sendromu da en sık karşılaşılan sorunlar arasında yer almaktadır (12). Ağrının olduğu bölgenin anatomisinin bilinmesi myofasyal ağrı sendromunun tanısını koymada oldukça önemli bir yere sahiptir. Servikal omurgayı meydana getiren yapıların (kemik, bağ, kas) yozlaşması sonucu ortaya çıkan ve buna bağlı sinir ve damarsal bozukluklar gibi durumlar ile seyreden kireçlenme ile birlikte görülebilmektedir. Ya da boyun ve sırt bölgesindeki diskler arasındaki yastıkçıklardan daha dışarıda olanların zamanla sertleşmesi, travma ile zedelenmesi ve sıvılarını kaybetmeleri gibi durumlar söz 6 konusu olabilmekte, bunlar da kas ağrılarına neden olabilmektedir. İşte burada, doktorun doğru tanıyı koyarak müdahalesi büyük önem taşımaktadır (12). Yanlış duruş, stres faktörü, uzun süre ya da aniden soğuğa maruz kalma, uzun süre aynı hareketi tekrarlamak, hareketsiz kalmak ya da yorgunluk gibi etkenler kişinin çeşitli zamanlarda iskelet ve/ya kas sistemi üzerinde ağrılar hissetmesine neden olabilmektedir. Boyun, sırt ve bel bölgesindeki diskler ve onların etrafındaki yumuşak dokuların da dış etkenlerden kolay etkilenmesi, bu bölgelerde ciddi ağrıları hissettirebilmektedir. Ancak bu ağrıların kısa süreli olması, tekrarlamaması ya da kendi kendine bir süre sonra azalması, dinlenince geçmesi gibi durumlar olduğunda myofasyal ağrı sendromundan önce akut durumlar dikkate alınmalıdır (13). Myofasyal ağrı sendromu daha önce de belirtildiği üzere, tetik noktalardan kaynaklanmaktadır. Pek çok hastada fibromiyalji ve fıtık gibi hastalıklarla karıştırılmaktadır. Ancak genel olarak akla gelmese de myofasyal ağrı sendromunun karşılaşılma sıklığı bu sayılan diğer hastalıklara göre daha fazladır. Ayrıca myofasyal ağrı sendromuna her kas üzerinde rastlanabilmektedir. Bu da hastalığın karşılaşılma olasılığını doğrudan yükselten bir durumdur. 2.1. Myofasyal Ağrı Sendromu Myofasyal ağrı sendromu kısaca MAS olarak adlandırılmaktadır ve kaslarda ya da fasyalarda oluşan gergin bantlardaki tetik noktalardan kaynaklanan ağrı anlamına gelmektedir. Bu ağrı hem kaslarda hem de fasyalarda ayrı ayrı olabildiği gibi, aynı anda ikisinde de görülebilmektedir. Bu ağrıların yanı sıra, hastalarda kaslarda tutulma ve hassasiyet görülmektedir. Diğer taraftan MAS hastaların hareket açıklıklarında da kısıtlamalara neden olmaktadır. Hasta kendini sürekli yorgun ve halsiz hissederken, MAS bazen otonomik disfonksiyonlarla karakterize bir sendrom olarak nitelendirilebilmektedir (3). Myofasyal ağrı sendromu özellikle kemiklere bağlı kas gruplarında görülmektedir ve bu ağrı sebebi ile kişinin iskelet sistemi de olumsuz etkilenmektedir (14). Bu nedenle, myofasyal ağrı sendromunu doğru anlamak ve etkilerini saptayabilmek adına anatominin doğru incelenmesi ve hasta şikayetlerinin detaylı dinlenmesi gerekmektedir. Çünkü myofasyal ağrı sendromunun görüldüğü hastalarda bireysel şikayetlerinin ötesinde, hareket zorlanmaları sebebi ile yakın çevresinde de çeşitli sosyal kısıtlamalar görülebilmektedir.MAS çeşitli kas ve iskelet sistemi hastalıkları ile karıştırılan ancak buna rağmen aslında çok sık görülen bir durumdur. Arora ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada erişkin ve çalışan bireylerde yüzde 65-75 arasında MAS görüldüğünü (24), Cui ve arkadaşları ise bu oranın yüzde 70-80 arasında olduğunu belirtmişlerdir (25). Nuprin tarafından yapılan araştırmada ise Amerika halkının yüzde 88’inde MAS olduğu raporlanmıştır. Yine benzer şekilde Hollanda ve Sydney’de de popülasyonun büyük kısmında MAS şikayetinin varlığından söz edilmektedir (26). Giamberardino ve arkadaşları, 2011 yılında yaptıkları çalışmada, klinik bulguları başka hastalıklarla karıştırıldığı için ve dünya genelinde kabul görmüş ayırıcı tanısının bulunmamasından dolayı MAS’ın epidemiyolojisinin hesaplanmasında zorluklar yaşandığını belirtmişlerdir. Ancak yazarlar toplumun yüzde 85’inin yaşamının bir bölümünde mutlaka MAS ile karşılaştıklarını vurgulamaktadırlar. Yine aynı araştırmacılar erkeklerin yüzde 37’sinin, kadınların ise yüzde 65’inin 30-60 yaşları aralığında, 65 yaş ve üzerindeki bireylerin ise yüzde 85-90’ının, MAS sorunu ile karşılaştığını raporlamışlardır (18). Hauser ve arkadaşları dünya nüfusunun yüzde 20’sinde MAS olduğunu belirtmektedirler (27). Ancak ülkemize bakıldığında MAS’ın insidans ve prevalansı hakkında yapılmış epidomiyolojik alan yazın çalışmalarının oldukça yetersiz olduğu görülmektedir (28). Miernik ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, Asya’daki ülkelerde myofasyal ağrı sendromunun görülme sıklığının İsveç ve Amerika’ya göre yaklaşık yüzde 76 oranında daha fazla olduğunu belirtmişlerdir. MAS’ın görülme yaşına ve hastanın tedavi sürecine göre değişmekle beraber insanların yaşamlarının yaklaşık yüzde 30 oranında fiziksel aktivite zorluğu yaşadıkları, yani yaşamlarının yüzde 30’luk kısmını MAS yüzünden daha zor hareket ederek geçirdikleri de yazarların bulguları arasındadır (29). Günümüzde kas ve iskelet sistemi ağrıları çeken 15 milyondan fazla yetişkin birey bulunmaktadır ancak, 2030 yılında, bilgisayar kullanımı ve ofis çalışmalarının da artması sebebi ile dünya genelinde en az 67 milyon yetişkinin MAS sorunu yaşayacağı düşünülmektedir. Buna ek olarak yapılan çalışmalar, yaşam kalitesinin arttırılmaması sebebi ile tüm toplumlarda yüzde 40-42 oranında kronik kas ve iskelet sistemi hastalıklarının olduğunu göstermektedir (27).

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to mert333

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.