Sınırlı Bir Gezegende Sınırsız Ekonomik Büyüme Mümkün mü?

Bhr3...SKR1
31 Jan 2024
36



İnsanlık tarihinin çok büyük bölümü boyunca ekonomi neredeyse hiç büyümemiştir. Gerçekçiler İçin Ütopya kitabında Rutger Bregman şöyle söylüyor:

1300'lerden bir İtalyan köylüsünü zaman makinesine koyup 1870'lerin Toskana'sına bıraksanız, gözüne fazla bir fark çarpmazdı.

Çünkü tarihçilere göre, 1300'lerde İtalya'da ortalama yıllık gelir 1.600$ iken, 1800'lere gelindiğinde bu rakam değişmemişti.[1] Oysa bu süre boyunca Kolomb, Galileo, Newton, Bilim Devrimi, Reform ve Aydınlanma, barut, matbaa ve buhar makinesinin icadı gibi büyük olaylar ve büyük kişilikler gelip geçmişti.


Endüstri Devrimi'nden itibaren yaşadığımız son 200 yıl içinde ise önce Batı ülkelerinde, ardından dünyada hızlı bir ekonomik büyüme başladı. Telefon, ampul, araba, bulaşık makinesi gibi teknolojik gelişmeler; daha değerli (teknolojik) ürünlerin daha düşük maliyetlerle üretilmesini sağladı. Alım gücü arttı, istihdam arttı ve böylece yaşam kalitesi arttı. Ekonomik büyüme, refahla özdeş hale geldi.
Dünya bölgelerine göre milattan sonra 1 yılından bugüne dünya ekonomisi (GSYİH).
Max Roser, Our World in Data
Fakat Endüstri Devrimi'nin sağladığı refah artışının bedelleri de oldu. Sanayiye enerji ve hammadde sağlamak için doğada oluşumu milyonlarca yıl alan kömür, petrol ve metaller gibi doğal kaynakları birkaç yüzyıl içinde tüketildi ve sürekli yenilerinin çıkarılması için ekosistemlerin üstünde büyük bir baskı oluşturuldu. Kömürün ve daha sonra petrolün enerji kaynağı olarak yaygın kullanımı, zararlı gazların atmosfere salınmasına neden oldu, bu da hem soluduğumuz havayı kirletti hem de güneş enerjisini hapsederek yerkürenin hızla ısınmasına sebep oldu. Endüstriyel süreçlerin sonunda oluşan zehirli atıklar, nehirlere ve akarsulara boşaltılarak su kaynakları kirletildi ve su ekosistemlerine zarar verildi. İnşaatlara kereste ve endüstriye yakıt sağlamak amacıyla, ormanlar endişe verici bir hızda yok edildi.


Hızlı ekonomik büyüme, aynı zamanda gelir dengesizlikleri ve sosyal sorunlara ortam hazırladı. Servet, fabrikalar ve makineler gibi üretim araçlarına sahip olan zengin kişi ve ailelerde toplandı; küçük işletmelerse daha verimli olan bu üretim yöntemleriyle baş edemediği için büyük üreticiler tekel haline geldiler. Ayrıca Batı Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika hızlı sanayileşme ve ekonomik büyüme yaşarken Asya ve Afrika başta olmak üzere diğer bölgeler sömürgeleştirmeye maruz kaldı. Ekonomik kalkınmadaki bu küresel eşitsizlik, uluslararası ölçekte refah eşitsizliklerini daha da artırdı.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla ve Ekonomik Büyüme

Bir ülkedeki ekonomik büyümenin ve genel refahın göstergesi olarak kullanılan en önemli ölçütlerden biri Gayri Safi Yurtiçi Hasıladır (GSYİH). GSYİH belirli bir dönemde, genellikle bir yılda bir ülkenin sınırları içinde üretilen tüm mal ve hizmetlerin toplam değerini verir.
GSYİH, iki farklı yöntemle hesaplanabilir ve bu iki yöntem teoride aynı sonucu verir: İlk yöntem, üretimin her aşamasındaki katma değeri toplayarak GSYİH'yi hesaplar. Yani, üretilen toplam mal ve hizmetlerin nihai değerinden onları üretmek için kullanılan ara mal ve hizmetlerin değerini çıkararak hesaplanır. İkinci yöntem ise ekonomideki harcamaları toplayarak GSYİH'yi hesaplar. Bunlar hane halklarının tüketim harcamaları, işletmelerin sermaye mallarına (makine ve binalar gibi) yaptığı harcamalar, devletin kamu mal ve hizmetlerine yaptığı harcamalar ve net ihracattır. Yani çok basitçe söylemek gerekirse, bir ülkenin GSYİH'si, o ülkedeki toplam üretim ve tüketimi göstermektedir.

Evrim Ağacı'nın çalışmalarına Kreosus, Patreon veya YouTube üzerinden maddi destekte bulunarak hem Türkiye'de bilim anlatıcılığının gelişmesine katkı sağlayabilirsiniz, hem de site ve uygulamamızı reklamsız olarak deneyimleyebilirsiniz. Reklamsız deneyim, sitemizin/uygulamamızın çeşitli kısımlarda gösterilen Google reklamlarını ve destek çağrılarını görmediğiniz, %%100 reklamsız ve çok daha temiz bir site deneyimi sunmaktadır. Kreosus Kreosus'ta her 10₺'lik destek, 1 aylık reklamsız deneyime karşılık... Daha fazla göster


Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın Sınırlılıkları

Gayri safi yurt içi hasılanın artması, bir ülkedeki ekonomik büyüme için önemli bir göstergedir. Ülkede daha çok ve daha yüksek değerli mal ve hizmetlerin üretildiği, alım gücünün arttığı anlamına gelir. Fakat, bir ülkenin refah seviyesini göstermek konusunda GSYİH'nin önemli sınırlılıkları vardır.

  1. GSYİH Gelir Dağılımını Dikkate Almaz: GSYİH, servetin nüfusta nasıl dağıldığına bakmaz. Yüksek bir GSYİH; herkesin orta-yüksek bir gelir seviyesinde olduğu anlamına da gelebilir, birkaç tane milyarderin ülkenin servetinin büyük bir kısmını elinde tuttuğu anlamına da. Gelir dağılımının homojen olmadığı durumda, GSYİH ülkedeki ortalama bir vatandaşın refah düzeyini yansıtmayabilir.
  2. GSYİH Piyasa Dışı Faaliyetleri Hesaba Katmaz: GSYİH; para ile yapılan alışverişlere, yani piyasa işlemlerine odaklanır ve refaha önemli katkılarda bulunabilecek ev işleri ve gönüllü işler gibi piyasa dışı faaliyetleri hariç tutar. Örneğin, bir ailenin çocuklarına ve yaşlılarına bakmak için bir bakıcıya ödeme yapması GSYİH'yi yükseltirken, bakımı aile üyelerinin üstlenmesinin GSYİH'ye etkisi olmaz. Fakat, ilk senaryonun toplum için daha yüksek bir refah seviyesi sağlayıp sağlamadığı önemli bir sorudur.
  3. GSYİH Yaşam Kalitesi ve Çevresel Etkiyle İlgilenmez: GSYİH; yaşam kalitesi, sürdürülebilirlik veya nüfusun genel iyilik hali gibi faktörleri hesaba katmaz. Bir ülke yüksek bir GSYİH'ye sahip olabilir ancak yine de gelir eşitsizliği, çevre kirliliği, eğitim ve sağlığa erişimde zorluklar ve yüksek suç oranları gibi problemlere sahip olabilir.

Aşağıdaki grafik, 1950 ile 2005 yılları arasında GSYİH'nin sürekli olarak arttığını fakat toplumun refah seviyesini ölçmek için tasarlanan ve ev işleri, gönüllü işler, gelir dağılımı, çevresel etki, suç oranları gibi faktörleri de hesaba katan Gerçek İlerleme Göstergesi'nin (GPI) 1970'lerin sonlarından itibaren sabit kaldığını, hatta azaldığını göstermektedir.
GSYH ve GPI (Gerçek İlerleme Göstergesi), 1950-2005.
Science Direct

Sınırsız Ekonomik Büyüme Anlamlı Bir Hedef mi?

Dünya gibi sonlu bir sistem içinde sınırsız ekonomik büyüme fikri, önemli bir tartışma konusudur. Klasik iktisat teorisi sıklıkla ekonomik büyümenin yaşam şartlarını iyileştirmek, istihdam yaratmak ve yoksulluğu azaltmak için gerekli olduğunu varsayar. Ancak gezegenimizin ekolojik sınırları içerisinde ekonomik büyümenin de sınırları vardır ve çevresel ve sosyal sonuçlar dikkate alınmadan ekonomik büyümenin hedeflenmesi, toplum için anlamlı bir hedef olamaz. Peki neden?

  1. Sınırlı Kaynaklar: Dünyanın fosil yakıtlar, mineraller ve ekilebilir alanlar dahil olmak üzere sınırlı kaynakları vardır. Sürekli ekonomik büyüme, özellikle de büyük ölçüde bu kaynakların tüketilmesine dayanıyorsa uzun vadede sürdürülebilir değildir.
  2. Çevresel Etki: Özellikle sanayileşmiş ekonomilerdeki ekonomik büyüme; artan kirlilik, ağaçların kesilmesi, habitat tahribatı ve iklim değişikliği ile ilişkilendirilmiştir. Bu çevresel sorunları ele almadan sonsuz büyümeyi sürdürmek, gezegen ve gelecek nesiller için ciddi sonuçlar doğurabilir.
  3. Sosyal Eşitsizlik: Sınırsız büyüme, eğer gelir ve servet eşitsizliğini gidermeye yönelik politikalar eşliğinde olmazsa kaynakların az sayıda kişinin elinde yoğunlaşmasına ve nüfusun önemli bir bölümünün yoksulluk içinde kalmasına yol açabilir. Bu durum toplumsal huzursuzluğa ve istikrarsızlığa yol açabilir.
  4. Yaşam Kalitesi: Sağlık, eğitim, sosyal uyum gibi yüksek yaşam kalitesine katkıda bulunan faktörleri dikkate almadan GSYİH'da sürekli bir artış peşinde koşmak toplumun refahı için anlamlı bir ilerleme sağlamayabilir.

Bazı ekonomistler ve politika yapıcılar, toplumların refah seviyesini ölçmek için GSYİH yerine sosyal, çevresel ve ekonomik faktörleri dikkate alan Gerçek İlerleme Göstergesi (GPI) veya İnsani Gelişme Endeksi (İGE) gibi alternatif göstergeleri kullanmayı savunur. Bu yaklaşımlar, bir toplumun refahına ilişkin geleneksel GSYİH büyümesinin ötesinde daha bütünsel bir bakış açısı sağlayabilir ve ekonomistler ve politika yapıcılar için daha anlamlı bir hedefler sunabilir.

Sonuç

Makroekonomi politikaları; yaşam şartlarını iyileştirmek, istihdam yaratmak ve yoksulluğu azaltmak için sürekli ekonomik büyümeyi hedeflemektedir. Ekonomik büyüme için kullanılan en önemli göstergelerden biri olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH), bir yılda bir ülkede üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerini verir. Fakat, GSYİH'yi artıran her türlü üretim ve tüketim faaliyeti; kaynakların aşırı kullanımı, çevre kirliliği ve küresel ısınma gibi sorunları kötüleştirir. Etik üretim standartlarına uygun, organik tarımla ya da sürdürülebilir enerji kaynakları kullanılarak yapılan üretimlerin bile çevreye etkisi, hiç üretmemek kadar az olamaz.
Ülkelerin ekonomi politikalarının amacı, vatandaşların refah seviyelerini etkileyen veya etkilemeyen her türlü üretim ve tüketimi artırmak değil, vatandaşların hayat kalitelerini artırmak olmalıdır. Örneğin, bir ülkede vatandaşlar kişi başı ortalama bir gömlek ve bir pantolona sahip olabiliyorken bunun ikişer ya da üçer gömlek ve pantolona çıkması GSYİH'deki önemli ve gerekli bir artıştır çünkü kişilerin refah seviyesinde anlamlı bir yükselişe sebep olur. Ama bu sayının onlarca pantolon, gömlek, ayakkabı, çantaya çıkması artık refah seviyesinde eşit derecede önemli bir artış getirmemektedir, dolayısıyla böyle bir fazla üretim ve tüketim kültürünü desteklemenin bir anlamı yoktur. Aksine, doğanın sınırlı kaynakları ve çevreye olan bedeli düşünüldüğünde, zararının yarardan fazla olduğu söylenebilir. Zaten doğanın sınırlı kaynakları düşünüldüğünde bu hızda bir büyümenin devam etmesi de mümkün olmayacaktır.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to isodem

4 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.