GREKO-ROMA KAYNAKLARINDA KÜRTLER VE KURDİSTAN

5yD3...g78t
28 Mar 2024
46

HERODOT

M.Ö. 5'ci yüzyılda yaşamış olan ve “Tarihin Babası” olarak tanınan Yunanlı Herodot, Halikarnas şehrinde doğdu. Kendi anlatımına göre Mısır, Mezopotamya , Pontus ve Pers hükümdarlığını gezdi. Güney İtalyanın Thurioi şehirini kurdu ve orada yaşadı. M.Ö. 447 Atina’ya yerleşti. Genç yaşta Roma’da yazarlığa başlayan Herodot - Yunan-Pers Savaşları, Yunanlılarla Barbarlar, Genel Tarih gibi üç kitap bıraktı. Yaklaşık 64 yıl yaşayan Herodot tarihin ilk büyük gezgini ve ilk tarihçisiydi. Historia adının alan yapıtı tarihin ilk tarih kitabı oldu.


Heredot kitabında Paktilerden bahsetmektedir ve Ksenefon’un anlattığı Karduklar (Kürtler) olabilir. Heredot’ta Darius’un 13‘üncü satraplığında Ermenistan’la birlikte Pactyic Ülkesi anılır. Pactyic sözcüğünü Bohti (Bohtan, Botan) olarak yorumlayanlar var. Ksenefon Karduklardan bahsederken Ermenistan ve Kürdistan sınırının Botan sınırı olduğuna işaret etmektedir dolayısıyla Botan ve Kardukların arasında yakın ilişki vardır. Bazı tarihçilerin görüşlerine göre Heredot’ta Kürtler Pacty (Bohti) adı altında anılmış olmalıdırlar.


KSENEFON

Grillos’un oğlu, Diodoradan doğma tarihçi ve filozof Xenophon veya Ksenefon M.Ö. 431 yılı civarında Atina yakınlarındaki Erxieon’da doğdu. Yunanca Sokrates olarak telaffuz edilen filozof Sokrates’in öğrencisi idi. Yunancada, Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.


Ünlü filozof ve tarihçi olan Atinalı Ksenefon (M.Ö.430-355) Anabasis (sefer) adlı eserinde yaşanan olayların yanı sıra geçtiği bölgelerde yaşayan halklar konusunda birçok bilgiler verir. Pers İmparatorluğunun Batı Anadolu valisi olan Kiros/Keyhüsrev’in babası Pers kralı Darius (Kürtçe DARA) ölmüş. Büyük oğlu Artakserksis tahta geçmiş ama Kiros (Cyrus) adlı küçük kardeş tahta çıkan kardeşi II. Artakserksise (M.Ö. 404-358) karşı isyan etmiş ve tahtı ele geçirmek için ordu toplamaya başlamıştı. Kiros, babasının ölümünden sonra büyük Pers kralı olan Artakserksis'e karşı sefere hazırlanıyordu. Bu orduda onbinlerce Yunanlı paralı asker vardı ve ordusundaki asker sayısı yaklaşık 300 bin kişi kadardı.

10 bini aşkın Yunanlı bir orduyuda toplayıp katıldığı İran seferini başlatmıştı. Ksenefon, M.Ö. 401 tarihinde Pers kralının oğlu Kiros’un komutanlığında, Kral ikinci Artakserksis’e karşı sefere katıldı. Ksenefon bu olayı baştan sona kaydetmek üzere bir savaş muhabiri olarak bu askeri sefere katılmıştır.

Ksenefon’un Ellinika adlı kitabı, III. kitap, I. bölüm

Savaşta, Ksenefon, kral adayı ve dostu Kiros’u kaybetti. Yunanlılar savaşı kazanan taraf olmasına rağmen, destekledikleri kral adayı Kiros öldürülmüştü. Kiros muharebede öldürülünce abisi Artakserkis mutlak kral olarak kalır. Bir yandan savaşı kazandıkları için galip sayılırlarken, öte yandan da, destekledikleri Kiros öldürüldüğü için mağlup sayılıyorlardı. Kunaksa yenilgisinden sonra memleketlerine dönmek üzere yola çıkan Helen askerlerinin kumandanı da öldürüldüğü için 10 bini aşkın Yunanlı asker başsız ve komutansız kalmıştı. Bunun üzerine Ksenefon yeteneği ile kendisini komutan seçtirmişti. Ve Yunanlılar Ksenefon komutasında Yunanistan’a geri dönmeye başladılar. İşte bu dönüş tarihte “Onbinlerin Dönüşü olarak” adlandırıldı. (Yunancası “Kiru Anavasi”).

Onbinler, dönüşlerinde Kürdistandan ve Ermenistan da geçtiler. Komutan Ksenefon da başından geçenleri yazdı. Kiru Anavasi kitabı ortaya çıktı. Kiru Anavasi’nin 4. kitap olarak adlandırılan bölümü, Onbinlerin Kürdistandan geçişini anlatır.

Yunanistana geri dönen ordunun Kürdistana giriş tarihi: Milattan Önce 14 Kasım 401 idi. 20 Kasım’a kadar Kürdistan içerisinde yol alan ordu, 21 Kasımda Kendriti Nehri denilen bugünkü Botan çayına ulaştı. Ermenistana girdi.

22 Kasım da Botan çayını aştılar. Ermenistana girdiler. Kürdistanda geçişleri toplam bir hafta, yani 7 gün sürdü.

Botan çayı o zamanlar Pers kralının desteğinden dolayı güçlü olan Ermenilerle, bağımsız yaşayan, yani Pers kralının bile hükmedemediği Karduklar arasında sınır teşkil ediyordu. Kürtler o zaman Persler ile müttefikleri Ermeniler arasında bir hayli sıkıştırılmış durumdaydılar.

8 Aralık 401 tarihinde Fırat nehrine kavuştular.

Taox’lar ülkesine vardıklarında tarih 31 Ocak 400 idi.

1 Şubat 400 de Makronların ülkesine vardılar.

10 Şubat 400 de Trabzona 15 Martta ise Giresuna kavuştular.

4 nisanda o zamanki adı ile Kotiora, olan bugünkü Türkçeleşmiş telaffuzu ile Ordu şehrine vardılar.

28 Mayıs’ta Yunanlıların iraklia dedikleri bugünkü Karadaniz Ereğlisinde idiler. (Arap harfleriyle iraklia yazılınca EREĞLi okunduğu için Türkler yanlış okuma sonucu EREĞLi demiş).

Ekim 400 tarihinin başlarıda bugünkü İstanbul boğazı geçilmiş.

Mart 399 da ise Komutan Ksenefon ordusunu Ispartalı komutan Thivronaya teslim etmiş ve sefer sona ermiş.



KSENEFON VE KÜRDİSTANDAN GEÇİŞİ

Tarihçi ve komutan Ksenefon (Xenophon) M.Ö. 401 yılında yazdığı Anabasis (onbinlerin dönüşü) adlı eserinin üçüncü kitabındada Karduklardan sözeder.

Ksene = yabancı, fon = ses. Ksenefon= yabancı ses, yabancılarla konuşan demektir.

Yunanlı Ksenefon 10 bini aşkın ordusuyla Pers ordusunu yendikten sonra başladığı yolculuktan geri dönerken Kardukların ülkesinden geçer ve Kardukların saldırısına uğradığını anlatır.

Mesela:

* Kürtlerin kimsenin hakimiyetini kabul etmeden özgür yaşadıklarını yazmış. Onun tarifine göre Karduklar dağlar arasında yaşayan savaşçı bir halktı. Akamenid (Pers) kralına bağlı değildiler. Onların ülkesinden sonra Ermenistan gelmekteydi.

Komutan Ksenefon, üçüncü kitabının sonunda değinmeye başladığı Karduklardan bahseder:

*Karduklar çok savaşçı ve pek çevik insanlardı, İran şahı Artakserksise (Artaxerxes) düşmanı olup; ona tabi değillerdir. O kadardı ki Karduklar bir defasında 120 bin kişilik İranın kraliyet ordusu bunların ülkesini işgal etmiş, bir teki bile geriye dönemeden yok olmuştur, sebebide Kürdistanın çok karışık oluşu.
Ksenefon, Kardukların, İranlılardan bambaşka soydan ve onlara çok düşman olduklarını, bir tanık olarak anlatmıştır.

Ksenefon dördüncü kitabında tekrar döner ve şunlardan bahseder:

*Kardukların ülkesine girdiklerinde düşmanın geçiş yollarını kapamamaları için sessiz ve hızlı bir şekilde ilerleme düşünceleri olduğunu yazmış.

*Kardukların toplanarak öndeki askerlere saldırdığını bazılarını öldürdüğünü ve diğerlerinide yaraladıklarını ve bu saldırının kendilerini sürpriz bir şekilde yakaladığını yazmış. Eğer Karduklar daha büyük bir rakamla bu saldırıyı yapsalardı ordusunun büyük bir bölümünün yokedilmiş olacağını anlatmış.

*Kardukların çok iyi savaşçılar olduğunu, ellerinde boyları büyüklüğünde yayları ve uzun okları olduğunu yazmış. Mükemmel okçu olduklarını ve yayları gererlerken sol ayağı ile yayın ağaç kısmına basıp kirişi gerdiklerini belirtmiş. Kürt oklarının büyük ve kuvvetli olduğundan Yunan askerlerinin kalkanlarını ve göğüs zırhlarını delip geçtiğini ve askerleri öldürdüğünü yazmış. Kürt oklarının bu özelliklerinden dolayıda Yunan askerlerinin o okları yerden alıp mızrak yerine geri fırlattığıı yazmış.

*Sapan kullandıklarını yazmış. Taş, ok ve sapanlarla bir nevi gerilla savaşı yürüttüklerini yazmış. Hep beraber saldırdıklarında , hep bir ağızdan, saldırı marşı biçiminde bir marş söylediklerini yazmış (Kürtçedir herhalde).

*İşgal sırasında Kardukların çoluk çocuğunu alarak dağlara çekilip işgalciye karşı direndiklerini yazmış. Kürt köylerindede epeyce bakır eşya olduğunu yazmış.

*Kardukların dağlarda ateşler yakarak, bu ateşlerle biribirleriyle haberleştiklerini yazmış.

*Düşmanın kendilerini çok kızdırdığını, tuzak kurarak bazı Kürtleri öldürdüklerini, birkaçınıda canlı yakaladıklarını ve böylecede kendilerine zaman kazandıklarını hemde ülkelerini bilen birisine itimat edebileceklerini yazmış.

*Kürt köylerinde, Kürt evlerinin çok güzel olduğunu, bol yiyecek bulunduğunu ve bu evlerde bolca şarap bulduklarını, şarap saklama sarnıçlarının sıvalanmış iyi sarnıçlar olduğunu yazmış. Yani, Kürtlerin çok modern ve gelişmiş bir toplum olduğunu anlatmış.

*Kürtlerin geçiş yollarını tıkadıklarını ve üstlerine tonlarca ağırlıkta kayalar attıklarını ve askerlerinin paramparça olduğunu, bazılarının öldüğünü diğerlerinin kol ayakların koptuğunu anlatmış. Birkaç çarpışmadan sonra Ksenefon anlaşma önerdiğini, ölü Yunanlılar’ın cesetlerini istediğini anlatmış. Kürtlerinde, Yunanlılara “evlerimizi yakmazsanız ölülerinizi size teslim ederiz”, dediklerini yazmış.

Tarihteki ilk Kürt-Yunan anlaşması. Bu anlaşma yapılırkende tercüman kullanılmış herhalde: Yunanca - Kürtçe.

*Anlaşmaya rağmen görüşmeler daha bitmeden Karduklar yeniden taşlar yuvarlamaya başlarlar. Yürüyüş ertesi gün Karduklar’la savaşa savaşa devam eder.

*Nihayet Yunanlılar “Kürdistan” ile Ermenistan’ı ayıran sınır olan Centrites Nehri‘ne (Ancient Turkey kitabının yazarı Seton Lloyd’a göre bu nehir Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı’dır) ulaşır.

*Yunanlılar, Kardukların ülkesini yedi günde geçtiler ve bu süre zarfında hep çatıştılar (IV. Kitap, s. 279). Yunanlılar nehrin karşı yakasında Akamenidler’in Ermenistan satrapı Orontas’ın Ermeni, Mardi/Mard ve Chaldaean paralı askerlerinden oluşan ordusunu gördüler. Kendilerini izlemekte olan çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak nehri karşıya geçtiler.

*Kürdistandan 7 günlük geçiş süreci boyunca hiç uyuyamadıklarını ve sürekli savaştıklarını, çok sayıda silahlı Karduklar’ın saldırıları altında çatışarak Kürdistandan çıktıktan sonra rahat bir uyku uyuyabildiklerini yazmış.
Sonraki yürüyüşleri Ermenistan içine devam etmiş. (IV. Kitap, s. 287-91).

Ksenefon’un anlattığı Kürt bölgeleri ve Ermenistanı ayıran sınır Dicle’nin doğu kolu olan modern Botan Irmağı Van Gölünün altındaki uzun koludur.

Ksenefonun izlediği kırmızı çizgili rota: inerken sol kol, çıkarken sağ kol kullanılmış.

Kürtler bu sınırların diğer yerlerindede yaşıyordu tabiki. Ermenilerin bu bölgeye eskiden Trakya-Balkan bölgesinden göç ettikleri ıspatlandı. Yunan tarihçi Strabo da Ermenilerin Trakyadan doğuya göçtüklerini yazmış. Ermeniceninde Trakya dili olduğu linguistik benzerliklerle ıspatlandı. Ermeniler oralara daha gelmemişken Ermenilerin yaşadığı yerlerde Kürtler yaşıyordu. Ermeni tarihçi Professör Manandian’a göre Ermeniler Trako-Friglere çok yakın bir halkdı.
*Ksenefon Kürdistandan geçişleri süresinde başlarına gelen felaketlerin, Pers ordusuna karşı savaştıklarında başlarına gelenlerden daha fazla olduğunu yazmış. Ksenefonun 10 bini aşkın ordusuyla çıktığı yolda geri sadece 2 bin asker dönebilmiş.

Ksenefon’un “Karduklar” ve “Kardukya” hakkında kısmen dedikleri bunlardır. Kardukların modern Kürtler’in ataları olduğu görüşü bilim dünyasında kabul görmüştür.


KARDUKLARIN ETİMOLOJİSİ

Ksenefon, Kürtlere “Kardukhoi” demektedir. “Kard” Kürd demektir.

Yunancada “oi” Türkçedeki ler/lar çoğul ekidir. Kardukhoi'den “oi” çıkınca geriye Kardukh kalıyor.

Ermeniler Kürtlere “Kord-ukh” derlerdi, bu da “Kürt-ler” demekti. Ksenefon bu adı muhtemelen Ermenilerden duymuş.

Ermenicede “ukh” (kh) Türkçedeki “ler/lar” çoğul ekidir.

Bu ek Kord-ukh'dan çıkınca geriye “KORD” yani KÜRD adı kalıyor.

Kard-ukh-oi = Kürd-ler-ler demektir ve iki defa çoğul eki almış.

Bugünkü Türkçeye de Karduklar olarak çevrilmiş.


Yunanlı coğrafyacı Strabo, M.S. 1. yüzyılda "Geographika" adlı eserinde şöyle yazmaktadır: "Dicle nehrinin bulunduğu yerler Kürtlere aittir. Gordyaei (kuzey Kürdistan) bölgesi, antiklerin Kardukhi (Ksenefonu kastediyor) dediği yerle aynı yöredir."

Romalı tarihçi Yaşlı Pliny, M.S. 2. yüzyılda "Naturalis Historia" adlı eserinde şöyle yazmaktadır: "Eskiden Carduchi halkı (Kardukhi) olarak bilinen şimdi ise Kordueni (kuzey Kürdistan), Adiabene (güney Kürdistan) ile birleşir ve önlerinden Dicle nehri akar" demektedir. (Pliny, Natural History, Kitap VI, Bölüm 17)

Eski tarihçilerin kullandığı Gord-Kard-Kord isimleri hep manaya gelmekte ve "Kürt" demektir.


POLYBİUS

Yunanlı tarihçi Polybius (Polybios) M.Ö. 200 yıllarında Megalopolis'te doğdu ve M.Ö. 120 yıllarında öldü. Yazdığı 40 kitapdan sadece 5 tanesi bugüne kadar gelebilmiştir.
Polybius, Selefkosların isyancı Medya (İran ve Mezopotamya) satrapı (Vali) Melon‘un ordusunda “Cyrthii” (Kirti, Kurti)’ler olarak adlandırılan sapancılardan sözeder (Polybius, II. cilt, 5. kitap, 52 madde). Seleucia ve Babil’i alarak Kızıl Deniz’e dek tüm topraklara hakim olan Melon, ardından Susa (Batı İran) üzerine yürürse de burada başarılı olamaz. Sonunda Medya’nın güneyinde (Zagros civarı) yakınında Suriye kralı Büyük III. Antiochus (223-187 M.Ö.) tarafından yenilgiye uğratılır (M.Ö. 217). Melon’un bu isyanında özellikle Kirtiler’e güvendiği kaydedilmektedir.

Polybius (M.Ö. 200-M.Ö. 118), Strabo (M.Ö. 64-M.S. 24) ve Ptolemy (M.S. 90-168)’de kısmen değişik şekiller altında ilk kez Ksenefon’un eserinden bildiğimiz Karduk’lardan da sözedilir. Polybius’un kaydına göre aşağı Suriye üzerinde hakimiyet için Mısır kralı III. Ptolemy. ile M.Ö. 217 yılında yaptığı savaşta bir süre önce isyancı Medya satrapı Melon’u yenilgiye uğratan Selefkos kralı Antiochus III’ün ordusunda “Cardaces” (Kardakes) da vardı. (Kaynak: Polybius, II. cilt, 5. Kitap)


Polybius’in net olarak Kürtlerden bahsettiği anlaşılmaktadır.


BERGAMA KRALI II. EUMENES

Pers Akamenid imparatorluğunun M.Ö. 330’da Büyük İskender tarafından feth edilişinin ardından bir buçuk asır sonra Selefkos/Makedon dönemi başladı. Kürtlerin, ilk defa batı Anadoluya yerleştirilişi “Kardakes Yazıtları” adlı kitabede kaydedilmiştir. Bu dönem M.Ö. 181 yıllarına denk gelmektedir.

Bu kitabe modern Fethiye (Telmessus) ilçesinin sahil kenarlarında keşfedilmiştir.


Bergama Krallığı

Pergamon/Bergama Kralı II. Eumenes (M.Ö. 197-154) tarafından Likya prensi Artemidorus’a gönderilen yazıt güneybatı Anadoluya (Likya) yerleştirilmiş Kürtlerin durumları hakkında aydınlatıcı bilgiler içermektedir. Yunanca yazılan kitabenin adı “Kardakes yazıtları” olarak bilinir. Kitabeden anlaşıldığı kadarıyla Kürtlerin militer rezerv amaçlı olarak Likya’ya yerleştirildikleri sanılıyor. Kardakan aşireti (Yunanca Kardakoi, Latinleşmiş şekli Cardaces), bugün hala mevcuttur.


STRABO

Ünlü Yunanlı tarihçi, felsefeci ve coğrafyacı Strabo (Grekçe: Strabon) M.Ö. 65 Amasya'da doğmuş ve M.S. 25 yıllarında ölmüştür. Amasya'dan ayrılıp Nil boyunca gezmiştir. Kendisi batıda Sardunya'ya, kuzeyde Karadeniz'den güneyde Etiyopya'nın sınırlarına kadar seyahat ettiğini söylemektedir.

Strabo'nun en ünlü eseri dünya coğrafyasını anlattığı "Coğrafya"dır (Geographika). Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak da bilinen Strabo'nun bu ünlü eseri bir çok dile çevrilmiştir. Coğrafya’nın babası sayılan Yunanlı Strabo "Geography" (Geographika) adlı kitabındada Kürtlerden bahsetmektedir.


Geography Of Strabo, 14. Kitap, Suriye başlıklı bölüm, Madde 24.

Madde 24: Dicle nehrinin bulunduğu yerlerin Kürtlere ait olduğunu söylüyor. Gordyaei (Kürdistan) bölgesine de değinen Strabo, bu bölgenin antiklerin “Kardukhi” dedikleri aynı yöre olduğunu söylüyor. Gordyaei’ye ait yerleşkeleri Sareisa, Satalca ve Pinaca şeklinde sayıyor. Her birinin kendine özgü çok kuvvetli kale ve hisarlarla çevrili olduğunu ve adeta üçlü şehir teşkil ettiğini söylemiş. Kürtlerin olağanüstü usta-inşaatçı ve kuşatma makinası yapımında uzman olduklarından dolayı nam saldığını ve bu sebeple Ermenistan kralı II. Tigranes tarafından hizmete alındıklarını, Mezopotamyanın diğer parçalarının ise Romalılara bağlı olduğunu aktarmış.

Madde 24 (İngilizce metni): Near the Tigris lie the places belonging to the Gordyaeans, whom the ancients called Carduchians; and their cities are named Sareisa and Satalca and Pinaca, a very powerful fortress, with three citadels, each enclosed by a separate fortification of its own, so that they constitute, as it were, a triple city. But still it not only was held in subjection by the king of the Armenians, but the Romans stok it by force, although the Gordyaeans had an exceptional repute as master-builders and as experts in the construction of siege engines; and it was for this reason that Tigranes used them in such work. But also the rest of Mesopotamia became subject to the Romans.

Kürt ve Kürdistan adı Gord ve Gordyaea olarak 1, 8, 21, 24 ve 25. maddelerde geçer.

Eskilerin Karduki dediği halka kendisi Gord diyor. K>G dönüşümü var. Yunanlılar Kürtçedeki ‘u’ harfini telaffuz edemedikleri için Straboda Kürt yerine Gord demiş.


Strabo'nun Coğrafya Kitabı


Bugün tarihi Kürdistanda bulunan yapıtların önemli bir kısmıda Kürtler tarafından inşa edilmiştir. Strabonun anlattıklarından yola çıkarak bugünkü Ermeni yapıtlarının bazılarınıda Kürtlerin inşa etmiş oldukları anlaşılmaktadır.

Strabo, “Kardakes” adının kökünün savaşçı (yiğit, yiğitçe, erkekçe) anlamlı “Carda” (Karda) sözcüğü olduğunu, söyleyerek özetle şu açıklamayı yapmaktadır: Persler (Akamenidler)’de gençler gün doğmadan uyandırılır, onlardan ellişer kişilik gruplar oluşturulur ve her grubun başında bir kralın yada satrapın oğlu olduğu halde kendilerine askeri eğitim yaptırılır. Bu ellişer kişilik gruplara veya bu grupları oluşturan gençlere (kişilere) “Cardaces (Kardakes)” deniliyor. Bunlar soygun ve yağma ile yaşadıkları için savaşçı, yiğit anlamlı Carda’dan türeme bir ad taşıyorlar. Ama çevirenin (Groskurd) notuna göre onun sözünü ettiği Cardace’ler Persler değil, yabancı askerlerdir, daha doğrusu sonraları kendilerine Gordyaei veya Gordyeni denilen ve en son olarak da bugün Kürtler olarak bilinen Ksenefon’da bahsi geçen Karduklar’dır.
Ptolemy, Kardukların Geliler’in aşağısında Margasiler’le Cadusiler’in topraklarına yakın bölgelerde gösterir ve daha ilerde ise Gordyene’den ve Gordyaei Dağları’ndan sözeder.


DİODORUS SİCULUS

Yunan tarihçi Diodorus Siculus Sicilya'nın Agyrium ilçesinde M.Ö. 90 yıllarında doğmuştur. Soyadını doğduğu şehir Sicilya'dan almıştır. M.Ö. 30 yıllarında hayatını kaybetmiştir. Diodorus Siculus, M.Ö. 66 yılında “Tarih Kütüphanesi” (Bibliotheca historia / Historical Library ) adında muazzam bir eser yazmıştır. Bu eser üç bölüm olup, 40 tane kitapdan oluşur ve dünya tarihi hakkında bilgiler içerir. Diodorus bu eserinde Pers Kralı Darius’un hükmettiği ülkeler arasında Kürt krallıkları Gordyene ve Sophene’yi sayar (Diodorus Siculus, Library of History, 40.4).


TİTUS LİVİUS

Romalı tarihçi Titus Livius (Livy) “Roma Tarihi” (History of Rome, Ab Urbe Condita) adlı muazzam eser yazmıştır. M.Ö. 59 yılında doğan Livy yine M.S. 17 yılında Kuzey İtalyanın Venedik şehrine bağlı Patavium (Padua) kasabasında hayatını yitirmiştir. Livy çalışmalarını özellikle Roma İmparatoru Augustus’un hükümdarlığı döneminde yazmıştır. Livy’nin çalışmalarını aslınde 142 kitapdan oluşmaktadır ama sadece 35 tanesi mevcuttur.


Livy, Selefkos İmparatoru III. Büyük Antiochus’un M.Ö. 190 yılında Romalılara ve Bergamalılara karşı Yunanistanı ele geçirmek uğruna yaptığı Magnesia (Manisa) muharebesinde yenildiğini ve Antiochus’un 65-70,000 kişilik ordusunda Kürt okçu ve sapancılar olduğunu anlatmaktadır.

Sağ kanatta 4000 tane karışık Kürt Sapancı ve Elamlı okçuların dizildiğini, sol kanattada 4000 tane Psidyalı, Pamphyliyalı ve Lidyalı kılıçcıların dizildiğini yazmış.

Tarihçi Livy, Kardakes Yazıtlarından tam 10 yıl sonra yani M.Ö. 171 yılında Pergamon kralı II. Eumenes’in ordusunda Kürt askerlerin yer aldığı yazar. Kral II. Eumenes, Licinius Crassus ve Quintus Mucius önderliğindeki Roma Cumhuriyet Ordusuna, Makedon Kral Perseus’un elinden Yunanistanı almak için destek verir.

Kral II. Eumenes, Makedon Kral Perseus’un elinde bulunan Yunanistanı fethetmek için Roma generali Licinius Crassus önderliğindeki Roma Cumhuriyet Ordusuna destek verir. Bu savaş Yunanistanın modern Pinios cıvarında meydana gelir. Livy askerlerin kimlerden oluştuğunu anlatırken şöyle der: orta alanda 200 Galatyalı şüvari dizilmişti ve Eumenes’inde Kürtlerden oluşan 300 asker desteği vardı.

İngilizce metni: “Before the standards of the center were arrayed two hundred Gallic [Galatian] cavalry, and three hundred of Eumenes’ auxiliaries from the Kurdish people (Cyrtiorum gentis).”


BÜYÜK PLİNY

Pliny (Gaius Plinius Secundus), 23 yılında Como, İtalyada doğdu. Tarihde “Büyük Pliny” olarak bilinir. 35 yıllarında babası tarafından Roma’ya götürülüp orada babasının arkadaşı şair ve kumandan Publius Pomponiusdan eğitim almıştır. Roma’da bitkibilim (botanik) ve süslü şekilde budama sanatı üzerine eğitim almıştır.


Daha sonra Romalı filozof Senecanın etkisi altında kalarak felsefe ve retorik öğrencisi olmuştur. Hukukda okuyarak avukatlık yapmaya başlamıştır. Naturalist, tarihçi, ansiklopedist ve yazar olan Pliny (Plinius), Naturalis Historia (Natural History) adlı ünlü kitabını yazarak tarihi bir eser bırakmıştır. Naturalis Historia 37 kitapdan oluşmaktadır. 79 yılında ise İtalyadaki Vesuvius yanardağının püskürmesiyle hayatını kaybetmiştir.

Naturalis Historia (Natural History) Kitabı


Pliny, Naturalis Historia (Natural History) adlı kitabında Kürtlerden bahsetmektedir. Pliny, Natural History eserinin altıncı kitabında Kürdistana Dicle (Tigris), Fırat (Euphrates) ve Mezopotamya başlıkları altında Gordyaei (Gord Yurdu) demektedir.

Dicle (Tigris) adlı bölümde Dicle adının Med dilinde “Ok” anlamına geldiğini ve nehrin adını ok’un hızlılığından aldığını ve Dicle nehrinin Gordyaei dağlarından geçtiğini yazmış.Dicle nehrinin Ermenistandan başlayıp "Kürdistan dağlarından", yine bir Kürt bölgesi olan Adiabene’den, Apameadan ve Mesene kasabasından geçtiğini yazmış. (Kitap VI, Bölüm 31)

Kafkas kapılarının ardında Gordyaean (Kürdistan) Dağlarında Valli ve Suarni diye barbar ve gaddar kabilelerin halen bulunduğunu fakat onların altın madenlerini işlettiklerini yazmış. (Kitap VI. 12 [11],)

Adiabene’yle birleşen Carduchi halkı (Karduki) şimdi ise Cordueni’lerin önünden Dicle nehri akar diye yazmış. (Kitap VI. 17 [14])


İngilizce Bölümler:

TIGRIS

The third river, the Tigris, is the swiftest river in Greater Armenia, and is known throughout the world. And (as our people say) it is one of the four rivers that flow out of Paradise. When it reaches the country of the Medes it becomes swift and is called the Tigris, a name given it on account of its swiftness, that word signifying "arrow" in the Median language. But soon the river finds its way into Lake Prethusa, into which it flows with great rapidity, discharging its waters in many colors. After this it rushes to Mount Taurus, disappears in an enormous cavern, from which it emerges through a hidden passage, drawing after it great quantities of seaweed and scum. These it carries to the sea of Zorande, and again becomes a river. Then it disappears again for 25,000 paces, reappearing in the vicinity of Sophone, near Nymphaeum. It then approaches the river Arsanias, in the district of Arrene; but as each river has its own source, each retains its identity. At the Gordyaean mountains, the river divides itself into two channels, one of which flows on to Seleucia and Mesene, the other flowing in a northerly direction to the plains of Cauchae; and when they run together again, they are still called the Tigris.
(Kaynak: Pliny the Elder, Natural History Book 6, Chapter 31)

EUPHRATES

And the fourth river is the Euphrates,[Genesis 2:14] called the fruit-bearer. It is in great renown among the rivers. Some say that its source was in Paradise; others, that it arises in Mount Paracoathras, in Greater Armenia, not far from the source of the Tigris. And as it receives the waters of its confluents, and gains in volume, it becomes more powerful in its course toward the Taurus mountains. Encountering no resistance there, it continues on its course, developing rapids and becoming stronger; and it leaves Comagene on the right, and Arabia on the left. According to some, it divides into two channels, one of which flows into the Tigris, while the other runs on into Media, Gordyaea, and Mesopotamia, and parts of Babylonia. Although the river was originally large and navigable, it later divides into broad marshes and brooks, to such an extent that its source cannot be identified. Some say it flows into the Red Sea. It is also said that its waters are life-giving; wherefore the ancients call it an augmenter of years.


PLUTARCH

Yunanlı tarihçi Plutarch (Mestrius Plutarchus) M.S. 46-120 yılları arasında yaşamıştır. Yunanistan’ın Chaeronea kasabasında doğan Plutarch aynı zamanda biyografist, felsefeci ve antik çağ ansiklopedistidir. Zengin aileden geldiği için Atina Akademisinde 67 yaşından sonra felsefe, retorik ve matematik eğitimi almıştır. Hayatının büyük bölümünün Romada geçdiği tahmin edilmektedir fakat Yunanistana dönüp orada 125 yılından önce öldüğü anlaşılmaktadır.


Plutarch’ın en ünlü çalışması “Parelel Yaşamlar” (Bioi paralleloi) adlı eseridir. Bu çalışma 46 tane ünlü Romalı ve Yunanlının biyografilerinden oluşuyor. Bazıları karşılaştırılmalı (paralel) olarak bir Yunanlı, birde Romalı olarak anlatılmış.

Plutarch (Plutark), Roma generali Lucullus’un hayatını ele alan bölümde Kürt ve Kürdistandan bahsetmektedir.


Parelel Yaşamlar-Lucullus Kitabı


M.S. 115 yıllarında Korduene kralının adı Manisarus idi. Korduene (Kürdistan) şehirleri, Alman filolog Hübschmanna göre Altarmenische Ortsnamen (1904), 239, and Armenische Grammatik, i/2, 518-20 adlı kitabında fetihden sonra Ermeniceleştirilmeye tabi tutulmuş.


PTOLEMY

Claudius Ptolemaeus (Ptolemy) M.S. 90 yılında Mısırda doğdu, 168 yılında da hayatını yitirmiştir. Ailesinin geçmişi hakkında herhangi bilgi mevcut değildir. Roma vatandaşı olan Ptolemy, Yunanca konuşabilen, coğrafyacı, astronom ve astrologdu. Birçok görüşe göre Ptolemy Helenize olmuş Mısırlıydı.


Ptolemy, Carduchiler’i (Kürtleri) Geliler’in aşağısında Margasiler‘le Cadusiler’in topraklarına yakın bölgelerde gösterir ve daha ilerde ise Gordyene‘den (Kürdistan) ve Gordyaei Dağları’ndan sözeder. Suriye üzerinde hakimiyet için Mısır kralı III. Ptolemy ile M.Ö. 217 yılında yaptığı savaşta bir süre önce isyancı Medya satrapı Melon’u yenilgiye uğratan Selefkos kralı III. Antiochus'un ordusunda “Cardaces” (Cardac’lar veya Karda’lar) da vardı.

Ayrıca, Ptolemy istemeyerek de olsa Kürt aşiretleri hakkında bilgiler vermektedir. Diyarbakırın Bekiranlıları için Bagraoandene, Antep’in Belikanlıları için Belcanea, Hakkarinin Tiriganlıları için Tigranoandene, Elazığın Subhanlıları için Sophene, Dersimliler için Derzene, Botanlılar için Bokhtanoi aşiretlerinin adlarını verir. Bu aşiretler bugün halen mevcuttur.


CASSİUS DİO

M.S. 2. yüzyılda yaşayan Romalı politikacı, yönetici ve tarihçi Cassius Dio (Lucius Cassius Dio Cocceianus) 155 yıllarında Nicaea (İznik), Bitinyada doğmuştur. Babası Cassius Apronianus, Dalmatya and Kilikya yöneticisiydi. Babasının ölümünden sonar Kilikya'dan ayrılıp Romaya gitti, daha sonra Senato üyesi oldu. Bütün Roma tarihi üzerine geniş çapta Yunanca 80 kitap yazmıştır ve sadece 19 tanesi bu zamana kadar yaşayabilmiştir. Daha sonra hastalıktan dolayı emekliliğe ayrılan Dio Cassius M.S. 240 arasında Nicaeada ölmüştür.


Dio Cassius, Roma tarihi adlı eserinin XXXVII. cildinde, Kürdistana “CORDUENE” demektedir.


AMMİANUS MARCELLİNUS

Romalı Tarihçi Ammianus Marcellinus 325-330 yılları arasında Antakya’da doğmuştur.
Ölüm tarihi ise net olarak bilinmiyor fakat 391 yılına kadar yaşadığı biliniyor. Marcellinus 31 kitap yazmıştır, fakat 13 tanesi kaybolmuştur.
359 yılında Pers krallar kralı II. Şapur Romalıların elinde bulunan Amida’ya (Diyarbakır) yönelmişti. Korkunç bir kuşatma olmuştu. Romalılar, Sasanilerin dövdüğü surlarda yılmadan savunma halindeydiler. Fillerin kullanıldığı saldırı kısmında ise ateş topları ile püskürtme harekatına devam ediyorlardı. O sıralarda Diyarbakırda bulunan A.Marcellinus bizzat şahit olarak kanlı savaşları ve salgın hastalıkları anlatmıştır.

359 yılında kuşatma sırasında Amid (Diyarbakır) şehrinde bulunan A. Marcellinus Res Gestae adlı tarihi eserinde Kürdistana “Corduena” demektedir. (Kitaplar XXIII, XXIV, XXV)


EUTROPİUS

Romalı tarihçi Eutropius (Flavius Eutropius) İstanbulda magister memoriae (üst düzey memur) olarak çalıştı. 361-363 yıllarında İmparator Julian’la birlikte İran’a (Persia) karşı sefere katıldı. Doğu Roma İmparatoru Valens (364–378) zamanında yaşayan Eutropius “Breviarium historiae Romanae (Abridgement of Roman History)” adlı 10 kitaplık tarih çalışmasını Valens’e adamıştır. Bu tarih kitabında Eutropius Kürtlerden bahsetmektedir. Roma dünyasının imparatoru Trajanus’un (Marcus Ulpius Trajanus Crinitus) 98-117 imparatorluk döneminde hakimiyetini ele geçerdiği ülkelerden biri olarak da Kürdistanı sayıyor.

Kitap VIII, 3: İngilizce metni: He recovered Armenia, which the Parthians had seized, putting to death Parthamasires who held the government of it. He gave a king to the Albani. He received into alliance the king of the Iberians, Sarmatians, Bosporani, Arabians, Osdroeni, and Colchians. He obtained the mastery over the CORDUENİ and Marcomedi, as well as over Anthemusia, an extensive region of Persia.


Tarihçilerin kullandığı Kard, Kord, Cord, Gord, Kirti, Kurti adları Kürt adıyla aynıdır.

Gorduene, Corduaie, Gordyeae, K(C)arduchi, Cordueni gibi adlar ise Kürdistan adıyla aynıdır.

Tarihçiler ve Kürtlerden bahsetmelerinin tarihleri

M.Ö. 5. yy: Pacty (Botan) - Herodot

M.Ö. 4. yy: Karduki - Ksenefon

M.Ö. 2. yy: Cardaces - (Polybius)

M.Ö. 1. yy: Cordueni, Gordyene (Sallust ve Diodorus)

M.S. 1. yy: Cyrti, Gordyaean, Cordyaean (Livy, Strabo, Josephus)

M.S. 2. yy: Gordyene, Cordueni (Plutarch ve Pliny)

M.S. 2. yy: Gordyene, Corduene (Ptolemy ve Dio Cassius)

M.S. 4. yy: Kardueni, Corduene, Corduena (Ammianus Marcelinus, Petr. Patr, Sextus Ruf, Eutropius)

M.S. 5. yy: Carduenis, Cordyena, Kardueni (Julius Honor., Zosimus)

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to gollik

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.