Taslak 1. Bölüm
Lubo yazmaya karar verdi sayfasına. "Lucky Book" (Türkçesiyle şanslı Kitap) kelimelerinin ilk iki harfini kullanarak bulmuştu.
Büyücü, Lubo'nun sayfalarına canlı kitapların nasıl yaşadığına dair birkaç bilgi daha yazarak ordan uzaklaştı. Kitaplar hayata dair çoğu şeyi biliyordu, büyülü sayfalarında yazıyordu hepsi. Asıl görevleri ise insanların kitaplara olan ilgisini arttırmaktı.
Canlı kitaplar kameralara yakalanmayacak bi şekilde geceleri insanların evine giriyorlardı. Kimse bu durumu şüpheyle karşılamadı. Ne de olsa kitaplar ayaklanıp başuçlarına konamazlar değil mi? Beklenilen gibi de oldu kitaplara ilgi yüksek oranda arttı, sanki herkes hasretle bu anı bekliyordu. Üretimler hızlandı en çokta sarı renkli "Kitaplar Nasıl Yaşar?" kitabı satılıyordu. Yazarı bilinmeyen bu kitap her ne kadar gizem uyandırıyor gibi gözükse de insanlar bunun masaldan ibaret olduğunu düşündü ve bunun gerçek olabileceğine dair en ufak kuşkuda bulunmadılar.
Kitap satışları arttığı için fabrikalar aralıksız çalışıyordu.Vidası gevşemiş makinelerden biri arıza yapınca kusurlu kitaplar üretildi, kitapların geri dönüşüme atılması gerekiyordu. Siyah renkte bir kitap ilk önce kapağına sıçramış mürekkebe sonra yıpranmış sayfalarına baktı. Kutuya konmuş kitaplarda lekelerin olmadığını farkeden siyah kitap kendisinin bir "hata" olduğunu düşündü. İşçilerin aralarında konuştuklarını duymak için tezgahtan atladı ve bot giymiş bir işçinin arkasına saklandı.Geri
dönüşüme atılacağını duyduğunda, kendi diyişiyle, kaderin sunduğunu kabul edip geri döndü. Kusurlu kitaplar tek tek atılıyordu. gelince gözlerini kapatıp "Hayata değer katacak bilgiler edinmediğim için hayatın bitmesi sorun olmayacak" dedi. İşçi,kapağındaki lekenin güzel bir resim çıkardığını görünce kızına vermek için cebine attı. Gece yarısı İşçi evine döndü. Kızına sürpriz yapmak için siyah kitabı çantasına sakladı. Çantanın içi karanlıktı. Siyah kitap çantanın elciği bulamayıp içerde mahsur kalınca uyumaya karar verdi. Sabah olduğunda daha iyi görüyordu etrafını, çantayı açtı. Kız daha yeni uyanmış gözlerini ovalıyordu, kendine daha gelememiş olacağından pencereye çıkan siyah kitabı farketmemişti bile. Siyah kitap güneşin doğuşunu ilk defa görüyordu, üstüne süzülmüş ışıkları gözlemledi. Koskocaman ve parlak olan kendi tabiriyle cazibe uyandıran bu ışık kaynağı ona alevde yanan o kitapları serdirtti gözünün önüne.
Yanmanın nasıl bir duygu olduğunu merak etti. Hemen yanında ona anlamsız bakışlar atan bir güvercin vardı, onunla sohbet etmek istedi: "Bir şeyi istediğimiz halde yapamıyorsak niçin yaşıyoruz? Güneş yanmam için doğdu. Güneş'e dokunduğum zaman doğma amacını yerine getiriceğim. Hayattan pek bir beklentim yok. Hayat benim ölmemi istemeseydi binlerce kitap arasından lekeli bir kitap olmazdım. Ben bir hatayım bunu kabullenmem gerekiyor ve hatalara çözüm bulmak gerekir. Ölüm huzura kavuşmanın tek yolu, yanıp kül olmam lekelerden kurtulmamı sağlayacak. Peki sen niye yaşamla mücadele veriyorsun?" dedi. Güvercin cevap vermedi ne de olsa düşünemeyen ve konuşamayan bir canlıydı. Lakin Siyah Kitap istenmediğini düşündGüneş'i eline almak için uzandı. Güneş siyah kitabın dokunabileceği kadar yakın değildi, dengesini yitirdi, pencereden aşağı düştü.
Siyah kitap gözlerini açtığında düştüğü yerden kalkmak için çaba göstermedi.Sırtüstü düştüğü çimenlerden yukarı doğru bakmak yeni şeyler deneyimlemek için mükemmel bir bakış açısıydı."İnsanlar güneşin doğuşunu seyretmek için zaman ayırmaz çünkü işleri çıkana kadar uyumanın veya telefonla uğraşmanın daha cazip olduğunu düşünürler. Telefonundan başını kaldırmayan ve yeni şeyler deneyimlemenin zaman kaybı olduğunu düşünen insanların zamanını değerli kılacak hiçbir uğraşı olamaz. Sanırım ben cahil insanlardan değilim.Güneş'i tutmaya çalışan birisinin zeki olması beklenemez ama bazı konularda bilgisiz olmam yazıların üstünü kapatan lekeli sayfalarım
yüzünden. Kitaplar her konu hakkında bilgi sahibi ama benim bazı konularda bilgisiz olmam yazıların üstünü kapatan lekeli sayfalarım yüzünden. Kitaplar her konu hakkında bilgi sahibi ama benim gibi kusurlu kitaplar bilgiye olan açlıkla sınanmakta."
theLubo tarafından
+Follow
Paylaş
f
t
<1>
"Muhtemelen yalnızca ben" diye iç geçirdi
"Hayatın benden ne istediği umurumda bile değil, bilgisizlikle sınanmak istemiyorum" Ölüm hakkındaki düşüncelerini değiştirmek için hayata bir şans tanıdı. Güneş'i eline alıp -kendi kapıldığı hislerinden ötürü ihtişamlı bulduğu bir ölümle- kendi sonunu veremeyeceğine göre hayatta kalması için bir nedene ihtiyacı vardı.
"İstediğimiz halde ulaşamadığımız şeyler bizim gözümüzde kıymetlidir.
Bu yüzden gökyüzü benim için çok değerli. Onu seyrederek hayata anlam katacak bilgiler edinebilirim" dedi. Düşünmek,siyah kitaba verilen en büyük nimet ve aynı zamanda en büyük cezası olmuştu. Düşüncelerle boğuşurken o kadar meşguldü ki pencereden düştüğünü daha yeni idrak edebildi. Elini koyduğu sayfaların yıprandığını farkedince ufak bir gerilim yaşadı, mahvolmuştu, hayata verdiği şansı geri almak istedi. Yıpranmaya alışık olduğundan acı çekmiyordu ama bu sefer kullanılamayacak haldeydi. Gökyüzünü seyretmeyi bıraktı hayata
dair umudunu da yitirmişti.
"Umudun olmadığı yer ölümdür" diye geçirdi içinden.
Fabrikaya geri dönüp geri dönüşüme atılmasını, herşeyin olması gerektiği gibi sonlanmasını istedi. Siyah kitap, ilk defa "kararsızlık" duygusunu yaşadı. Düşünceleri yetersizdi, tedirgin olmaya
başladı, sonradan pişman olmamak için den doğru kararı seçmeye çalışıyordu. Mürekkep kokan yıpranmış sayfalarını kim okumak isterdi ki? Değersiz hissetti, halbuki kendisini en başında bu kadar kötü bulmamıştı. Yenilenmesi gerekiyordu ruhsal ve bedensel olarak, diğer kitaplar gibi olmak tek gayesiydi.
theLubo tarafından
+Follow
Paylaş
f
Siyah kitap değerli olmak en azından düzgün bir halde görünmek istiyordu ancak okunamayacak kadar yıpranmış ve raf süsüne bile layık olamayacak kadar mürekkebe bulaşmıştı. Hayata,çektiği acılara rağmen bir şans tanımış bunun sonucunda hüsrana uğramıştı.Ölüm ve yaşam arasındaki çizginin öbür tarafına geçecek olursa ölümün ne kadar acı verebileceğini düşündü.
W premium
Discover offline reading without limits.
TRY PREMIUM
t
<1>
"İnsanlar,geri dönüşüme atılırsam ruhumu parçalarımdan sökene kadar islatacaklar. Sayfalarım hamur kıvamına gelip hatalardan arındıktan sonra eleme aletlerine gireceğim. Olumlu tarafından bakarsak doğaya katkı sağlamış olacağım. Yağmurun altında sayfalarım yumuşayana kadar ıslanmaktan ya da yanmaktan olsun- daha yararlı bir ölüm olacağı aşikar.İnsanlar, umarım beni hikaye kitabı yapmak için kullanır. Kitap olma amacını yerine getiren insanlara kitap okuma alışkanlığı kazandıran ve güzel hikayeler barındıran bir kitap..." dedi.
"Fabrikaya gidip hayatın benden istediği bir son yaşayabilirim."
Siyah Kitap daha demin söylediklerine bile inanmakta güçlük çekiyordu, çaresizce düşünmeye devam etti."Yaşananlar fabrikaya geri dönmek için miydi? Parçalanmamı istemeyen bir ialmışken..."
Bir süre takıldı düşüncelerinde
"Ben onun iyiliğini boşa çıkartamam. Yaşanan hiçbir olay gereksiz değildir değil mi? Benim kaderim hiçbir yaşanmışlık edinmeden ölmek olsaydı hayat bunu en başında gerçekleştirirdi." Siyah Kitap "kararsızlık" duygusunu yaşadığı için kendi içinde verdiği savaşa son veremiyordu.
Tecrübe etmesi gereken daha çok şey vardı