MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN GİRİŞİMCİLERE İLHAM OLACAK 5 ÖZELLİĞİ

D8n1...cQDE
8 Jan 2024
43

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı, hem girişimci adaylarına hem gençlere hem de tüm dünyaya ilham olacak örneklerle dolu… O’nun lider ve mücadeleci ruhunun ve zorluklar karşısında asla pes etmeyen kararlı duruşunun, her birimizin hayatında bir ateşleyici güç olmasını diliyor, Mustafa Kemal’in güçlü karakteristik özelliklerinden 5 tanesini, farklı hikayeler aracılığıyla bir araya getiriyoruz:
Yıl 1922… Uzun zamandır savaşta olan Türk Ordusu hem cephane hem de insan gücü olarak hayli zayıf düşmüştü. Savaşların daha da uzaması, ordunun her geçen gün kan kaybetmesine neden olacak ve bu da tüm yurdun düşman işgaline uğramasıyla sonuçlanacaktı.
Fakat Mustafa Kemal’in her şeye rağmen zafere inancı ve bu zaferi elde etmek için bir planı vardı: Akşehir’deki 100.000 kişilik ordu, gizlice Afyon’a kaydırılacak ve ani bir taarruzla düşman alt edilecekti.
Mustafa Kemal, savaş planını komutanlarıyla paylaştığında önce gergin bir sessizlik oldu, ardındansa planın tehlikeli ve imkansız olduğuna dair sesler yükselmeye başladı:
“Yapmayın. Türk Milleti’nin varı bundan ibaret. Askeri, topu, tüfeği, cephanesi işte bu kadar. Şimdi siz onu bir noktaya yığarak tehlikeye atıyorsunuz. Buna karar verenler, tarihe ve millet karşı büyük bir vebal altında kalırlar.”
Mustafa Kemal’in bu itiraza cevabı ise duruşu kadar kararlı ve netti:
“Korkmayın paşam, tarihe ve millet karşı tüm sorumluluk bana aittir.”
Çanakkale Savaşı’nın en hararetli zamanlarıydı. 1500 kişilik düşman birliği Arıburnu’na çıkmayı başarmış; bölgedeki az sayıda askerimiz ise düşmanla çatışacak güçte olmadığından geri çekilmeye başlamıştı. Durumu fark edip askerlerden birine neden geri çekildiklerini soran Mustafa Kemal, “Cephanemiz kalmadı.” cevabını alınca, düşman birliğinin o gün Conkbayırı’na ulaşmasına engel olacak emrini verdi: “Cephaneniz yoksa süngünüz var! Süngü tak, yere yat!”
Türk askerlerinin cephede mevzilendiğini gören düşman birliği de üzerlerine ateş açılacağını düşünerek yere yatıp mevzi almak zorunda kalmış ve bu kısa duraklama sırasında 57. Alay, bölgeye yerleşmeyi başarmıştı.
Mustafa Kemal’in aldığı bu büyük risk ve 57. Alay’a söylediği sözlerse hem zekasının hem de cesaretinin büyük bir örneği olarak tarihe kazındı:
“Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar kaim olabilir.”
Mustafa Kemal ve manevi kızı Ülkü, otomobille gezdikleri sırada bir koyun sürüsüne denk geldiler. Sürüdeki minik bir kuzuya hayran olan Ülkü, ısrarla kuzuyu eve götürmek istemiş; kızının kalbini kıramayan Mustafa Kemal, bu isteği kabul etmek zorunda kalmıştı.
Fakat Ülkü’nün kuzuya olan ilgisi ve gittiği her yere onu da götürmesi haliyle karmaşa yaratıyordu. Mustafa Kemal, kuzunun doğal ortamına geri dönmesi gerektiğini biliyor fakat kızını üzmek istemiyordu. Böylece hem kuzuyu olması gereken yere geri götürecek hem de bunu minik Ülkü’yü kırmadan yapacak bir çözüm buldu.
Ertesi sabah Ülkü ve kuzu ile birlikte Yalova’ya gittiler. Yalova’da onları, ne tesadüftür ki dönemin İç İşleri Bakanı, kucağında minik bir kuzuyla karşıladı. Bakanı gören Mustafa Kemal, hiçbir şeyden haberi yokmuşçasına sordu: “O kucağındaki nedir?”
Bakan cevap verdi: “Minik kuzuları toplayıp arkadaşlarının yanına götürüyoruz, hepsi birlikte oynuyorlar. Kuzular yalnız kaldıkları zaman çok mutsuz oluyor ve ölüyorlar. İsterseniz Ülkü’nün kuzusunu da bırakın.”
“Olmaz!” dedi Mustafa Kemal, “Benim kızım kuzusundan ayrılamaz.”
Konuşmayı baştan sona dikkatle dinleyen Ülkü araya girdi: “Kuzumun ölmesini istemem, bırakabiliriz.”
Sorun böylelikle çözülmüş ve baba kız gayet mutlu bir şekilde İstanbul’a geri dönmüştü.
Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Büyük Taarruz, Mustafa Kemal’in keskin zekasının eseriydi. Cephanesi ve gücü tükenmiş bir orduyu ancak zekice kurgulanmış bir plan zafere ulaştırabilirdi ve Mustafa Kemal’in planı hazırdı.
Fakat bu planı komutanları ile paylaşmak zorundaydı ve esas zorluk burada başlıyordu. Düşmanın dikkatini çekmeden komutanları bir araya getirmek imkansızdı. Mektup ya da telgrafla haberleşmek de yeterince güvenli değildi.
Tarih 28 Temmuz 1922… Mustafa Kemal, bir futbol turnuvası düzenledi. Turnuva, düşman birliğinde bayram havası estirdi. Vatanları elden giderken, Türkler maç yapıp eğleniyordu. Fakat işin aslı başkaydı; maç bahanesiyle komutanlarını bir araya toplayan Mustafa Kemal, planının tüm detaylarını hem de hiç kimsenin dikkatini çekmeden onlara anlatmayı başarmıştı.
Yıl 1921… Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun üzerinden 1 yıl geçmiş fakat vatanın akıbeti konusunda henüz bir netlik sağlanamamıştı. Güvenlik sebebiyle Meclis’in Kayseri’ye taşınması bile konuşuluyordu.
Tüm belirsizliklere ve her geçen gün umutların tükenmesine rağmen Mustafa Kemal, “Milli Bayram Kanunu’nun çıkarılmasını sağladı ve 23 Nisan böylece “Hakimiyeti Milliye Bayramı” kabul edildi.
Henüz cephede savaşlar sürerken böyle bir hamle yapılmasının tüm dünyaya karşı mesajı ise netti: “Zafer bizim olacak!”
“Bütün ümidim gençliktedir!” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün cesur, kararlı ve öz güvenli duruşunun tüm gençlere ilham olması umuduyla…

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Kurtyavuz78

3 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.