Köklenme İhtiyacı ve Toksik Bağlar

F4g8...rdW5
7 Feb 2024
49

Köklenme, bireyin geçmiş deneyimleri, ilişkileri ve çevresel etkileşimleriyle belirlenen yerleşik ve dirençli bir davranış modelini ifade eder. Köklenme ihtiyacı, duygusal, zihinsel veya sosyal olarak bir bağlılık oluşturarak kişinin kimlik duygusunu ve ilişkilerini şekillendirirken, aynı zamanda bireyin psikolojik sağlığını da etkileyebilmektedir. Bu bağlılık genellikle çocukluk döneminden itibaren başlamakta ve hayatı boyunca bireyin kişisel kimliğini, ilişkilerini ve davranışlarını etkisi altına alabilmektedir.


Köklenme, bireyin güvenli alan oluşturma, kabul ve sevgi görme gibi aidiyet hissi oluşturacak temel deneyimleriyle olgunlaşır. Basitçe bir çocuğun ailesiyle olan ilişkisi üzerinden karşılayamadığı duygusal güvenli alan ihtiyacı onun başkalarıyla olan bağlarını şekillendirmekte ve bireyin gelecekteki ilişkilerinde ve kararlarında belirleyici rol oynamaktadır.



Bingo! Tam da burada toksik ilişki olgusu ortaya çıkmaktadır.


Bireyin çocukluktan itibaren maruz kaldığı ortamda duygusal ihmal veya istismar gibi faktörler söz konusuysa bireyin sağlıklı ilişki kurma becerisi olumsuz etkilenebilmekte, bireyin kimlik duygusuna, özsaygısına ve kişisel gelişimine zarar verebilecek toksik ilişkilere olan eğilimini artırabilmektedir. Böyle bir durumda, bireyin kendini koruma ve aidiyet arayışı, toksik ilişkilere sıkı sıkıya bağlanmasına neden olabilmektedir.


Toksik ilişkiler, bireyin sağlıklı ilişki sınırlarını ihlal eden, ona duygusal veya fiziksel olarak zarar veren ilişkiler olarak tanımlanabilir. Bu tür ilişkiler, genellikle love bombing, duygusal manipülasyon, aldatılma ve istismar gibi olumsuz davranışlar içermesine rağmen bir taraftan kişinin köklenme ihtiyacını tetiklerken diğer taraftan toksik ilişki kurduğu kişiye bağımlılık geliştirmesine sebebiyet verebilmektedir.


Toksik ilişkilere köklenmenin zararları arasında duygusal yıkım, düşük özsaygı, stres ve anksiyete gibi faktörler bulunur. Bu ilişkilerde, birey duygusal ihtiyaçları karşılayamamkta ve sürekli bir içsel çatışma ve stres yaşayabilmektedir.



Olması gereken yere köklenememiş kişi emek verdiği ve köklenme ihtimali olan yeri her şeye rağmen olumlayarak koruma isteği içerisindedir. Normal hayatında akılcı yaklaşımları ön planda olan bir insan bile bu durumu yönetme konusunda aciz kalabilmektedir. Bize zarar veren yerlere köklenmemiz mümkündür ama köklendiğimiz yer bize zarar vermeye devam edecektir. Aslında gündelik yaşantımızda maruz kaldığımız bu durumu bu şekilde tanımlamasak da zarar gördüğümüz yerden ne pahasına olursa olsun vazgeçemediğmizin farkındayızdır çoğu zaman. Onun bizi zehirlediğini biliriz ama köklenme arzumuz o kadar güçlüdür ki durup durup panzehir üreterek içinde bulunduğumuz durumu sürdürülebilir kılarız. Toksik ilişkileri panzehir üreterek sürdürmek oldukça yorucu olmakla birlikte bir o kadar da bu ilişkilerin kişilere haz verici özelliğe sahip olması kişinin orada sıkışmasına neden olabilmektedir. Aslında burada acı ve haz arasında kaybolma durumu söz konusudur ama maruz kalınan her acı ilişkinin güzelliğinin vereceği hazzı da artırdığından kişi artık buradan çıkamaz hale gelebilmektedir.


Köklenme problemi, terapi süreçlerinde sıkça ele alınan bir konudur. Terapistler, bireyin köklenme duygusunu anlamalarına ve sağlıklı ilişkiler geliştirmelerine yardımcı olmak için çeşitli teknikler ve stratejiler uygulamaktadırlar. Bunlar arasında duygusal farkındalığın artırılması, sınırların belirlenmesi, özsaygının güçlendirilmesi ve sağlıklı iletişim becerilerinin geliştirilmesi gibi yöntemler bulunur. Terapi sürecinde, birey genellikle köklenme duygusunu yönetmeyi öğrenmekte ve toksik ilişkilerden kaçınma konusunda daha başarılı olabilmekte ayrıca sağlıklı bağlantılar kurma konusunda daha yetkin hale gelebilmektedir.


Sonuç olarak, köklenme problemi ve toksik ilişkiler arasındaki ilişki, bireyin psikolojik sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu durum, bireyin geçmiş deneyimleri, kişisel özellikleri ve çevresel faktörlerle karmaşık bir şekilde iç içedir. Ancak, bu durumun farkında olan bireyler, psikolojik destek alarak terapi yoluyla sağlıklı ilişkiler kurarark toksik ilişkilerle başa çıkmayı öğrenebilmekte ve sağlıklı bir yaşam tarzı geliştirebilmektedirler.


Lütfen doktorunuza başvurmayı ihmal etmeyiniz.


Sağlıklı ilişkilere cheers!




Şöyle bir iki link de bırakayım; https://eksisozluk.com/aski-anlatan-en-guzel-sarki-sozleri--6564413?p=2

https://www.yakiniliskiler.com/4048-Pop-%C5%9Fark%C4%B1lar%C4%B1nda-Toksik-%C4%B0li%C5%9Fkilenme-%C3%96rnekleri






BULB: The Future of Social Media in Web3

Learn more

Enjoy this blog? Subscribe to ozlemmaral

5 Comments