Stella ve Siyah Kitap 6. Bölüm (taslak)

DE2V...K7iE
24 Jan 2024
25

İnstageam: just_lubo


İlk defa işler planladığı gibi gitmemişti. Lubo'nun belirlediği yerlerden dışarı çıkmak yasaktı çünkü güvenlik ondan soruluyordu. Stella için geçerli değildi tabii onun görevi insanlardan saklanan kitapları bulup halka katmaktı. Peki Lubo bunları öğrense onu görevinden alıkoyar mıydı? Siyah Kitap'ın burada kaldığına dair bir belge ve kimlik çıkartması gerekiyordu. Sayımdan önce çıkarmadığı taktirde ne yapılacağı da muammaydı. Lubo bunu ne kadar önemsiyordu peki? Bu aralar istifa etmeyi bile düşünüyordu. Eğer sayımda bir kişinin fazla çıkması tahmin ettiğinden daha önemli ise kitaplara yardım etmesi artık izin verilmeyecek miydi? Sayım her an yapılabilirdi o da bundan korkuyordu. "İşimden olmak istemiyorum" dedi içinden. Siyah kitabı bulacağından o kadar emindi ki sorun ettiği tek şey buydu. Tabii şimdiye kadar bulabileceğini düşünüyordu. "Sandığın kadar kolay değilmiş dimi? Onu nerede araman gerektiğini bile bilmiyorsun. Ah şu işe bak küçücük bir yerde kayboldu sırf beni işimden etmek için" siniri bozulmuş, kendi kendine sırıtıyordu. Aramaya devam etti. "Pardon siyah renkte bir kitap gördünüz mü acaba?" Bu soruyu 5. kez birisine soruyordu. Tabii aldığı yanıt "hayır"dan öteye geçmemişti. "Hemen pes etme Stella, kimseye çıkışı soramayacak kadar çekingen. Buralarda bir yerdedir, güvenli alandan çıksa haberim olurdu" Bir süre daha etrafına bakındı, "Acaba depresif bir kitap olsam nereye giderdim?" dediği sırada siyah kitabın yerini bulmuştu. "Ah sonunda, tüm geceyi seni aramakla geçireceğimi zannediyordum" diye söylendi. Siyah kitap Stella'nın burada olduğunu fark etmişti. Görmemezlikten geldi, diğer tarafa baktı. Stella siyah kitabın yanına yaklaşarak "Matilda adına senden özür dilerim" dedi. Siyah kitabın konuşma gibi bir niyeti yoktu, kırgındı ama bir yandan da Matilda'ya hak veriyordu. "Çıkışı bulamayacağını biliyordum" dedi Stella. "Hayır, otelin hemen arkasında, bilerek gitmedim" dedi siyah kitap. "Neden gitmediğini sorabilir miyim?" Siyah kitap cevap vermedi. Bunun üstüne Stella yere doğru bakarak "Sustuğun sürece sana nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Siyah kitap bunları bir başkasına söylemeye hazır olup olmadığını bilmiyordu ama böylece oturarak bir yere varamayacaktı. "Kendime zarar vermekten korkuyorum. Yalnız kalırsam başladığım yere geri dönerim, düşüncelerimin beni karanlığa doğru itmesine engel olamam.

İçimdeki savaşı bitirmek istiyorum ama elimdeki kılıcı zar zor tutabiliyorum artık. Tek başıma kendimle savaşamayacak kadar yıpranmış haldeyim" Matilda'nın söyledikleri aklında dönüp duruyordu. Bardan ayrılma sebebini ima etmek için "Yıpranmaya dayanabilirim ama yanlış anlaşılmaya asla." diye de ekledi. Yorgun düşmüştü, gözleri kısık bir şekilde Stella'ya doğru baktı. Gözlerinden dediklerini anlayıp anlamadığını kestirmeye çalışıyordu. "Devam et, dinliyorum" dedi Stella. "Birçok kez yıprandım. Sadece fiziksel değil ruhen bile iyi değilim. Umutlarımı kendi kendime söndürdüm ve bir şekilde tekrardan dirilttim. Bitmesini

istemiyordum ama şu an yaşamının ne denli zor olduğunu benimsedim." Kapağındaki lekeleri incelemeye başladı ve sanki bir şeyi söylemeyi unutmuş gibi tekrardan söze girdi "Dışlanmak acı çekmem için fazlasıyla yetiyor" Siyah kitap bir süre duraksadı, söylemek istediği daha çok şey vardı ama bu gücü kendisinde bulamamıştı. Stella'nın kaygı dolu bakışlarına maruz kalmamak için arkasına döndü, ağlamıştı, Stella'yı daha fazla bekletmek istememişti bu yüzden kendisini toparlamaya çalıştı. Gözlerini ovaladığı sırada gözyaşı dökemediğini fark etti, bu onun için ilginç bir deneyimdi. "Bu fabrikada çalışan bir işçi benim hayatımı kurtardı. Bana yapılan en büyük iyilik bu olsa gerek ya da en kötüsü mü demeliyim?

Yaşamayı hak etmiyorum. Cahillikle sınanacaksam bu hayattan nasıl zevk alabilirim? Burada olmam bir hata, ben hatayım, bunun bir nedeni yok ya da ben bilmiyorum. Tekrardan ve tekrardan hata yaptığımı söylüyorum

İntihar etmenin yanlış olduğunu biliyorum ama bir yanım bunu kabul etmiyor. Şuna bak kendi düşüncelerimi bile kontrol edemez hâle geldim. Galiba haklısın Stella"

"Ne demek istiyorsun?" dedi Stella son söylediğini kastederek.

"Daha önce hiç kusurlu bir kitap görmediğini söylemiştin. Neden biliyor musun? Çünkü onlar doğru olanı yaptı ama ben kaderime razı olduğum hâlde atılmadım. Onlardan farklı kalır bir yanım yok anlayacağın benim de yakılmam gerekirdi ama hayat bana ikinci bir şans vererek doğru yaptığını sanıyor. Her neyse işte dediğin gibi, diğer kusurlu kitaplarla geri dönüşüme atılmam gerekiyordu"

"Hayır, sadece şaşkınlığımı dile getirmiştim. Lütfen kendini hata olarak görme, hayat aldığı kararlarda hata yapmaz"

"Olmamam gereken bir yerde yani burada olduğum için şaşırdın. Yanmanın vereceği hazzı çoktan tatmam gerekirdi."

"Kusura bakma ama ne dediğini bilmiyorsun. Yanmak iyi bir şey olsaydı kimse hayatta kalmak için bu kadar çaba göstermezdi."

"Benim kaderim bu, yanmak"

"Kaderini kendin çizersin. Bir amaç edinir ve hayatını ona göre yaşarsın. Eğer burada mutlu olabileceğini düşünüyorsan ki ayrılmadığına göre öyle düşünüyorsun benimle gelir kendine kafa dengi kitaplar bulursun. Kafayı bulmuş birisinin söylediklerini kafaya takan da yalnız kalmak istemeyen de sensin"

"Kafamızın olmadığını biliyorsun değil mi?" "Konuyu saptırma!" "Peki

tamam"

Ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu, bildiği bir şey varsa o da acılarını paylaştıkça kendisini daha iyi hissettiydi. Çözüme kavuşmasını istediği bütün soruları soruyordu Stella'ya. Sessizliği bozan taraf bu sefer siyah kitap olmuştu.

"Kusurlu bir kitap olduğum müddetçe ön yargıyla yaklaşılmaya mahkum

muyum? Bunu hak edecek ne yaptım peki? Ben..."

"Son kez söylüyorum bunları akli dengesi yerinde olmayan birisi söyledi. Biz kitaplar gayet de anlayışlıyız!" Siyah kitabın istemeden sözünü kesmişti. Özür dileyebilirdi ama her ne kadar belli etmek istemese de konuyu daha fazla uzatacak zamanı yoktu. "Geliyor musun, gelmiyor musun? Burada

kalacaksan eğer seni kayıt ettirmem gerekiyor. Malum bu benim görevim ve depresif bir kitabın buna engel olmasına izin veremem. Bana kalırsa dertlerin çözülemeyecek kadar ağır değil. Hiç değilse deneyelim. Matilda gibi sorunlarından kaçan birisi olmanı istemiyorum açıkçası, tutkal içmeden duramıyor. İnsanların bunu güçlü bir yapıştırıcı olarak kullandığına inanabiliyor musun? Kim bilir ne tür zararları vardır."

"Peki fazla uzatma, seninle geleceğim. Ben de arkadaşın olduğum için yanıma geldin sanmıştım."

"Sen beni dinliyor musun acaba? Sorunlarını çözmek isteyen ben değilmişim gibi konuşuyorsun."

"Görevini harfiyen yerine getirecek ve halka sorun çıkartmamam için beni tedavi edeceksin. Bunlar benim için değil, sanırım Lubo'nun gözüne girmek için."

"Lubo istifa ederse onun yerine geçebilirim ama konumuz bu değil. Nasıl

yaşayacağını bilmeyen bir kitaba yardımcı olmak istiyorum o kadar. Ayrıca sen benim arkadaşımsın bu yetmez mi?" "Biz arkadaş mıyız?" "Evet bunu en başında anlaman gerekirdi. Saçmalamayı kes, hadi gidelim" "Özür dilerim" "Yine ne oldu?"

"Sanırım Matilda söylediklerinde haklıydı. Doğru düzgün düşünemiyorum ve"Kitaplar için hastane gerekiyorsa onu da yaparız ama ben sende bir sorun göremiyorum. Her neyse gidebilir miyiz artık?"

Siyah kitap yerinden kalktığı sırada gözü bir konteynıra takıldı. Mürekkep makinesinin bozulduğu gün kusurlu kitapların atıldığı geri dönüşüm konteynırıydı bu. Bir saattir burada olmasına rağmen bunu daha yeni fark etmişti. Buraya gelmeden önce yaptığı planı hatırladı. Kendi deyişiyle doğru olanı yapmak için fabrikaya gidip geri dönüşüm konteynırına girecekti. Hayatın ona verdiği şansı reddetmek gibi bir şeydi yaptığı. Ona göre bomboş gezinmişti yeryüzünde buraya geldiği zaman en başında olması gerekeni yapacaktı. Tabii bunlar bir sonraki plana kadar geçerliydi. Ona yardım edecek birisini bulduğuna göre ilk planını şimdilik bir rafa kaldırabilirdi. Düşünmeye biraz ara vermesi gerekiyordu, kendisini Stella'nın kollarına bırakmaya karar verdi. "Tamam Stella bir an önce gidelim de kurtulalım şu laklaklarından" Stella sinirlense bile belli etmemişti, daha fazla konuşacak zamanı yoktu ne de olsa. Stella koşmaya başladı siyah kitap da peşinden koşuyordu. Lubo'nun çalıştığı yere vardıklarında Stella siyah kitabın bir ismi olmadığını hatırladı.

Herhangi bir sorun çıkmaması için söze girdi: "Kimliğin isim bölümüne 'siyah kitap' mı yazacağız?" "Benim için uygun yani sonradan değiştirebiliyorsak sıkıntı yok. Ayrıca bu kimlikler ne işe yarıyor?"

"İstediğin bir zaman buraya gelip kimlikteki ismini değiştirebilirsin ve sanırım kitaplar bir başkasının yerine görev yapmasın diye kimlik çıkartılıyor. Aynı renkte kitaplar var ya hani."

"Ben kitapların kusursuz canlılar olduğunu sanıyordum"

"Neyiz biz, melek filan mı? İnsanlar bile bir konu hakkında her şeyi bilmesine rağmen hata yapabiliyor ve bunu bazen kasten yapıyorlar." Siyah kitap tam söze girecekken Stella odanın kapısını tıklattı. Sohbete o kadar dalmıştı ki merdivenlerden yukarı çıktıklarını bile daha yeni fark etmişti. "Girebilirsiniz" dedi Lubo oturduğu yerden. Stella kapıyı açıp içeriye girdi Siyah Kitap ise Lubo'ya gözükmemek için kapının arkasında öylece duruyordu. "Ne yaptığını sanıyorsun?" dedi Stella. Mahcup bir durumda kalmıştı. Lubo ciddiyetinden ödün vererek gülmeye başladı, "Seni görebiliyorum, ayrıca benden korkmana gerek yok" dedi. seni anlamakta zorlandığımı fark ettim"kendime.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Lubo

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.