Lucifer And Tamara Eng-Tr

Dirz...7xw6
25 Jan 2024
44




The poem Demon, written by Mikhail Lermontov, tells about the love of the fallen angel Lucifer for Tamara, a pure and pure-hearted person. Based on this poem, Mihály von Zichy visualizes Lucifer and Tamara in a romantic language.


This poem, written by Lermontov between 1829 and 1841, reflects the mystical atmosphere of the Caucasus, the artist's hometown, and the folkloric elements of the region. Hungarian painter Mihály von Zichy was inspired by this poem and created this painting in 1864. According to the story, when Lucifer was expelled from God's garden, he began to wander the world in a melancholy manner. He feels all alone and nothing brings him joy. Over time, he becomes darker and farther away from everything.
But one day, a person catches your attention. This person is Princess Tamara, known for her beauty and innocence. Tamara's beauty and purity attracts Lucifer's attention. After a while, Lucifer decides to confront Tamara and tell her everything. However, because Tamara is a faithful and innocent woman, she refuses to reciprocate Lucifer's love. No matter what the devil does, no matter what he promises, Tamara never backs down.

This is actually a kind of nun narrative. It is a story about a pure and innocent woman who challenges Satan and dark forces and protects her honor while not giving in to worldly pleasures and emotions. Since Lucifer's heart, which has been cold and emotionless for a long time, now beats only for Tamara, nothing will be able to stop him. Even if Tamara rejects his existence and runs away, he will pursue her.
In the meantime, Tamara is about to marry someone else. However, Lucifer invisibly attends the wedding and kills Tamara's fiancee. With this tragic event, Tamara's life is completely turned upside down. There's only one thing Tamara wants to do now. She retired to a monastery in the mountains and lived there as a nun. However, the devil does not give up on his love and follows Tamara to the monastery.
One night, Tamara and Lucifer confront each other. Lucifer says he wants to be with Tamara. He tells her that he wants to take her to his own hell and will give her whatever she wants. However, Tamara does not accept this and challenges the devil. No matter how attractive the devil seems, no matter how much he uses his powers on Tamara, Tamara never backs down.
Demonstrating spiritual resistance against Lucifer for a long time eventually wears Tamara out so much that the young girl cannot stand it any longer and dies on the spot. Tamara's sudden death devastates Lucifer. He will no longer find peace either in heaven or hell. He will forever become a regretful and lonely existence.

This story attracted a lot of attention for a while, especially among Russian and Hungarian painters. After Mihály von Zichy, Konstantin Makovsky's version in 1889 is considered one of the best examples in art history.



TR

Mikhail Lermontov'un yazdığı Demon yani Şeytan adlı şiiri, Düşmüş melek Lucifer'ın saf ve temiz kalpli bir insan olan Tamara'ya aşkını anlatır. Mihály von Zichy ise bu şiirden yola çıkarak Lucifer ve Tamara'yı romantik bir dille görselleştirir.


Lermontov'un 1829-1841 yılları arasında yazdığı bu şiir, sanatçının memleketi olan Kafkasya'nın mistik atmosferini ve bölgenin folklorik unsurlarını yansıtır. Macar ressam Mihály von Zichy bu şiirden etkilenerek 1864 yılında bu resmi ortaya koyar. Hikayeye göre Lucifer, Tanrı'nın bahçesinden kovulunca dünyada melankolik bir şekilde dolaşmaya başlar. Kendini yapayalnız hisseder ve hiçbir şey ona neşe getirmez. Zamanla daha da karanlığa kapanır ve her şeyden uzaklaşır. Ancak bir gün bir insan çeker dikkatini. Bu kişi güzelliği ve masumiyeti ile bilinen Prenses Tamara'dır. Tamara'nın güzelliği ve saflığı Lucifer'ın ilgisini çeker.

Bir süre sonra Lucifer Tamara'nın karşısına geçip her şeyi ona anlatmaya karar verir. Ancak Tamara inançlı ve masum bir kadın olduğu için Lucifer'ın aşkına karşılık vermeyi reddeder. Şeytan ne yaparsa yapsın ne vaat ederse etsin Tamara asla geri adım atmaz.
Bu bir çeşit rahibe anlatısıdır aslında. Şeytan'a ve karanlık güçlere meydan okuyan saf ve masum kadının namusunu koruduğu gibi kendini dünyevi zevklere ve duygulara kaptırmaması ile ilgili bir hikaye.
Lucifer'ın uzun süredir soğuk ve duygusuz olan kalbi artık sadece Tamara için attığından hiçbir şey onu durduramayacaktır. Tamara onun varlığını reddedip kaçsa da peşine düşecektir.
Aradan geçen zamanda Tamara bir başkası ile evlenmek üzeredir. Ancak Lucifer görünmez bir şekilde düğüne katılıp Tamara'nın nişanlısını öldürür. Bu trajik olayla birlikte Tamara'nın hayatı tamamen alt üst olur. Tamara'nın artık yapmak istediği sadece bir şey vardır. O da dağlardaki manastıra çekilerek orada bir rahibe olarak yaşamak. Ancak şeytan aşkından vazgeçmeyerek Tamara'yı manastıra kadar takip eder.

Bir gece Tamara ve Lucifer yüzleşirler. Lucifer Tamara ile birlikte olmak istediğini söyler. Onu kendi cehennemine götürmek istediğini ne isterse vereceğini söyler. Ancak Tamara bunu kabul etmez ve şeytana meydan okur. Şeytan ne kadar cazibeli görünürse görünsün, Tamara'nın üstünde güçlerini ne kadar kullanırsa kullansın Tamara asla geri adım atmaz.
Lucifer'a karşı uzun süre ruhani bir direniş göstermek sonunda Tamara'yı o kadar yıpratır ki genç kız artık daha fazla dayanamayıp oracıkta ölür. Tamara'nın ani ölümü Lucifer'ı adeta yıkar. Ne cennette ne de cehennemde huzur bulamayacaktır artık. Sonsuza kadar pişman ve yalnız bir varlık haline gelecektir.


Bu hikaye bir dönem özellikle de Rus ve Macar ressamlar arasında oldukça ilgi görür. Mihály von Zichy'ten sonra 1889 yılında Konstantin Makovsky'nin versiyonu da sanat tarihinde bu konuda yapılmış en iyi örneklerden biri olarak kabul edilir.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Art History

2 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.