Bir Türk Uzay Macerası: Mars'a Nasıl Kaçırıldım - Bölüm-2

G44q...K1Nz
18 Jan 2024
120




Beni bir odaya koydular. Az sonra orta boylu yaşlı bir şahıs içeri girdi, halinden büyük bir alim olduğu anlaşılıyordu. Orada bulunanlar ona hürmet gösteriyorlardı, herkes gözünün içine bakıyordu. Yol arkadaşım olan Şef, hemen onun yanına yaklaştı; gayet hürmetkar bir selam verdi. Şef beni gösterdi. Ben ayakta duruyordum, derhal selam verdim. Bu büyük bilgin benimle tanışır tanışmaz döndü ve oradakilere “ANTUBİ KURİYEN” dedi. İçlerinden biri yanına yaklaşarak; “NUHARİYEN” diye cevap verdi. Bu esnada karşımda bulunan duvarda ki şemada acayip şekiller gözüme ilişti. O tarafa yaklaşarak tetkike başladım. Bunların içinde renkli işaretler, krokiler ve kainatta ki başka dünyalara ait en ince teferruatına kadar işlenmiş resim ve haritalar vardı. Merih’teki harita Dünyamızda ki mevcut haritalardan çok mükemmel bir şekilde hazırlanmıştı. Kıtalar, okyanuslar, iç denizler, göl ve nehirler, dağlar, ormanlık ve çöl alanlar, Kuzey ve Güney kutuplarındaki Karlar Bölgesi denen Buz Çölleri olmak üzere, her tarafı en ince teferruatına kadar belirtilmişti… Tablonun en üstünde ZETÜBİYER’E (MERİH YILDIZI DEDİĞİMİZ ONLARIN DİLİ İLE ZETÜBİYER) ait bir şekil Merihliler 'in ilim ve teknikte ne derece ilerlediklerinin ve kendi dünyalarını cennete çevirmek suretiyle her tarafından faydalandıklarını pek mükemmel surette göstermekteydi.
Yemek odasına vardığımızda güzel tabaklar içinde hazırlanmış; muz, elma ve turunçgil benzeri meyveleri ikram etti. Ve iyi istirahatler manasına gelen “VAHİ ANTU” diyerek ayrıldı. O gün o dairede 5 saat istirahat ettim. Sonra yanıma ZAANİ KUAN ve NATİYEN adında üç yol arkadaşım geldiler. Şef Zaani, maskeli elbisesinin cebinden bir harita çıkardı. Deniz aşırı bir geziye çıkacağımızı bildirdi. Böylece dört kişi bir tek vasıtamızla Merih üzerinde gezintiye çıktık. Merih’te (ZETÜBİYER) kaldığım sürece misafir olduğum dairede ki tabloları tetkikte ve gerekse gezi esnasın da edindiğim intibalar şunlardan ibarettir:


Merih tabloda bir küre olarak gösterilmekte, orta kısımda ise büyük bir enerji merkezi bulunmaktadır. Enerji merkezinden itibaren Merih’in kutuplarına doğru ayrı ayrı kablo hatları çekilmiştir. Merih’te soğuk iklim kuşağı yoktur. Zaten hava gemisi ile gezerken görüldüğü üzere orada 4 tane birbirinden farklı büyüklükte iç deniz ve 2 tane de büyük dış deniz mevcut olup, karalar dünyamıza nispetle daha derli topludur. Denizlerin kapladığı alan, dünyamıza nispetle karalardan pek fazla değildir. Denizleri maviden ziyade yeşil renktedir. Sıcak denizlerin dibinde bitkilerin yetiştiği anlaşılmaktadır. Şu kanaatteyim ki; Zetübiyer’de bizim dünyamızda mevcut ne daimi yaz mevsiminin hüküm sürdüğü sıcak kuşak, ne dört mevsimin hüküm sürdüğü orta kuşak ve ne de devamlı kış mevsimi şeklinde geçen soğuk iklim kuşağı yoktur. Bununla beraber bizim dünyamızda Alize diye isimlendirilen rüzgarlar gündüzleri hafif, geceleri ise güneşin batmış olması ve ortalığın serinlemiş olması ile gündüze nazaran biraz hızlı esmektedirler. Bu sebepledir ki; ZETÜBİYER’de geceleri daha çok yağmur yağmaktadır. (Kainatta ayni galaksi dahilinde bulunan Merih dünyasında, bütün canlıların yaşaması için elzem olan güneş, hava ve su küreyi arza nazaran farklı değildir.)


Seyahatten sonra soyunmak ve biraz dinlenmek ihtiyacı hissettim. İşte o zaman eşim ve çocuğuma ait müşterek bir fotoğrafı akşamdan yatağımın yanına bırakmış olduğumu ve oradan almadığımı fark ettim. Yol arkadaşım ise, ailemize ait o resmin karşısına geçmiş ağlıyordu. Beni dünyadan ve sevdiklerimden ayırdıkları için vicdan azabı duyuyordu. Ben odaya girdiğimde resmi eline aldı, müsaade isteyerek dışarı çıkı. Ben de içeri geçtiğimde meyvelerin olduğu masaya doğru yaklaştım, bu meyveler bizim dünyadakilere benzemiş olsa da onlardan daha nefis ve büyük idiler. Yemek faslı bitince yarım saat kadar önce ayrılan Merihli arkadaşım, elinde yine aileme ait resimle yanıma geldi. O zaman bu meyvelerin nerede yetiştiğini, nereden temin ettiklerini sordum. Bulunduğumuz salonda ki bir feza haritasında bizim Dünyanın Güneşe nazaran aksi istikametinde küçük bir küreyi işaret ederek; “Buradan temin ediyoruz.” dedi. O Dünyada, bitkiden başka insan ve hayvan olmadığını zira, o küre insanlarının asırlarca evvel Merih 'tende teknikte üstün olması, fakat şeytani icatlarla hem kendilerinin hem diğer mahlukat nesillerinin yok olmasına sebebiyet verdiklerini işaretlerle izah etti. Ve ondan sonra elindeki resmi göstererek bunlara kavuşacaksın dedi.


BEN ŞUNA İNANDIM Kİ; Merihlilerin dünyamızı keşfedişleri üzerinden henüz fazla bir zaman geçmemiş. Onların bizim Dünya insanlarının dil ve yazılarını öğrenmek istediklerini düşündüm.
Merih dediğimiz Dünya, Merihlilerindir. Merihliler, üzerinde yaşadıkları o alemi, kendilerine ram etmiş bulunmaktadırlar. Merihliler isteseler bizim küreyi, arzımız gibi birçok dünyaları fethedebilirler. Onları o kadar iyi biliyorum ki, dünyamız bir felakete uğrasa ellerinden geldiği kadar bizleri kurtarmak için yıldırım hızıyla bize ulaşacaklardır. Çünkü daima bizi kontrol ediyorlar.
ŞUNU KATİYETLE SÖYLEYEBİLİRİM Kİ; üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’nin mutlu insanları ve ishak seslerinin arşa yükseldiği ülkeler halkı bir gün göklerden gelen bu insanlarla karşılaşırlarsa hiç korkmasınlar.


Ben, bulunduğum odada otururken içeriye Natiyen girdi ve feza haritasını çıkararak küreyi arza doğru, işaretle harekete hazır olduğumuzu bildirdi. Bilgin önde olmak üzere birlikte üst kata çıktık, orada binlerce Merihli toplanmıştı. İçlerinde kadınlar ve çocuklar vardı. Birden bulunduğumuz terasın üst kısmı kapandı. Koltuğa oturmam için işaret ettiler. Az sonra karşımda büyük bir cam ekran hasıl oldu.
Tıpkı televizyon gibi, çok daha muazzam şekilde filme alınmış dekor ve manzarayla karşılaştım. Birde baktım ki büyük ekranda kendimi, Zetübiyer’de dolaştığım yerleri ve benimle birlikte bulunanları seyrettim. Bu bittikten sonra feza da başka bir Dünyayı daha gösterdiler. Bu ikinci dünyanın da Merih gibi ilerlemiş fakat, hunhar ruhlu insanlar olduğunu yaptıkları şu savaşla anladım; o hunhar ruhlu insanlar Merih’in 12 bölgesini birden taarruza geçtikleri ve fezadan büyük bir süratle yaklaştıklarını gördüm. Buna rağmen Merihlilerin ani bir süratle bu taarruz haberini nasıl almışlarsa, derhal onların üzerine saldırdıklarını ve fezada müthiş bir savaşa tutuştuklarını, onları kendi Dünyalarına kadar sürdüklerini, bununla da yetinmeyip, o dünyayı büyük kuvvetlerle ve hava gemileri ile inişler yaparak, işgal ettiklerini dehşetle seyrettim.
O MUAZZAM TELEVİZYONDA 2 DÜNYA ARASINDAKİ SAVAŞ HALİ SONA ERİNCE MERİH’LE BİZİM DÜNYAMIZI YAN YANA GÖSTERDİLER. BU ŞEKİLDE KÜREYİ ARZA DOSTLUKLARINI BİLDİRMİŞ OLDULAR. Ve ayrılma vakti gelmişti, maskelerimizin yüz kısımları şeffaf cama benzediğinden birbirimizi çok iyi görebiliyorduk. Tam yukarı çıkacağım esnada elimle; “Allah’a ısmarladık.” işareti yaptım. Onlar da büyük kalabalıklar halinde gayet hoş bir sesle; “ULAHULA ULAHULA” diye bağrıştılar.
Zetübiyer’den o medeni alemden çok uzaklaşmıştım.
16 temmuz 1951 yılının ikindi vakti Dünya atmosferine yaklaştık. Önce mavi bir küre sonra yer ve denizlerin ortaya çıktığı kendi Dünyamızın tam üstündeydik.
Birden Torosların Aladağ silsilesi göründü. Feza gemimiz ses çıkartarak yere inmeye başladı.
Üç kuvvetli çelik ayak dışarı fırladı. Kendimi derhal yere sarkıtmak suretiyle yere atladım. Benden sonra Şefle bir arkadaşı indi, başımdaki maskeyi çıkardım. Bu sırada iki Merihli yardım ederek kol ve ayaklarımdaki büzgeçleri çıkardılar.
Geminin Şefi olan Zaani, cebinden güvercin yumurtasına benzer biraz büyük açık mavi renkte yuvarlak bir cisim çıkardı. Müteakiben bir Dünya haritası çıkartarak yere serdi.
Harita plastik bir cisimden yapılmışa benziyordu ve Dünyanın her yeri kolayca tanınabiliyordu. Haritanın şeffafiyetiyle okyanusların dibindeki cisimler aynen su altında duruyorlarmış gibiydi. Cisim çıplak gözle bakıldığında hiç bir ışın belli olmuyordu. Ancak haritadaki çizgilerden o cismin görünmez ışınlar neşrettiği anlaşılmaktaydı.
ŞEF ZAANİ, yaptığı işaretle, biz bu ışınlar vasıtasıyla sizin Dünyanızın her yerini çabucak kestirebiliyoruz demek istemişti. Ancak, bu küçücük cismin içinde ne olduğu meçhuldü, bunu ancak kendileri biliyorlardı.

Daha sonra onlar gemiye çıktılar ve kendilerince verdikleri selamı verdiler. Gemi oradan uzaklaşmam için bir müddet çalıştırılmadı. Derhal 50 adım koşarak tepenin altındaki büyük kayanın yanında durdum. O vakit gemi, evvela madeni istinat ayaklarını bir anda içeri çekerek çalışmaya başladı. Önce kısa mesafeli hareli ışıklar yandı. Bilahare açık mavi bir renk alarak aniden havalandı. Gözle takip edilemeyecek çok müthiş bir süratle fezanın sonsuzluğu içinde kayboldu.
Saatime baktığımda 17:30’u gösteriyordu.
Akşam saat 20:00’da ağıla vardım. O tarihlerde JANDARMA KUMANDANI idim. Görevim icabı sık sık belirli gün ve saatlerde köy ve kırlarda vakit geçirirdim. Bu kayboluşlarım beni tanıyanlar tarafından daima makul karşılanırdı.
Artık Merih’e yaptığım seyahat hatıralarımı yazma zamanımın geldiğine kani oldum. Yakınlarımın ve beni tanıyanların, Merih Gezegenine gidip dönüşüme inanmayacakları ve hakkımda bir takım yersiz isnatlarda bulunacakları endişesi vardı. Bu sebeplerden dolayı başımdan geçenleri kimseye bahsetmedim.
İŞTE, MERİH’E AİT SEYAHAT HATIRALARIMI GEÇTE OLSA, İNSANLIĞA FAYDALI OLUR GAYESİ İLE AÇIKLAMIŞ BULUNUYORUM.
Yazan, Emekli Binbaşı Ali KOCAER " İl Basımevi " Kütahya 1966
“Merih’e Nasıl Kaçırıldım” kitabından alıntı edilip, derlenerek aktarılmıştır.


Ve böyle, Binbaşı Ali Kocaer'in macerası sona erdi. Karasakal Korku Kulübü'nün üyeleri, okuduğunuz bu esrarengiz olaylar ve korkunç sınırların ötesinde geçen deneyimlerle dolu bir yolculuğun ardından seyahatimiz sona eriyor.
Gizemli güçlerin, karanlık uzayın derinliklerindeki yankıları, onları kendi korkularıyla yüzleşmeye zorlamıştı. Binbaşı Ali'nin liderliğinde, bu cesur ruhlar, karanlığın içindeki ışığı bulmuş ve birlikte yol almışlardı.
Karasakal Korku Kulübü'nün öyküsü, bu noktada kapanıyordu. Ancak bu kapanış, yeni başlangıçların müjdecisiydi. Her biri, kendi korkularını, kendi sınırlarını keşfetme yolunda ilerleyecekti. Binbaşı Ali'nin öğretileri, onların ruhlarında daima yaşayacaktı.
Karanlık her zaman bir yerlerde olacak, ancak aydınlığa ulaşmanın anahtarı, kendi içimizdedir. Ardından, Karasakal Korku Kulübü üyeleri "İlerleyin, cesur ruhlar. Belki de bir gün, yine karanlığın içinde buluşuruz. Ancak şimdi, kendi aydınlığınızı bulma zamanıdır."
Karasakal Korku Kulübü'nün hikayesi, karanlık ormanın gölgesinde, yeni esrarengiz başlangıçlara doğru ilerliyor. Yeni hikayelerde görüşmek üzere..."


________________________________________________________________________________________________

Merhaba, karanlık dünyaya hoş geldiniz ben @Karasakal ve burada, korku dolu dünyaların kapılarını aralayarak sizi gizemli ve ürkütücü bir yolculuğa davet ediyorum. "Karasakal" adlı
Cos.Tv de korku hikayeleri anlattığım kanalım : https://cos.tv/channel/33717931502117888
kanalımda, geceye dair esrarengiz hikayeleri anlatıyor, karanlık köşelerin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

👻 Hikayeler ve Mitoloji: Efsanevi yaratıkların, karanlık geçmişlerin ve unutulmaz karakterlerin arasında kaybolun. Mitolojik öğelerle bezeli hikayelerle sizi büyüleyeceğim.
🌌 Gizem ve Gerilim: Kayıp kasabaların, terk edilmiş evlerin ve hayaletli mekanların sırlarını keşfedin. Gerilim dolu anlatımlarla kalbinizin ritmini hızlandıracağım.
🕵️ Korku Sever Topluluğu: "Karasakal" ailesine katılarak, korku severlerin bir araya geldiği bu benzersiz topluluğun bir parçası olun. Sizden gelen yorumlar ve önerilerle bu karanlık yolculuğa birlikte devam edelim.
📅 Yeni Hikayeler Her Hafta: Her hafta sizi farklı bir korku hikayesiyle buluşturuyorum. Yeni bölümleri kaçırmamak için kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın!
Karanlık dünyaları keşfetmeye hazır mısınız? "Karasakal" ile gerçek korku hikayelerinin dünyasına adım atın. Kemerlerinizi sıkı tutun, çünkü bu yolculukta sizi bekleyen bilinmeyenlerle dolu!
* Buradan tekrar belirtmek isterim ki tüm yorumlarınıza cevap veremesem de hepsini okuyorum.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to Karasakal

20 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.