Lanetlenen Oğul ve Nuh Peygamberin Hikayesi 1.Bölüm

G44q...K1Nz
21 Jan 2024
99



Karanlık bir anlatıya daha hoş geldiniz, Karasakal Korku Kulübü ailesi! Burada karanlık gizemlerin, esrarengiz hikayelerin ve ürkütücü gerçeklerin peşinden koşuyoruz. Bu gece, sizi derin Orta Asya'nın unutulmuş köşelerine, Nuh Tufan'ının ardından hayatta kalanların arasında gizlenen karanlık bir sırra davet ediyoruz.
Bilinen tarih, Nuh'un soyundan gelenlerin dünyanın dört bir yanına dağıldığına tanıklık etti. Ancak, bu dağılan soyun içinde, karanlık bir varlık gizlenmiş ve karanlığını yaymaya başlamıştı.
Gündüzleri uykuya dalan, geceleyin ortaya çıkan ve kendi soyunun kanıyla beslenmek lanetini taşıyan bir yaratık! Bu gece, size bilinen tarih içerisinde gizlenmiş bir elin parmağı kadar bilginin bildiği bu karanlık soydan gelen unutulmuş bir hikayeyi anlatmaya hazırım.
Nuh'un soyundan gelen bu karanlık varlık, Nuh'un gemisine binmeyen oğlunun, lanetli kanından doğmuştu ve şehirlerde gezip dolaşan karanlık bir yaratığa dönüşmüştü. Nuh'un en büyük oğlu Yafes, bu dehşet verici yaratığa karşı amansız bir mücadele başlatmış, ancak her zaferi ardından varlık, gölgesiyle geri dönüyordu. Şimdi, bu karanlık gece de size Yafes'in kendi kardeşine karşı verdiği bu çetin savaşı anlatacağım.
Hazır olun, çünkü bu gece, Karasakal Korku Kulübü olarak sizi, derin Orta Asya'nın esrarengiz gizemlerine doğru bir yolculuğa çıkarıyoruz. Koltuklarınızı sıkı tutun, çünkü bu gece gerçek karanlık bir hikayeye tanıklık edeceğiz ve bu hikaye, tüylerinizi ürpertmeye yetecek!


Rabbin vaat ettiği son yaklaşıyordu hava karanlıklaşıyor esinti günden güne artıyordu, Nuh ve oğulları Sam, Ham ve Yafes artık son parçaları kalan gemiyi bitirmek üzereydiler ve son hızlarıyla çalışıyorlardı. Bu sırada Nuh'a inanmayan güruhun en önünde Nuh'un karısı ve oğlu Kenan ellerindeki içkileri içerek kahkahalar eşliğinde gülerek, Nuh ve üç oğlu ile dalga geçiyor buldukları pis şeyleri gemiye doğru fırlatıyorlardı. Günler bu şekilde geçiyor Nuh'un insanları ona ve üç oğluna divane gözüyle bakıyorlardı.
Sonunda son bağlantılar çakılmış ve geminin tüm işleri bitirilmişti. O esnada sadece Nuh'un duyabileceği bir şekilde arş titredi ve emrin geldiğini artık her hayvan türünden birer çift, ayrıca boğulmasına hükmedilenler dışındaki aile fertleri ve iman eden diğer kimseler gemiye bindirilmesi gerektiği söylendi. Dünyanın her yerinden her mahlukattan bir erkek ve bir dişi olmak üzere bir çift gemiye doğru geliyor ve kendilerine ayrılan yerlere sanki ilahi bir komutayla yerleşiyorlardı. Bu olağan üstü durumu gören inanmayan gözler halen bunun bir kandırmaca Nuh'un oyunu olduğunu düşünüyor Nuh'a ve gelen gazaba inanmıyorlardı. Çünkü Rab inanmayanların kalplerini kapatmıştı "De ki: "Hakikaten Allah, dilediğini şaşırtır ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir."(Ra'd 27) Gemi neredeyse dolduğunda ve Rabbin gazabının başlangıcı yaklaştığında Nuh peygamber yüreği evladı için tekrar çarptı ve geminin kapısından oğlu Kenan'a seslendi: "- Ey oğulcuğum, gel, bizimle beraber gel, Rabbin gazabı geliyor ve ondan asla kaçamazsın onun gazabı kesindir, gel inanmayan kâfirlerden olma!"
Kenan babasının bu içten neredeyse yalvaran sesine ve dediklerine hiç inanmayarak "-Babam sen ve üç abim ta baştan beri bir çılgınlığın içerisindesiniz eğer Rabbin su gönderecekse o sudan karşıdaki tepeye kaçarım yok oraya da su gelecekse karşıdaki dağlara tırmanır kurtulurum" dedi.
Nuh oğlunun arkasından bağırdı son kez oğlu bu öyle dağlara kaçarak kurtulacağın bir gazap değil inanmayanların hiçbirinin kurtulamayacağı bir son" dedi. Ve bunları söyledikten sonra beklenen gazabın ilk damlaları göründü lakin gök yüzünden geleceği beklenen su yağmurla değil yer yüzünden her taşın her kum tanesinin içinden bir sel gibi fışkırıyordu sadece saniyeler içinde o devasa gemi su üstünde yüzer olmuş devasa dalgalar tüm yer yüzünü kaplamıştı işte o dalgalarda Nuh oğlu Kenan' ı son kez gördü gelen başka bir dalgayla Kenan gözdenden kayboldu. Bu sırada Nuh peygamber oğlu Kenan'ı kurtarması için Rabbine dua etse de bu duası Kenan'ın inanmayanlardan olduğu için kabul görmemiştir. İşte Kenan tam bu sırada dalgaların altında suların derinliğine doğru sürüklenirken ve son nefesi ağzından çıkmak üzereyken zaman onun için durdu suyun altında ama nefes alabileceği küre bir alandaydı ve etrafında dolanan cansız cesetleri onları yiyen balıkları görebiliyor olmanın şaşkınlığıyla etrafına bakıyordu ki arkasından gelen "-Vay vay vay işte tam aradığım ruh" diyen kalın ve ürkütücü bir sese aniden döndü. Arkasını döndüğünde gördüğü manzara karşısında gözleri akacak, kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Boyu neredeyse beş insan boyunda, teni koyu kırmızı daha çok siyaha yakın renkte ama sanki yılan derisi gibi pul pul, dört devasa kanada sahip ama bunlar kuş kanadı gibi değil de daha çok yarasa kanadına benzer şekilde, gözleri çekik gözbebekleri dikine sarı renkte ve en belirgin özelliği başında iki kocaman kıvrımlı dik kırmızı boynuzu ve bu boynuzların arasında ateşten dalgalanarak yanan bir taç var, elleri ise daha çok pençe gibi sipsivri tırnaklara sahipti. Böyle bir şeyi şimdiye kadar sadece babasının anlattığı eski efsanelerde duymuştu bu babasının bahsettiği lanetlenmiş varlık iblis olmalıydı diye düşünürken "-Evet tam üstüne bastın ben oyum tanışma faslı bitiyse konuşmamıza başlayabiliriz" diyerek kalın gırtlaktan gelen sesiyle konuştu bu varlık ve Kenan'a konuşma fırsatı vermeden devam etti "yukarıda harikaydın baban seni çağırırken halen imansızlığında ısrar etmen ve babanın peygamber olmasına rağmen benim saflarımda bulunman benim çok hoşuma gitti, o kadar hoşlandım ki senin gibi bir müridi kaybetmeyi göze alamadım ve bende seni kendi mesajcım yapacağım. Eğer teklifimi kabul edersen sana kendi ölümsüzlüğümden vereceğim ve Rabbin bana verdiği müddet dolana kadar benim kara müridim olarak yer yüzünde var olacaksın; yok kabul etmemek gibi bir gaflet içinde olursan da "ileride bir insanı parçalayan balıkları göstererek" -bunlarla karşılaşmanda başarılar dilerim ki bunlar dünyada çekeceğin acılar olacak öldükten sonra ruhuna yapılacak eziyetlerin yanında bunlar tenindeki bir kaç tüyün havalanması kalır " dedi. Kenan gördüğü manzara ve varlık karşısında halen sersemlemiş vaziyette olmasına rağmen biraz önce olanlar, babasının Rabbinin gerçekliğini dolayısıyla iblisinde varlığını kanıtlıyordu, zaten babasının Rabbine karşı gelerek lanetlenmişlerden olduğunu ve eğer bu şekilde ölürse lanetlilerin gittiği yerde sonsuza kadar işkence çekeceğini biliyordu ve ölümün neredeyse gerçekleşeceğini düşündüğünden iblisin teklifine hemen "-Olur!" dedi. Kocaman bir kahkahayla suları titreten iblis öyleyse Ademoğluna karşı Adem'in kendi soyunu kullanacağım ha bu enfes bu harika bu mükemmel diye karşılık verdi. Sonra yeri titreten adımlarla Kenan'ın hemen karşısında durdu aniden daha ne olduğunu anlamadan Kenan, iblis ucunda ateşten yanar halde bir damla kendi kanı olan sivri tırnağını havaya kaldırmış ve Kenan'ın kalbinin olduğu noktaya süratle sokmuştu. Kenan'ın göğsünün içinde sanki bir volkan patlıyor kalbine lavlar dökülüyormuşçasına sivri tırnağın alevden oluşan iblisin kanını bir mühürle kalbine kazıdığını hissedebiliyordu, duyduğu acı yüzlerce bıçak yarasına eşdeğerdi. Sonunda iblis anlaşmayı Kenan'ın kabine mühürlemişti ve korkunç kahkahalarla ortadan birden kayboldu kaybolurken gözlerinin delici bakışları Kenan'ın gözlerine bir saniye baktı ve "Görüşeceğiz" dedi. İblis kaybolur kaybolmaz su içinde bulunan küre dağıldı Kenan olanların şaşkınlığını atlatamadan tonlarca suyun altında kalmıştı, nefes almaya çalıştığında basınç yüzünden ciğerleri patlamış, ağzından çıkan son hava kabarcıklarından sonra gözlerini kapatıp kendini ölümün kollarına teslim etmişti. Cansız bedeni karanlık suyun altında oradan oraya savrulurken, Kenan'ın gözleri kapalı vücudu hareketsiz olsa da bilinci açık hiçliğin karanlıklarında zamansız bir şekilde dolanıyor çıldırmanın eşiğinde geziyordu.
Bu sırada Nuh Peygamber ve kurtulanlar devasa gemide suların üstünde sürükleniyorlardı. Tufan bilinenin aksine ne 40gün ne 150gün tam tamına 40yıl devam etti 40 yıl boyunca insanlar ve havyanlar gemide yaşadılar çoğaldılar. 40yıl sonra karanlık güneşin delici ışığıyla parçalanmaya sular dünya tarafından çekilmeye başlamıştı, Nuh etrafta kara parçası var mı yok mu diye bir bilgi almak istedi ve yakınlarda bulunan bembeyaz tüyleri çok güzel sesi olan bir kuşu bilgi getirmesi için gönderdi bu kuş karga idi. Karga çok fazla uçmadan bir ağaç dalı gördü ve kondu ağacın karadan çıkan kökü ve toprak görünüyordu, tam yerden bir taşı gagasına alıp götürecekken karga bir ses duydu, sesin ağacın altından geldiğini anlayan karga oraya dikkatlice bakınca ağacın köküne sarılmış haldeki yılanı gördü yılanın onla konuştuğunu anladı. Tıslamalarla birlikte "-bırak o taşı o kadar zaman gemide zaten kapalıydın esir hayatı yaşadın bak dünya yeniden canlandı, şimdi taşı geri götürüp esaretine devam mı edeceksin bırak o taşı, zaten kendileri öğrenirler bir vakit sonra suların çekildiğini, hadi git özgürce uç yaşa" dedi yılan. Karga bunun haklı bir düşünce olduğunu düşündü ve uçarak gitti. Nuh karganın geri dönmesini bekledi ama gelen bir kuş olmadığını görünce karganın başına bir şey gelmiş olduğunu düşündü ve yakınlarda bulunan ufak tefek bir kuş olan bembeyaz bir güvercini gönderdi. Güvercinde bir müddet uçtuktan sonra aynı ağacın dalına kondu oda yerden bir taş parçası alıp götürecekken aynı yılan güvercine de seslendi ve aynı cümleleri kurarak onu da kandırmaya çalıştı. Lakin bu saf güvercin yılanın sözlerine aldırış etmeden yerden taş almak yerine ağacın taşıyabileceği küçük bir dal parçasını gagasına alarak kanat çırptıktan sonra gemiye doğru uçmaya başladı. Nuh peygamber kendisine doğru gelen küçük güvercini ve ağzındaki dal parçasını görünce sevinçten çığlıklar atıp Rabbine şükürler etti. Gemi 40yılın sonunda Cudi Dağına oturdu ve başta Nuh peygamber ve çocukları olmak üzere tüm yolcuları burada 40yıl sonra karaya ayak bastılar. İşte tam bu sırada etrafa bakınan Nuh peygamber kargayı şen sesiyle kuru bir dal parçasında öterken gördü ve "-bundan sonra tüylerinde kalbin kadar kara olsun, kalbinin karanlık çırpınışları sesinde yanıt bulsun güzel sesin kimsenin duymak istemeyeceği hale gelsin" diyerek beddua etti, o anda karganın bembeyaz tüyleri dökülerek simsiyah katran gibi yağlı tüyleri çıktı, gagası büyüdü ve o güzel sesi can veren bir hayvanın bağırmasına benzeyerek kayboldu, karga korkunç gaklamalarla oradan uzaklaşırken yaptığı hatanın farkına vardı ama çok gecikmişti. Nuh peygamber ve yanındakiler bu kutsal günü kutlamak için geminin ambarlarında kalan tüm malzemeleri karıştırarak bir aş pişirdiler bu kutlu günün bu güzel günün anlamı olsun tatlı tatlı yesinler diyerek adına "Aşure" dediler. Herkesin çok mutlu olduğu o gün Nuh peygamber Rabbine şükürlerini sundu ve ağlayarak Rabbinden bir daha kullarını tufan gibi bir azapla cezalandırmamasını istedi.
Nuh peygamber ve beraberindekiler dünya üzerine tekrar dağılmaya başladılar. Nuh'un oğulları Sam, Ham, Yafes te kendi soylarını alıp farklı yollara doğru ilerlediler. Sam kendi soyunu alarak bugünkü arap yarımadasına doğru ilerledi ve Sami halkları veya Sami ırkı ortaya çıktı. Nuh oğlu Sam'ın soyundan geldiğine inanılan, etnik ve ırksal olarak birbirleri ile akraba olan Orta Doğu halklarıdır. Günümüze kadar yok olmadan veya asimile olmadan gelebilmiş Sami halkları Araplar, Yahudiler (İbraniler 'in torunları olarak), Süryaniler ve Maltalılardır.
Ham da kendi soyundan gelenleri alarak Süveyş'in diğer tarafına yani Afrika kıtasına geçti ve Mısır halkı (Araplaşmış Hamiler ve Kıptîler) Araplara en yakın oldukları halde Arap değillerdir, araplaşmışlardır. Bu ırk, Nil boyunca Sudan ve Zambiya'yı kat eder, Etiyopyalı, Cibutili, Somalili, Eritreli olmuşlardır. Son olarak Yafes te babasının elinden öperek, rızalığını ve hayır duasını alarak orta Asya'ya doğru yola koyulmuştur. Yafes'in Turk, Gomer, Magog, Madai, Tiras, Yavan, Tubal, Meşeç adlı oğulları vardı ve Türkler, Kimmerler, Macarlar, Medler, Yunanlar, İtalyan, İspanyol, Katalan, Kilikya, Traklar, Hazarlar bu oğullardan gelmektedir.
Orta Asya'nın engin düzlüklerini ve zorlu şartlarını aştıktan sonra Yafes ve beraberindekiler sonunda yaşayacakları muhteşem bir coğrafya bulmuşlardı. Her yanları tatlı su kaynakları ile çevrili işlenebilir tarım arazileri bulunan, türlü türlü meyve ağaçları olan bolluk ve bereket timsali bu yer için birlikte Rablerine şükür ettiler ve burayı yurt edinmek için çalışmalara başladılar.
Ancak bu sırada 40yıldan fazla süren uykusunda kendi cehenneminde hapsolmuş bir varlık tamda burada uyanmayı bekliyordu......

Sevgili Karasakal Korku Kulübü üyeleri, bu gece bize eşlik ettiğiniz için teşekkür ederiz! Sizi, Nuh tufanının bilinmeyenleriyle yüzleştirdikten ve karanlık sular altında iblisin zuhur etmesine tanık ettikten sonra Yafes'in ve toprak altında bekleyen amansız bir yaratığa dönüşecek olan Kenan'ın hikayesine ara veriyoruz . Umarız bu korku ve ibret dolu hikaye, ruhunuzda bir iz bırakmıştır.
Eğer bu hikaye sizinle bir yerlere dokunduysa, bize yorumlarda düşüncelerinizi ve hissettiklerinizi paylaşabilirsiniz. Sizlerden gelen geri bildirimler, Karasakal Korku Kulübü'nü daha da büyütmemize katkı sağlayacaktır.
Unutmayın, karanlık hikayelerimiz hiç bitmez. Gelecek korku hikayemizde yine birlikte olmak dileğiyle. Korku dolu geceler!


________________________________________________________________________________________




Merhaba, karanlık dünyaya hoş geldiniz ben @Karasakal ve burada, korku dolu dünyaların kapılarını aralayarak sizi gizemli ve ürkütücü bir yolculuğa davet ediyorum. "Karasakal" adlı
Cos.Tv de korku hikayeleri anlattığım kanalım : https://cos.tv/channel/33717931502117888
kanalımda, geceye dair esrarengiz hikayeleri anlatıyor, karanlık köşelerin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

👻 Hikayeler ve Mitoloji: Efsanevi yaratıkların, karanlık geçmişlerin ve unutulmaz karakterlerin arasında kaybolun. Mitolojik öğelerle bezeli hikayelerle sizi büyüleyeceğim.
🌌 Gizem ve Gerilim: Kayıp kasabaların, terk edilmiş evlerin ve hayaletli mekanların sırlarını keşfedin. Gerilim dolu anlatımlarla kalbinizin ritmini hızlandıracağım.
🕵️ Korku Sever Topluluğu: "Karasakal" ailesine katılarak, korku severlerin bir araya geldiği bu benzersiz topluluğun bir parçası olun. Sizden gelen yorumlar ve önerilerle bu karanlık yolculuğa birlikte devam edelim.
📅 Yeni Hikayeler Her Hafta: Her hafta sizi farklı bir korku hikayesiyle buluşturuyorum. Yeni bölümleri kaçırmamak için kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmayın!
Karanlık dünyaları keşfetmeye hazır mısınız? "Karasakal" ile gerçek korku hikayelerinin dünyasına adım atın. Kemerlerinizi sıkı tutun, çünkü bu yolculukta sizi bekleyen bilinmeyenlerle dolu!
* Buradan tekrar belirtmek isterim ki tüm yorumlarınıza cevap veremesem de hepsini okuyorum.

BULB: The Future of Social Media in Web3

Learn more

Enjoy this blog? Subscribe to Karasakal

8 Comments