Rene Magritte - İnsanoğlu

45oT...q14d
12 Jan 2024
57

Bazı resimler bize sundukları ile değil sunmadıkları ile ün salar ve çok geniş kitlelerin zihinlerini meşgul ederler. Ben buna resim sanatında; ‘bilinmezliğin çekiciliği’ diyorum.

Bugün inceleyeceğim eser de bilinmezliğinin çekiciliği ile ön plana çıkan bir eser olacak...


Rene Magritte’nin 1964 yılında yaptığı ‘İnsanoğlu’ veya 'İnsanın Oğlu' olarak adlandırılan eserden bahsetmeden önce biraz sanatçının kendisinden de bahsetmem gerek. Magritte çoğu sürrealist sanatçıya göre daha ekspresyonist bir hayat yaşamıştır. Normalde sert duyguların ve sert konuların tuvale aktarıldığı Ekspresyonist eserleri ortaya koyan sanatçılar büyük acılar çeker veya ciddi travmalar yaşar sonrasında da bu acıyı en sert fırça darbeleriyle tuvale aktarırlar. Yoğun trajediler yaşayan Magritte ise ekspresyonizm ile hayatın sert gerçekleriyle yüzleşmek yerine, kaçışı sürrealizmin hayal dünyasında bulmuştur.

Magritte, küçük yaşında büyük travmalarla karşılaşır.

Bir gün evlerinin üzerinde yolcu taşıyan bir balon patlar ve evin etrafı cansız insan bedenleriyle dolar. Küçük Magritte’in gördüğü manzara karşısında dehşete kapılmaması mümkün değildir. Ayrıca patlayan balon aslında sıradan yolcuları taşıyan bir balon değildir...
Hapishane nakil balonudur ve mahkumları taşımaktadır. Küçük yaşlarında evinin üzerine bir balon dolusu ölü mahkum yağan Magritte’in travmalarının başlangıcı olur bu korkunç olay.
Kazadan bir süre sonra arkadaşlarıyla çılgınlık olsun diye gece mezarlığa giden Magritte burada unutamayacağı bir sahne görür. Mezarlığın ortasında melon şapkalı bir adam resim yapmaktadır. Bu görüntü Magritte’yi çok etkiler. İleride kendi tarzı gördüğü bu adama göre şekillenecektir. Ancak yaşadığı en kötü travma yine çocukken, henüz 13yaşındayken gittiği bir piknikte tüm hayatını değiştirecektir. Akıl hastası olan annesi piknik sırasında kaybolur.
Arama kurtarma çalışmalarına küçük Magritte katılır. Annesinin bulunması için tüm gün bekleyen Magritte sonunda acı haberle ve trajik görüntüyle karşılaşır. Annesi bir nehre atlayarak intihar etmiştir ve Magritte de onu tam sudan çıkarılırken görür.

Elbisesi ters dönüş yüzüne yapışmış olan annesinin bu görüntüsü bir daha aklından hiç çıkmaz. İleride yaptığı resimlerde de yüzlerine örtü yapışmış figürler kullanarak bu travmasını izleyiciye gerçeküstücü bir dil ile paylaşır.
Hayatının geri kalanında melankolik bir yapıya sahip olan sanatçı metafizik resimlere ve gizemciliğe ilgi duymaya başlar. Metafizik resim ile yalnızlık temasını bir araya getiren sanatçı bir süre Sürrealist olarak anıldıktan sonra bu akımdan ayrılmaya karar verir. Sürrealist akımın öncüsü olan Andre Breton ise ‘Gerçeküstücülük ve Resim’ kitabında Magritte’e yer vermez. Çünkü psikanalize dayanan sürrealist resmi kafasına göre akılcı ve idealist bir tarzda ele alır. Bu özelliği ile en çok benzediği sürrealist sanatçı ise Salvador Dali’dir. Karşımıza çıkan çoğu Sürrealist/Gerçeküstücü resmi psikanaliz ve bilinç altına göre açıklarken Magritte’nin çoğu eserini açıklamak konusunda çaresiz kalırız.
Sanatçı; ‘‘zihin bilinmeyeni sever. Anlamı bilinmeyen imgeleri sever, çünkü bizzat zihnin anlamı meçhuldür’’ diyerek bizlerden zihnin derinliklerinde neler olup bittiğini saklayan bir tavır takınır.

Eserlerinin çoğunda karşımıza çıkan melon şapkalı kişi de yine kendisidir ancak bu eseri yaptığı sırada yüz kısmına geldiğinde yüzünü resmetmekten vazgeçmiş ve yüzünün önüne, havada metafiziksel bir biçimde asılı duran yeşil bir elma yerleştirmiştir.


Melon şapka Magritte için burjuvazinin de bir simgesidir. Ancak elma ne ifade eder? Adem ve Havva’nın yasak elmasına bir gönderme olabilir mi? İnsanoğlu derken aslında Ademoğlu mu demek istiyor sanatçı? Açıkçası bu da pek bilinmiyor. Çünkü Magritte bizlere sunduğu görüntüleri sıradan ve gerçekçi bir üslupta gözler önüne sermesine rağmen, iş bu nesnelerin anlamını açıklamaya geldiğinde hep gizemci yönünü ortaya çıkararak izleyiciyi cevapsız bırakmıştır.
Bir zamanlar Dadaist olan sanatçı Dada akımında sıklıkla kullanılan mantıksızlığı da etkili bir şekilde kullanır. Burada amaç izleyicinin aklını meşgul etmek ve sarsmaktır. Bunu yapmak için de basit nesneleri sıklıkla kullanır.
Kimi zaman bir pipo, bazen bir yumurta, bazen de yeşil bir elmayı farklı biçimlerde izleyiciye sunar. Onun sanatında bu nesneler mistik birer sembol gibi görünürler. Bu resimlerde yorum eleştirmenlere değil doğrudan izleyicinin kendisine bırakılmıştır.

Bu yüzden bu esere bakıp; ‘bu ne anlama geliyor?’ sorusuna ‘gizemler bir anlam ifade etmezler’ cevabı verilir. Kompozisyonda güçlü renkler kullanan sanatçı bunları o kadar etkili kullanır ki yerçekimsiz bir ortamda hareketsizlik ve durağanlık hissederiz. Sürrealist sanatçılar rüyaları ve psikanalizi temel alarak resimler yapmayı tercih ederler.


Psikanaliz yöntemine göre İnsanın; gizli kalmış, bilinç düzeyine çıkamamış, istek ve düşünceleri bilinç altında gizlidir. Bu gizli bölüme ancak; rüyalar, hipnoz ya da yarı rüyalı dönemler sayesinde girilebilir. Bu anlamda Sürrealizm; rüyaların, en derin duyguların ve imgelerin dışa vurumdur. Sürrealist anlatımda gerçek dünyanın normal olayları ve objeleri bulunabilir, ancak olaylar ve objeler arasında fizik ötesi, fantastik olağan dışı bağlar ve ilişkiler bulunabilir.

Yani alakasız nesneler, alakasız ortamlarda bir araya gelebilirler. Tıpkı rüyalarımız gibi…

Tıpkı Magritte’nin bu eseri gibi. Örneğin buradaki erkek figürünün tek kolunun ters duruyor olması da olayların ve objelerin fizik ötesi yansıtılması kuralından kaynaklanmaktadır.

Magritte kendi zihnini görsel olarak bizlere sunmakta ve bizim de eser karşısına geçip zihnimizi açmamızı istemektedir. Bu anlamda eser ve izleyici arasında zihinsel bir bağ oluşur. Magritte’nin amacı zihnindeki görüntülerle başka zihinleri etkilemek ve onlara dokunmaktır. Bu yüzden de sanat tarihinin en ünlü ressamları arasında yer alır.

‘‘ Umarım insana, insan için özel olan bir şeye dokunurum’ – Rene Magritte.

Okuduğunuz için teşekkürler, sanatla kalın.







Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to mustimonn

3 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.