Kötülükten Kaçmak Yerine Onunla Doğru Şekilde Savaşmayı Öğrenmek: Bu Sefer Kendiniz İçin Ayağa Kalkı

HwUs...RXq4
13 Feb 2024
20

“Kötüyü ihbar etmek kolaydır. Zor olan kötüyü fark etmektir.”
Bu sözü daha önce duymuş muydunuz?
Ben bu yazıyı yazmak için araştırma yapana kadar duymamıştım.
Yazımın konusu tahmin edebileceğiniz üzere “Kötülük” üzerine.
Kötülük nedir? Hiç derinlemesine düşündünüz mü?
Kötülük, bir insanın bile isteye, hesaplı kitaplı, sistemli ve patolojik bir şekilde, davranışlarına, düşüncelerine yaygın bir tutum olarak; etrafındaki insanlara düşmanca, nefret ve kin dolu duygularla eylemlerde bulunmasıdır. Yaptığı hiçbir zarar verici eylemden dolayı gerçek bir pişmanlık, suçluluk, üzüntü yaşamamasıdır. Etrafına verdiği zarardan dolayı samimi bir özür dilememesi ve hatasını düzeltmek için ciddi bir arzu ve çabasının olmamasıdır. Ve hatta karşı tarafın uğradığı zarardan dolayı sadistik bir zevk alarak, tatmin ve mutluluk duymasıdır kötülük. Evet yaptığım okumalardan özetle kötülük böyle bir şey. Ve etrafta iyi insanlar gibi bu tanıma uyan kötü insanlar da oldukça fazla.
Peki kötülüğü bu kadar bariz insanlar etrafta varsa biz bunları neden kolayca algılayamıyoruz? Neden zor, kötüyü fark etmek?
Neden bu insanların yaptıkları şeyleri açıklamaya, izah etmeye, bahaneler ile görmezden gelmeye çalışıyoruz?
Öncelikle bu konuda eğitimsiz ve bilgisiziz. Okullarda “insanı anlamak” adına çok ama çok az eğitim alıyoruz. Eğitim sistemimizin içine insanı anlamamızı sağlayan her türlü disipline ait bilginin koyulması gerekiyor.
Kötülüğe karşı kör olmamızın diğer bir sebebi kültürel. Çoğumuz “Her insanın özünde iyi olduğu” gibi çarpık bir genelleme ile büyüyoruz. “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır”, “İyilik yap iyilik bul” gibi her insan için geçerli olduğu düşünülen varsayımlarla yetiştiriliyoruz.
Tatlı dil belki bir yılanı deliğinden çıkarabilir ama hasta bir ruhun üzerinde hiçbir olumlu etkisi olmayacağını deneyimlerim, okumalarım ve gözlemlerim sonunda açıklıkla söyleyebilirim.
Düşmanlıktan, nefretten, kinden beslenen, kendisine bile tahammülü olmayan bir varlık için “tatlı dil” sadece yok etmesi gereken ve kendi dünyasında yeri olmayan bir aciziyettir. Çünkü gerçek bir kötü iyilikten, iyi olma halinden anlamaz, anlayamaz.
Diğer taraftan kötülüğe karşı nasıl tepki vereceğimizi bilmiyoruz. Kaçmalı mıyız? Dönüp savaşmalı mıyız?
Peki savaşmayı biliyor muyuz? Çoğumuz savaşmayı da bilmiyoruz. Haliyle savaşmayı bilmediğimiz için de kaçıyoruz genelde. Belki bu strateji çoğu zaman doğru olabilir.
Peki ama kaçmanın mümkün olmadığı yerde ne yapıyoruz?
İşte o zaman savaşmayı öğrenmek yerine, bahaneler bulup kötüyle el sıkışmaya, pazarlığa oturmaya çalışıyoruz.
Ama şunu bilmemiz çok önemli “Kötünün karşısındakiyle bir pazarlığı olmaz.”
Pazarlık empati sahibi, vicdan sahibi bir insan için geçerlidir. Ancak iki tarafın da kaybı ve kazancının olabileceğini kabul edebilen biri pazarlık yapabilir. Oysa ki gerçek bir kötü sadece kazanmak ister. Ta ki karşısında kazanacak bir şey kalmayana kadar…
O nedenle kötünün pazarlığı, değerlerinizin, ilkelerinizin ve bazen mevcudiyetinizin yok olması anlamına gelir. Kötü bundan aşağısı ile yetinmez. Siz bahane bulup, tolere ettikçe bir bakarsınız sizden eser kalmamış.
İşte bu yüzden önce kötüyü tanımayı öğrenmeliyiz sonra da onunla doğru şekilde savaşmayı.
Kötülük karşımıza bir gün bir iş arkadaşı, bir ortak, bir paydaş, ailenize katılan yeni biri, bazen ailenizden biri, yakın zannettiğiniz ama garip davrandığını düşündüğünüz bir dost, bir arkadaş gibi onlarca farklı şekilde çıkabilir.
Bir şeylerden şüphelenmeye başladığınızda ilk yapmanız gereken şey karşınızdakinin nahoş davranışlarını açıklamaya çalışmaktan vazgeçmektir. Böyle durumlarda kendimizi ve etrafımızdakileri “onun asılda iyi bir insan olduğuna” ikna etmeyi bırakıp, gerçeği hızlıca görmek için adımlar atmalıyız.
Özellikle yakın ilişkilerde, gerçekle yüzleştiğinizde kayıplarınızın olacağını düşündüğünüz kişilerde bu süreç cesaret istiyor bunu biliyorum. Ama siz de şunu bilmelisiniz ki bu cesareti göstermeye sonuna kadar değer. Nedenini yazımın sonunda açıklayacağım.
Şimdi gerçekten bakın, karşınızda ne görüyorsunuz? Sizce vicdanlı bir insan bunu yapar mı? Pişmanlık duyan, üzülen bir insan böyle davranır mı? Gerçekten özür dileyen bir insan aynı davranışı yeniden sergiler mi? Bu soruları kendimize sormamız ve cevaplar hoşumuza gitmesede duymamız gerekiyor.
Evet üzücü ama etrafımızda iyi ve ahlaklı insanlar kadar, kötü ve ahlaksız insanlar da var. Gerçek dünya böyle bir yer.
Bütün insanların vicdanlı olduğunu anlatan hikayelerle büyüyen bizler, gerçek bir kötü karşımıza çıkınca tanıyamıyoruz. Vicdan evrensel olarak her insanda olan bir duygu değildir. Adli Psikolog Robert D. Hare’ın “Without Conscience” kitabında dediği gibi “Bazı insanlar, vicdansızdır.” Yani karşılarındaki kişi ile hiçbir duygusal bağ kurmazlar, yaptıklarından sorumluluk, üzüntü duymazlar. Ne yazık ki vicdanın herkeste var olduğuna inandığımız için karşımızda kötüyü gördüğümüzde onu zihnimizde iyiye benzetmeye, açıklamalar yapmaya, olanı biteni mantığa bürümeye çalışıyoruz.
Oysa ki şunu bilmek çok önemli; Bazı insanlar sadece kötüdür.
Tıpkı “The Batman” filmindeki Joker karakteri için söylenenler gibi;
“Kimi insanlar sadece dünyanın yandığını görmek ister.”
İşte bazı insanların ruhları bu kadar kurtarılamaz ve karanlıktır.
Bu nedenle bu gerçeği fark etmek ve de kabul etmek çok ama çok önemli.
Yazımın sonunda kötülüğe dair öğrendiğim en önemli şeylerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum ki belki sizin de işinize yarar ve gerçekliğinizi bu perspektife göre yeniden ayarlamak istersiniz;
“Bir insan, maskesinin altında, gerçekte kim olduğunu size bir kerede olsa gösterdiyse gördüğünüz şeye mutlaka inanın.” Bu cümleyi “Dont’t You Know Who I Am?” kitabının yazarı Amerikalı Klinik Psikolog Ramani Suryakantham bir konuşmasında duydum ve benim için çok göz açıcı oldu.
Yani o maskeyi karşınızdakinin yüzüne geri oturtmaya çalışmayın. Evet belki kabulü zor, belki kırılgan egonuz buna inanmak istemiyor. Ama şunu bilin ki bir gün tüm tolere edişlerinize, bahanelerinize rağmen zaten o kim olduğunu acı bir şekilde size gösterecek.”
Hiçbir maske altındaki yüzü sonsuza kadar saklayamaz ve hiçbir yüz sonsuza kadar bir maskenin altında yaşayamaz.
Bu yüzden daha da geç olmadan inisiyatif alın ki bir gün size yapılan kötülüğe olan öfkeniz geçtiğinde, kendinize olan öfkeniz sizi yiyip bitirmesin. “Gördüğüm halde görmezden geldim” demek insanın canını sonrasında her şeyden daha çok acıtır.
Çünkü bir insanın size yaptığı kötülükten daha yıkıcı bir şey varsa o da sizin kendinize yaptığınız ya da yapılmasına izin verdiğiniz kötülüktür.
Bu nedenle hadi gelin kendinize bir iyilik yapın, kendiniz için ayağa kalkın ve savaşın. Kötülüğe karşı sınırlarınızı koyun ve koruyun. Benliğinizin muhafızlarının ne kadar güçlü olduğunu fark ettikçe daha da güçleneceksiniz.
Sevgiyle kalın, uyanık kalın…

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to clubtroy

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.