Ülkemizin zengin doğasını, yaban hayatını, çevre sorunlarını ve doğa koruma
Ülkemizin zengin doğasını, yaban hayatını, çevre sorunlarını ve doğa koruma
Dünyanın üç biyolojik çeşitlilik sıcak noktasının (Akdeniz, Kafkas ve İran-Turan) yüzölçümünün hemen hepsini kapladığı tek ülke konumundaki Türkiye’nin dünya çapındaki bitki, memeli, kuş, böcek, kelebek, sürüngen, amfibi, balık, vb. çeşitliliğini ortaya koyan makale, özellikle de son yıllarda hızla artan ağır doğa ve yaban hayatı tahribatının sebeplerine de odaklanıyor. Doğal alanların yok edilmesi, korunan alanların azlığı, kötüye giden çevre politikası, kontrolsüz yapılaşma, yanlış su politikaları, baraj ve hidroelektrik santral inşaatları, sulak alanların kurutulması, erozyon, kirlilik, aşırı otlatma, orman yangınları, istilacı türler, küresel iklim değişikliği, kaçak avcılık ve diğer çevresel tehditler detaylı bir şekilde anlatılıyor. Biyolojik çeşitliliğin korunmasında Türkiye’nin dünyada 163 ülke arasında 140. seçildiğine, korunan alanlarımızın dünya ortalamasının çok altında olduğuna, doğa korumada ülkemizin hak ettiği seviyeye gelmesi için halk ve devletin yapması gerekenlere ve sivil toplum kuruluşlarının doğa koruma mücadelesine de yer veriyor. Özet olarak bu önemli yayın, Türkiye’nin dünya çapındaki biyolojik çeşitliliğini genel hatlarıyla tanıtmayı, daha fazla araştırma gereken bölgeleri ve canlı gruplarını tespit etmeyi, doğal zenginliğimizi tehdit eden faktörleri özetlemeyi ve de Türkiye’de doğa korumanın hak ettiği seviyeye gelmesi için acilen yapılması gerekenleri vurgulamayı amaçlıyor. Bu nedenlerden dolayı da, Türkiye’nin doğasıyla, yaban hayatıyla ve doğasının korunmasıyla ilgilenen herkes için kapsamlı ve güncel bir kaynak oluşturuyor.TABİAT ANA
Tabiat hepimizi bir ana gibi bağrına basmış; üstündeki canlı, cansız hiç bir varlığı bir evlat misali birbirinden ayırmadan hem de her birine ayrı bir güzellik katarak, öylesine muhteşem öylesine görkemli...
Mücadelesini verdiğimiz yaşam büyük balığın küçük balığı tuttuğu bir sahnenin; oyuncuları farklı, rolleri birbirine benzer bir piyesi aslında değil mi? Başrolünde bazen insan, bazen hayvan bazen de bize hükmeden tabiatın ta kendisi; hava, güneş, dağ, taş, deniz, toprak gibi cana can veren, cana can katan varlıklar.
Tabiatımızı ne de güzel yaratmış yaratan; büyüklüğü, yıkılmazlığı, erişilmezliği, gücü simgeleyen dağlarımız, yaşam kaynağımız aydınlığımız güneş, bizi üstünden geçindiren ve geri dönüşümüz olan toprak, pek çok canlının yaşadığı ayrı bir merkez olan insanın geçim kaynağı, görüntüsü şiirlere konu olan denizler vs. daha sayamadığım pek çok güzelllik...
Bir paylaşım aslında tabiat ve insan arasındaki...bir alışveriş gibi.
Ama tabiatımız; tabiatı kötü insanlar tarafından bozulmakta ne yazık ki. İnsan kendi bindiği dalı keser mi? İşte insanoğlu kesiyor hem de hiç acımadan kesiyor.
Bir şeyler yapılırken birşeyler hep bozuluyor. Böyle mi olması gerek? Kocaman hayır.
Gittikçe artan nüfus artışı nedeniyle doğamıza yapılan en büyük kötülük biz insanlardan geliyor. Yeni yerleşim yerleri kurmak, çığ gibi büyüyen ulaşım sorununa çözüm bulmak adına dağların yıkılması, derin kazılan yol çalışmaları nedeniyle katledilen pek çok canlı...
Bizim evin yakınında bir park var. Daha ağaçları yeni yeni yeni gölge yapmaya başlamıştı. Annelerin küçük çocuklarını götürdüğü, oynattığı, gençlerin temiz havayı soluduğu, top oynadığı, büyüklerin çay yudumladığı bir park... şimdilerde yıkılma kararı alınmış. Neden mi? Tamam amacı çok güzel okul yapılacakmış ama neden başka bir yer değil. Çocuk yetiştirmek ne kadar zor ve zaman alıyorsa, bu ağaçlarda böyle zor büyüdüler. Hepsi ölmeyecek mi? duygusal düşündüğümü sanmıyorum. Çünkü onlar da bir can, bize nefes oluyorlar.
Ne yazık ki insanın faydasına olan her şey insan tarafından tüketilmeye çalışılıyor. Hele denizlerimiz... kenarlarında kurulan yerleşim merkezleri, sanayi tesisleri arttıkça kirlilik de bir o kadar artıyor. Gemilerin verdiği zararlar saymakla bitiremiyorum. Balıklarımız pek çok su ürünümüz ölüyor.
İnsanı insan yapan değerlerimizi, örnek insan özelliklerinden doğruluk, dürüstlük, merhamet, mertlik vb. davranışlarımızı, başka hiç bir canlıda olmayan aklımızı bilincimizi iyi ve güzele kullanmak, aksini yapanları uyarmak hepimizin bir borcu aslında..
Sesimizi duyurmalıyız ki, doğa bizi kucaklasın,
Doğaya sahip çık geleceğini kurtar
Geri kazanım her yönüyle ülke ekonomisine katkılar sağlayan, çevre kirliliğini önleyen doğal kaynaklarımızı koruyan çok yönlü bir işlevdir. Geri kazanımı daha iyi anlayabilmek için atığın ne olduğunu iyi bilmek lazım. İhtiyaç duymadığımız her türlü madde atık olarak tanımlanabilir. Kullanım süresi dolmuş olan bu maddelerin uygun bir şekilde ortadan kaldırılması gerekmektedir. Geri kazanım ise tekrar kullanımı da kapsayan atıkların özelliklerinden yararlanarak başka ürünlere ve enerjiye dönüştürülmesi olarak tanımlanabilir. Savaş, bilinçsiz tüketim gibi farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkan kaynak sıkıntıları geri dönüşüme ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Bugün dünyada 7 milyardan fazla insan yaşamaktadır. Bu insanların her birinin farklı ihtiyaçları bulunmakta ve bunlar temelde doğal kaynaklar kullanılarak karşılanmaya çalışılmaktadır. Ancak insan ihtiyaçları için kullanılan bu kaynaklar sonsuz olmayıp dikkatli bir şekilde kullanılmaz ve bilinçsizce israf edilirse bir gün mutlaka tükenecek ve insanlık sıkıntıya girecektir. Bu durumun farkına varan büyük ve gelişmiş ülkeler kaynak israfını önlemek, ortaya çıkabilecek enerji krizleri ile baş edebilmek için atıkların geri kazanılması ve tekrar kullanılması gerektiğini kavramış, bu amaçla çeşitli yöntemler aramış ve geliştirmişlerdir. Daha II. Dünya savaşı sırasında bazı devletler ülke çapında kampanyalar düzenlemişler, vatandaşlarını metal ve fiber maddeleri toplama konusunda teşvik etmişlerdir. Bu gün birçok ülkede geri kazanım veya dönüşüm işlevi yurtseverlik anlayışında önemli bir yere sahiptir. Ülkemizde vatandaşlarımız geri dönüşüm konusunda yeterli bilinç düzeyine ulaşamamıştır.
Türkiye’de kişi başına yılda ortalama 584 kg katı atık üretilmektedir. Kişi başına günde 0.6 kg evsel ve 1.0 kg belediye atığı çıkmaktadır. Bu oran yıl bazında 13 milyon ton evsel ve 20 milyon ton belediye atığı olarak karşımıza çıkmaktadır. Sadece İstanbul’da bir günde üretilen atık miktarı 15.000 tondur. Ancak bu atıkları yeterince usulüne uygun bir şekilde ortadan kaldırabildiğimiz daha da önemlisi geri dönüşebilir olanları yeterince değerlendirebildiğimiz söylenemez. Bu atıklar ya yakılmakta ya da dolgu alanlarına boşaltılmaktadır. Dolgu alanlarına boşaltılanlar her geçen gün değerli sahaları işgal etmekte, yangın ve patlamalara neden olmaktadırlar. Diğer taraftan çevre kirliliğine ve dolaylı olarak ekolojik dengenin bozulmasına ortam hazırlamaktadır..
Bu atıkların içerisinde geri dönüşebilme niteliğinde olanlardan başlıcaları;
•Cam
•Kağıt
•Alüminyum
•Plastik
•Piller
•Motor yağı, besinsel yağ
•Akümülatörler
•Beton
•Organik atıklar
•Elektronik atıklar dır.
Geri kazanım veya dönüşüm konusunda halkımızın duyarlılığı ve başta belediyeler olmak üzere yerel yönetimlerimizin destekleriyle çok önemli gelirler elde edebilir, bunlardan faydalanabiliriz. Geri kazanımın en önemli faydalarını şöyle sıralayabiliriz.
Tüketilen maddelerin yeniden geri dönüşüm halkası içine katılabilmesi ile öncelikle hammadde ihtiyacı azalır.
Doğal dengenin bozulması ve doğaya verilen zarar engellenmiş olur.
Çevre kirliliği önlenmiş olur. Kullanılmış kağıdın tekrar kâğıt imalatında kullanılması hava kirliliğini %74-94, su kirliliğini %35, su kullanımını %45 azaltabilmektedir.
Enerji tasarrufu sağlar. Örnek olarak, yeniden kazanılabilir alüminyumun kullanılması alüminyumun yeniden imal edilmesine oranla %35'e varan enerji tasarrufu sağlamaktadır.
Doğal kaynaklarımızı korumuş oluruz.
Geri kazanım ve dönüşümle ilgili sektörlerde kurulacak olan işletmelerde yeni bireylerin çalışmasıyla iş imkanları ortaya çıkar.
Görüldüğü gibi geri dönüşüm her yönüyle insanlığa katkılar sağlamaktadır. Bu nedenle ülkesini seven her vatandaşımız geri dönüşüm konusunda duyarlı olmalı, bu tür kampanyalara destek olmalıdır. Peki birey olarak ben ne yapabilirim derseniz size şunları önerebilirim;
Öncelikle birey olarak kendimiz geri dönüşüm ve kazanımın mantığını kavramış olmalıyız.
Çevrenizdekilere bu bilinci aşılayabilirsiniz.
Uzun ömürlü ve dayanıklı tüketim mallarını kullanın.
Atıkları en aza indirebilmek için çaba sarfedin.
Tek kullanımlık ürünlerden uzak durun.
En önemlisi çocuklarınızı yani gelecek nesilleri düşünerek bilinçli, tasarruflu bir tüketim gerçekleştirin.