Dünyada bilinen en gizemli ve korkutucu yerler

9kkE...y5Tv
20 Feb 2024
31

1. Svalbard Küresel Tohum Deposu,
Norveç



Kuzey Kutup Dairesi'nin derinliklerinde, Norveç'in Spitsbergen Adası'nda, Küresel Tohum Deposu bir dağın içinde saklı. Buraya bazen 'Kıyamet Günü Deposu' da deniliyor çünkü insanlığın başına gelebilecek en kötü senaryoda bile dünyanın gıda mahsullerinin çeşitliliğini koruyup bitki krallığını eski haline getirme amacıyla yaratıldı. 200 yıl boyunca herhangi bir patlamaya veya depreme dayanacak şekilde inşa edildi. Dağın yamacına kurulan depo Dünya üzerindeki tüm buzullar erise bile deniz seviyesinin üzerinde kalıyor. Depoda 100 milyon tohum ve Dünya'nın mevcut bütün besin ürünlerine ait tohumların birer yedeği bulunuyor.


Politika bu depoda işlemiyor, Kuzey Kore bile tohumlarını burada dondurdu. Depodan ilk çekimi Suriye yaptı, o da Halep'te savaş yüzünden yıkılan Uluslararası Araştırma Merkezi'ni tekrar açabilmek için. Depoyu mahsullerin genetik materyalini saklamak için kullanıyorlardı. Günümüzde, bu depolanmış ürünler savaşta hasar görmüş ve kuraklıkla baş eden Suriye için hayati değer taşıyor.

2.Paris Yeraltı Mezarları, Fransa



Dünyada bilinen en gizemli ve korkutucu yerler arasında bulunuyor. İlk başta Paris'in taş madenlerini sağlamlaştırmak için inşa edilen tünel ağı 18. yüzyılın sonunda 6 milyon cesedin saklandığı bir depoya dönüştü.


Bu tünellerin çok küçük bir kısmı halka açık. Burada binlerce iskeleti ve kafatasını yan yana dizilmiş şekilde görebilirsiniz. Buna rağmen 274 kilometrelik bu labirentin geriye kalan %99'luk kısmına giriş yasak çünkü kaybolmamak neredeyse imkansız. Ne yazık ki bu durum meraklı insanların ve toplulukların bu mezarlara girişini ve özel polis gücüyle başlarını belaya sokmalarını engelleyemiyor.

3. Poveglia Adası, İtalya



Bu ada dünyadaki en ürkütücü ve gizemli adalardan biri olarak biliniyor. Her şey Roma İmparatorluğu döneminde veba kurbanı insanların adaya taşınmasıyla başlıyor. Sonrasında, Ortaçağ döneminde veba hastalığı geri döndüğünde, ada bir kez daha binlerce ölümcül derecede hasta insana ev sahipliği yaptı. Çok sayıda insan buraya terk edildi, aynı mezarın içine gömüldü, hatta yakıldı. Söylenene göre, toprak çürüyen ve yakılan cesetlerden o kadar etkilendi ki bugün %50'si insan küllerinden oluşuyor.


O da yetmezmiş gibi 1922 yılında bu adada bir akıl hastanesi açıldı. Tabii ki hastaları olumlu etkilemedi, zaten adanın ürkütücü bir enerjisi vardı. Bugün, hala adanın kıyılarına vurmuş insan kemikleri görebilirsiniz. Bunun sebebi de bu adada öldürülen dehşet sayıda insan olması. Çoğu insana göre bu ada lanetli ve adaya gidiş yasa dışı. Zaten kim gitmek ister ki?

4. İlk Çin İmparatoru'nun Mozolesi, Çin



Çin’in ilk imparatoru olan Qin Shi Huang’ın mezarı1974 senesinde bir çiftçi tarafından keşfedilmiştir. Çiftçi tarafından bulunan Terracotta Ordusunun (Toprak Askerler) imparator Qin Shi Huang’ın mezarını koruduğu düşünülmektedir. Tüm zamanların en büyük keşiflerinden biri olan Qin Shi Huang Mezarı, tarihçiler ve arkeologlar için bir gizem olmaya devam etmektedir. Mezar kompleksinin, Qin Shi Huang'ın öbür dünyada ihtiyaç duyacağı çeşitli şeyleri içerdiği düşünülmektedir.
Toprağın altında hala binlerce asker ve yüzlerce atlı savaş arabasının bulunduğu tahmin edilmektedir. Fakat hem günümüz teknolojisi ile mezara zarar vermeden açılamayacağı düşünüldüğünden hem de mezarda bulunan bubi tuzaklarının hala aktif olarak çalıştığından endişe edildiğinden Qin Shi Huang Mezarı hala kazılamamıştır. Dünyada girilmesi yasak olan yerlerden biri olan Qin Shi Huang Mezarının sadece Terracotta Ordusunun bulunduğu kısmını ziyaret edebilirsiniz.

5. Metro-2, D6 Hattı, Rusya



Stalin'in hükmü sırasında Metro-2 olarak bilinen gizli bir yer altı ulaşım sistemi inşa edilmişti. Bu gizemli metro sistemi söylenene göre Kremlin, Vnukovo-2 Havalimanı ve Genelkurmay Başkanlığı Akademisi gibi önemli idari binaları birbirine bağlıyor. Tünellerde apartman daireleri ve teknik odaların da bulunduğu söyleniyor. Tünellere dışarıdan giriş olmadığından savaş sırasında yüksek rütbeli memurlar için gizli kaçış tüneli olarak inşa edildiği düşünülüyor.


Moskova metro yönetimi bu tünellerin varlığını inkar ediyor. 1994 yılında, bir şehir keşif ekibi tünellerin girişini bulduğunu iddia etti. Günümüzde, 4 hattan yalnızca birinin varlığı onaylandı: D6. Buraya giriş halka kesinlikle kapalı ve yalnızca özel izni olanlar girebiliyor.

6. Lascaux Mağaraları



Bu mağara kompleksi Montignac köyünün yakınında yer alıyor. Mağaranın duvarları ve tavanı kafatası kemiğinden duvar çizimleriyle dolu, başlıca büyük hayvanlara ait. Bu çizimlerin 17 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor. 1940 yılında bu mağaralar 18 yaşındaki Marcel Ravidat tarafından keşfedildi ve birçok insanı kökenleri ve anlamları hakkında merak içinde bıraktı.


Antropologlar bu çizimlerin geçmiş av başarılarını veya gelecekte avcılığı geliştirmek için gizemli bir ritüeli aktardığını düşünüyor. İkinci Dünya Savaşı'nda mağaraların kapılarının açılması içerideki ortamı değiştirdi. Günlük 1200 ziyaretçi, hava sirkülasyonundaki değişiklikler ve içeri giren ışık çizimlere geri döndürülemeyecek zararlar verdi. 1963 yılında mağaralar halka kapatıldı.

7. North Brother Adası, ABD



Doğu Nehri'nde bulunan 5 hektarlık ada Manhattan, New York'a 3-4 kilometre uzaklıkta. Ada sularında bir yolcu gemisi batınca 1000 kişi hayatını kaybetmiş. Sonradan burası salgın hastalıkları tedavi ettikleri Riverside Hastanesi olmuş. En ünlü hastası Mary Mallon idi, bir diğer adıyla Tifo Mary. Mary, ABD'de tifoya sebep veren bakterinin belgelenmiş ilk semptomsuz taşıyıcısıydı. 50'den fazla insana hastalık bulaştırdığı düşünülüyor, bunlardan 3'ü de hayatını kaybetti.


Taşıyıcı olduğunu her zaman inkar etmesine rağmen tatlı pişirirken ellerini çok nadir yıkadığı ve tatlıyı yiyenlere bakteri bulaştırdığı söyleniyor. Ada 1950'lere kadar halka tekrardan kapatıldı. Bu dönemde uyuşturucu bağımlılarını tedavi etmek amacıyla bir tesis açıldı. Günümüzde bu ada bir kuş barınağı. Balıkçıllara ve diğer dalıcı kuşlara ev sahipliği yapıyor. Ada şu an terk edilmiş vaziyette ve halkın girişi yasak.


8. Kuzey Sentinel Adası, Hindistan



Kuzey Sentinel Adası, Bengal Körfezi'nde küçük bir kara kütlesidir. Ada, en az 30.000 yıldır burada yaşayan Sentinel kabilesi ile ünlüdür. Sentinel kabilesi, dış dünyayla hiçbir temasta bulunmamaktadır ve modern insanlar tarafından dokunulmamış nadir insanlardan biri olarak bilinmektedir. Tarih boyunca dış dünya ile hiç tanışmamış olan bu halk, adaya gelen ziyaretçileri oklarla öldürmektedir. Hindistan hükümeti hem ada sakinlerinin hem de ziyaretçilerin güvenliği açısından Kuzey Sentinel Adası’na ziyaretleri engellemiştir. Sonuç olarak Hindistan’a bağlı Kuzey Sentinel Adası girilmesi yasak ve tehlikeli olan yerlerden biridir.


9. Ise Tapınağı, Japonya

Japonya, tapınak kültürü için dünya çapında popülerdir ve yaklaşık 80.000 tapınağa ev sahipliği yapmaktadır. Bu tapınaklar arasında en popüler olan ise Şinto dininin en önemli tanrıçalarından biri olan güneş tanrıçası Amaterasu’yu onurlandırmak adına yapılan Ise Tapınağı’dır. 8. yüzyıla kadar uzanan Şinto geleneklerini sürdürmek için bu tapınak her 20 yılda bir yıkılıp yeniden inşa edilir.
Tamamen ahşaptan yapılan bu tapınakta tek bir çivi bile çakılmaz. 20 yılda bir yeniden inşa edilmesi sırasında da bu işlem devam etmektedir. Rahipler ve Japonya imparatorluk ailesinin üyeleri dışında diğer ziyaretçiler Ise Tapınağı’nın içine giremezler. Sadece dışarıdan bakabileceğiniz Ise Tapınağı, dünyada girilmesi yasak olan yerlerden biridir.

10. Helltown, Amerika Birleşik Devletleri



Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde yer alan kasabanın adı Helltown. Türkçe karşılığı “Cehennem Kasabası” anlamına geliyor.
Hükümet tarafından yıllar önce ulusal park yaptırılmak için satın alınan arazideki evler ve diğer yapılar tamamen boşaltılmış. Ancak projenin çeşitli nedenlerle hayata geçmemesi, yüzlerce farklı hayalet hikayesinin yolunu açmış.
Hükümetin burada kimyasal ilaçlar denediğine ve hatta yeni bir tür canavar yarattığına inananlar da var; satanistlerin toplanıp ayin yaptığını iddia eden de…
Özellikle altını çizmeye gerek var mı bilinmez ama; bu kasabanın mezarlığı da doğal olarak lanetli kabul ediliyor.

11. Capuchin Catacombs, Sicilya



İtalya’ya bağlı Sicilya Adası’nda yer alan bu müze, kesinlikle dünyanın en korkunç müzesi.
Palermo kentini ziyaret eden turistler burayı da görmeye niyetlense de; bir kısmı daha kapıdayken geri dönmeye karar veriyor.
Burası aslında 1600 yılından bu yana kullanılan bir yer altı mezarlığı. Sicilya usulü bir mumyalama biçimi geliştiren yerel halk; rahiplerin, aydınların ve saygın kişilerin ölü bedenlerini burada saklamaya başlıyor.
Kıyafetleri değiştirilen, bakımları yapılan bu bedenlerin sayısı 8 bini bulsa da; ancak 2 bini şu anda müzede sergileniyor.
İçerideki en küçük mumyalardan biri ise; “Uyuyan Güzel” lakabıyla anılan ve ziyaretçilere adeta canlı gözlerle bakan 2 yaşında bir kız çocuğu.


12.Aokigahara, Japonya



Japonya’daki ikinci korku durağı; ne yazık ki sayısız intihara ev sahipliği yapan Aokigahara.
San Francisco’da bulunan Golden Gate Bridge’den sonra dünya tarihindeki en fazla intihar, Japon mitolojisinde de öneme sahip olan bu antik yerde gerçekleştirilmiş.
Sadece 2010 yılında 50’den fazla kişinin bu bölgeye giderek hayatına son verdiği biliniyor.
Aslında sık ağaçlardan oluşan bir orman olan Aokigahara’da dolaşmak isteyen varsa, kaybolma riskine karşı da çok dikkatli olmalı ve rotasını işaretlemeden ilerlememeli.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to The Feilans

8 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.