BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT

3nPk...nrFP
22 Jan 2024
22

Böyle Buyurdu Zerdüşt: Herkes ve Hiçbiri için Bir Kitap , Friedrich Nietzsche tarafından kaleme alınmış bir kitaptır (1883–1885). Kitabı belirli bir kategori içerisinde tanımlamak genelde zor olmuştur: Bir edebiyat eseri ve aynı zamanda felsefi bir çalışmadır. Nietzsche kendisi kitabı "yazılmış en derin" eser olarak tanımlamıştır. Eser, birçok farklı konu ve tarz barındırmaktadır. Nietzsche'nin felsefi görüşleri açısından önemli bir yer tutan kitap, birçok eleştiriye maruz kalmıştır.

Edebiyat Ve Felsefe
20.Yüzyıl felsefesinde belirgin bir eğilim olarak edebiyat ve felsefenin iç içe geçtiği, felsefi anlatıların edebî anlatılara benzemeye başladığı ya da edebî anlatının felsefi nitelik taşıdığı gözlemlenir. Bu gelişmenin kaynağındaki en önemli düşünür Nietzsche'dir ve özellikle onun Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabıdır. Bu kitapta Nietzsche şiirsel bir üslupla felsefi meseleleri dile getirmiş, kendi felsefi düşüncelerini ve kavramlarını açıklamıştır. Nietzsche'nin en belirgin etkisi Martin Heidegger'in felsefi çalışmalarındaki şiirsellik arayışında ve varoluşçu filozofların edebî-felsefi yapıtlarında görülür. Nietzsche, felsefe alanında yalnızca metnin içeriğiyle değil, üslubu ya da söylemiyle de yakından ilgilenmiş, yeni düşünceleri yeni söyleyişlerle dile getirme prensibiyle hareket etmiştir. Böyle Buyurdu Zerdüşt, bu anlamda felsefeye yeni bir içerik katkısından ibaret olmayıp yeni bir söylemsellik de getirmiştir.
Böyle buyurdu Zerdüşt, Nietzsche felsefesinin ana yapıtıdır. Kendi deyimiyle: “Yazılmış en yüce kitap, insanlığa şimdiye dek verilen en büyük armağan”dır.
Nietzsche, felsefesinde olduğu gibi yazım tarzında da var olan kuralları hiçe saymış ve kendine özgü bir edebî üslup kullanmıştır. Kimi zaman şiir kimi zaman düz yazı kimi zaman da ikisinin karışımıyla karşımıza çıkan yazım tarzını, belirli bir kategori içerisinde tanımlamak güçtür.
Eserin geneli özdeyişlerden oluşur. Nietzsche anlatmak istediği konuyu, benzetmeler ya da imalar kullanarak aktarır. Bu şekilde, okuyucunun bahsedilen konu hakkında düşünmesini ve kendisine ait bir yargıya ulaşmasını beklemektedir. Bu durumu şöyle açıklar: “Herkesin okumayı öğrenme hakkının olması, zamanla sadece yazmayı değil, düşünmeyi de mahveder. Dağlarda en kısa yol doruktan doruğadır ama bunun için uzun bacakların olmalı. Özdeyişler doruk olmalı, kendisine hitap edilen de iri kıyım ve uzun boylu.” 
Yazılarını bilmece, okuyucuları da bilmeceleri çözen kişi, bulucu olarak tanımlamıştır. Fakat onun bu üslubu, zaman içinde felsefesinin algılanışını etkileyen kasıtlı çarpıtmaları ve yanlış anlaşılmaları doğurmuştur. Yaşadığı çağda kimsenin kendisini anlamasını beklemediğini, onu duyacak kulakların olmadığını söyleyen Nietzsche, bunun sebebi olarak da yaşadığı çağa ait olmamasını gösterir. Kendisini henüz zamanı gelmemiş filozof olarak tanımlayan Nietzsche, felsefeye bakış açısını şu cümlelerle dile getirir: “Yazılarımın havasını soluyabilen, bunun bir yüksek yer havası, sert bir hava olduğunu bilir. Felsefe; bugüne dek anladığım, yaşadığım gibisi, yüksek dağda, buz içinde gönüllü yaşamaktır.” 
Kitapta Zerdüşt isimli karakterin gözlemleri ve bu gözlemler üzerine ürettiği düşünceler yer alır. Karakterin ismi, İranlı bir peygamber olan Zerdüşt peygamberin ismiyle aynıdır. Bu durum zaman zaman “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ün bir kutsal kitap olarak algılanmasına neden olmuştur. Nietzsche bu yanlış anlaşılmayı öngörmüş ve, “Zerdüşt adı ne anlama geliyor, sormadılar bana, sormalıydılar. Çünkü o İranlının tarihteki korkunç benzersizliğini yapan şey, benimkinin tam tersidir.”  ve “Burada konuşan ne bir peygamberdir ne de din kurucusu denen o güç istemi ve hastalık kırmasıdır. Bağnazın biri değil burada konuşan, vaaz verilmiyor, inanç istenmiyor burada.”  cümleleriyle bu çarpıtmaların da önüne geçmiştir.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to ONUR CAN

1 Comment

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.