AVRUPA'DA EŞSİZ VE NADİR KÖYLER...
Gruyeres kasabası orta çağdan beri hiç değişmeden duran mini minnacık bir yer. Tıpkı Heidi çizgi filmindeki köy gibi. Ülkemizde gravyer peyniri diye bildiğimiz peynirin üretildiği yer. Bu peynir meşhur Tom ve Jery çizgi filminde Jery’nin hayalini süsleyen o iri delikli peynir. Kendisi burada gravyer değil gruyere peyniri olarak tanınıyor.
Gruyeres köyünün öyle acayip uzun anlatılacak bir yanı yok. Minik şirin bir köy meydanı, masalsı bir şatosu var. Evet, var valla küçücük köyün şatosu mu olur demeyin burada var.
Konu İsviçre olunca yeşil çayırlar, güzel evler, inekler ve şatolara alışmak lazım. Köyün şirin meydanı daha çok turistik eşya satan dükkanlarla çevrili. Güzel bir havada köyün ana meydanına bakan bir kaffede oturmak çok keyifli olacaktır.Bir kaç peynir fabrikası da var. Buradan peynir tadımı yapmak veya satın almak mümkün. Ancak fermantasyon kokusu çok keskin. Girmeden önce sert bir kokuya hazırlıklı olmalısınız.
Ancak zamanınız uygun olursa size köyde bulunan yaratık temalı Giger Museum’a vakit ayırmanızı önerebilirim ki burası hakikaten çok farklı.
Gören herkes sever mi bilmem ama dekorasyonu ve kaffedeki objelerin dünyada çok fazla benzeri yoktur sanırım. Sanki dünya dışından gelen ziyaretçiler burayı sevmişte buraya bir dükkan açmaya karar vermişler kıvamında bir yer.
Gruyeres sanırım uzun yıllar hafızalarınıza yer edecek sevimlilikte. Hoşça birkaç saat geçireceksiniz. Ve gezenler fondü yemek için en uygun yerin burası olduğu fikrindeler. Ben maalesef yemedim ama düşünürseniz o yer burası.
Fransa’nın Masalsı Şehri Colmar
Colmar, son zamanlarda adını daha sık duyduğumuz, rengarenk evleri, çiçeklerle süslenmiş sokakları ve güzelliğiyle büyüleyen şehirlerden biri. Sizi adeta bir masalın içindeymişsiniz gibi hissettiren bu büyüleyici şehir, Alsace şarap yolu rotasının durakları arasında yer alıyor.
Colmar’ın nerede olduğunu ve kente nasıl gidildiğini merak edenler için yanıtlayalım. Colmar, konum olarak Almanya sınırına hemen hemen 10 dakika uzaklıkta yer alıyor. Bu sebeple yıllar boyunca Almanya ve Fransa arasında paylaşılamamış olan Colmar’da, Almanların sayısı da oldukça yüksek. Öyle ki kentte Fransızca ile beraber Almanca da ana dil olarak konuşuluyor.
Colmar’da ne yapılır ve Colmar’da gezilecek yerler nelerdir diye merak edenler için de şehirde yapılabilecekler. Colmar, iyi bir planlama yaparak birkaç saatte merkezi gezilebilecek küçük bir şehir. Şehir o kadar güzel ve masalsı ki gezerken kendinizi kaybedebilir, her evin önünde fotoğraf çektirmek isteyebilirsiniz. Şehirde mutlaka görmeniz gereken noktaların başında Kafalar Evi (La Maison des Tetes) ve Pfister Evi (Maison Pfister) geliyor. Bu iki muhteşem yapı görenleri kendine hayran bırakıyor. Eğer müze gezmekten hoşlanıyorsanız da Unterlinden Müzesi, Bartholdi Müzesi ve Oyuncak Müzesi gezi notlarınıza ekleyebileceğiniz keyifli adresler.
Fotoğraf çekmeyi seviyorsanız mutlaka uğramanız gereken noktalardan biri; Le Petite Venise (Küçük Venedik). Rengarenk evlerle çevrili, eski şehir bölgesi olan Le Petite Venise’de birbirinden güzel fotoğraflar çekecek ve unutulmaz anılar biriktireceksiniz.Şehrin taze meyve, sebze ve şarküteri ürünlerinin yer aldığı Marche Couver (Büyük Pazar), tadına doyamayacağınız Fransız ekmekleriyle de oldukça ün sahibi. Siz de Le Petite Venise’in yakınında bulunan bu tarihi pazardan alışveriş yapabilir, aldığınız ürünlerle nehir kenarında keyifli bir kahvaltı edebilirsiniz.
Colmar’da yapılabilecek aktivitelerden biri de Ren nehrinde tura çıkmak… Bu huzur dolu tura çıkmak isterseniz Saint Pierre köprüsüne ulaşarak günlük düzenlenen tekne turlarına katılabilirsiniz. Bu tekne turları ile Ren nehrinde bir tur atmak yaklaşık otuz dakika sürüyor. Şehrin girişinde karşılaşacağınız Özgürlük Heykeli’nin de tatlı bir öyküsü var. Gördüğünüz ilk an kendinizi New York’ta hissettiren bu heykelin orada bulunma sebebi; heykelin tasarımcısı olan Bartholdi’nin Colmar doğumlu olması. İşte bu yüzden şehrin girişinde eserinin bir kopyası yer alıyor.
Colmar, yılın her döneminde ayrı bir güzel oluyor. Bahar ve yaz aylarında daha rahat gezilebilir olsa da özellikle yılbaşı döneminde Colmar, daha da büyüleyici bir şehre dönüşüyor. İşte bu sebeple siz de bu masalsı şehri yılbaşı döneminde ziyaret ederseniz Avrupa’nın en iyi Noel pazarlarından birine ev sahipliği yapan Colmar’ın sihirli atmosferine şahit olabilir, farklı yiyecekler tadabilir ve sıcak şarap içebilirsiniz.
BLED SLOVENYASlovenya'nın başkenti ve en büyük şehri olan Ljubljana’da yer alan zümrüt yeşili Bled Gölü, cennetten bir parça gibi görünen adacık üzerindeki olağanüstü bir kartpostala benziyor. Slovenya'nın en popüler beldesi olan ve Avrupa’da balayı destinasyonlarının vazgeçilmez adresi olan göl, aynı zamanda yürüyüş, bisiklet, golf, su sporları, balıkçılık, at biniciliği, dağcılık ve kanyon geçişi gibi olanaklarıyla sırt çantalı gezginlerin de en çok ziyaret ettiği bölgelerden biri. Bled Kasabası yakınlarında yer alan gölü kuzey kıyısında, bir Orta Çağ yapısı olan Bled Kalesi, batı ucunda ise Zaka Vadisi bulunuyor.
Büyüleyici Bled Adası
Dünya Kürek Şampiyonası’nın da birkaç kez düzenlendiği göl Bled Adası'nı çevreliyor. Julian Alpleri’nin el değmemiş bakir yeri olan ve tarih öncesi zamana ait insan izlerinin keşfedildiği Bled Adası'nda, kale benzeri bir kilise bulunuyor. Kilisenin inşasından önce, adada Slav mitolojisinde bereket ve aşk tanrıçası olarak bilinen Živa'yı kutsayan bir tapınak bulunuyordu. Yöre halkı 745'te Hıristiyanlığı kabul ettiğinde tanrıçalarını Hıristiyan Meryem Ana ile değiştirmeye zorlandılar. Tapınak yıkılarak yerine bir kilise inşa edildi. 52 metrelik heybetli çan kulesiyle 1465’te inşa edilen şu anki kiliseye 17. yüzyılın ortalarında Meryem Ana Şapeli ve 99 basamaklı bir taş merdiven eklendi. Geleneklere göre adada evlenmek isteyen damadın nikah kıyılmadan önce gelini bu basamaklar boyunca kucağında taşıması gerekiyor. Adaya ulaşım ise “pletna” olarak adlandırılan geleneksel botlarla sağlanıyor.
Nefes kesen Bled Kalesi manzarası
Görkemli bir uçurumun zirvesinde yer alan Bled Kalesi, yüzyıllar boyunca nefes kesen göl manzarasıyla çevrili, eşsiz bir konumda yer alıyor. 1011 yılında savunma amaçlı inşa edilen kale, bölgenin en büyüleyici noktası olarak kabul ediliyor. 1511'de meydana gelen bir depremden oldukça zarar gören ve daha sonra restore edilerek bugünkü halini alan yapı, sanat galerisi ve sergi salonu olarak hizmet veriyor. Ayrıca kalede görülmeye değer bir şarap mahzeni de bulunuyor. Fakat kalenin en çarpıcı özelliği avlu ve restoran terasından görebileceğiniz muazzam Bled Gölü manzarası.
Geleneksel Pletna’larla gezinti
Gölü ziyaret eden herkes, göl veya tüm ada etrafını turlayan “pletna” isimli küçük yolcu teknelerine hayran oluyor. Geçmişi 1590'a uzanan bu geleneksel düz tabanlı ahşap tekneler yalnızca Bled'de yapılıyor ve yüzyıllar boyunca nesilden nesle aktarılan pletna zanaatı ile pletna kürekçileri tarafından kullanılabiliyor. Bu botlardan birine binene kadar Bled'i gerçekten ziyaret etmiş sayılmazsınız!
Göl etrafında romantik yürüyüş
Bled Gölü kenarında 3.5 millik harika bir yürüyüş yolu bulunuyor. En güzeli de göl kenarındaki otellerin plajlarının özelleştirilmesine izin verilmiyor oluşu. Yürüyüşünüze ara vermek istediğinizde, göl kenarında ve etrafındaki tepelik alanlarda farklı manzaralar sunan banklardan birine oturup dinlenebilir, gün batımını göle karşı izleyebilirsiniz. Göl çevresi aynı zamanda çiftler için de oldukça romantik bir yürüyüş alanı sunuyor.
Enfes Bled Kremalı Keki
Bledlilerin tek gerçek kremalı keklerin Bled'de yapıldığını iddia ederek gurur duydukları meşhur Bled Kremalı Keki (Cream Cake) bölgenin sembollerinden biri. Tereyağlı hamurdan yapılan altın renkli gevrek dış kısmının altında, kendilerine özgü vanilyalı kremasıyla, sahip olduğu ünün hakkını veriyor! En iyi Bled Kremalı Keki, Ištvan Lukačevič tarafından yapılan Hotel Park Pastanesi’nde yiyebilirsiniz.
Avrupa Rüyası EKO ve PLUS ile Slovenya seyahati sırasında, ekstra tur ücreti olmaksızın görebileceğiniz Bled Gölü, Slovenya'nın sahip olduğu tek adada bulunan bir dağ gölü. Ljubljana Uluslararası Havalimanı’na 35 km, başkent Ljubljana'ya ise 55 km uzaklıktaki Bled Gölü’nde şahane bir gün geçirmenin keyfini çıkarın!
Burası öyle güzel bir kasaba ki Çinliler bir kopyasını inşa etti… Fotoğraflarına bakmaya doyamadığımız Avusturya'nın en eski kasabalarından Hallstatt’ı bu defa biraz daha yakından inceleyelim istedik. Brandlifemag.com editörlerinin gözünden Avusturya'nin masal kasabası Hallstatt...
Dağların arasında saklı küçücük bir inci Hallstatt. Burası Avusturya’nın hem en eski kasabalarından biri hem de ülkenin Viyana ve Salzburg gibi popüler turistik şehirlerine rağmen çok büyük bir ihtimalle en çok fotoğraflanan yeri.
Siz de muhtemelen bu fotoğraflara defalarca rastladınız ve herkes gibi Hallstatt’ı (eğer orayı ziyaret eden şanslı kişilerden değilseniz) seyahat listelerinize dahil ettiniz.Yeni keşiflerinizden biri neden Hallstatt olmasın?
Hallstatt, Alp dağlarına özgü, 16. yüzyıldan kalma evleriyle bir tuz madeni kasabası.
Salzburg’dan arabayla yaklaşık bir satte ulaşabileceğiniz kasabayı keşfetmek için günübirlik bir gezi yeterli oluyor, ancak elbette bu atmosferi doya doya yaşamak isterseniz konaklayabileceğiniz küçük butik oteller ve ev pansiyonlar da mevcut.
Hallstatt her mevsimde ayrı bir güzellik sunan masal gibi bir göl kasabası. Karla kaplı görüntüleri de kış mevsiminin ona ayrı bir güzellik kattığının kanıtı.
Ancak kışın gitmeyi tercih ederseniz gölde tekne turu yapmak veya fünikülere binmek gibi bazı aktivitelerden mahrum kalacağınızı da unutmayın.
Hallstatt’ta neler yapılır derseniz, elbette öncelikle kasabanın her biri birbirinden güzel sokaklarını keşfetmekle ve bol bol fotoğraf çekmekle işe başlamanızı öneriyoruz.
Daha sonra dünyanın en eski tuz madenini ziyaret edebilir ve yer altındaki tuz gölünü keşfedebilirsiniz.
Hallstatt’ın merkez noktası Market Square’de bir kahve molası verebilir, eski mezarlıkta yer kalmadığı için buraya yerleştirilen yüzlerce kafatası ve insan kemiğinin sergilendiği Beinhouse’a göz atabilirsiniz.
Fünikülerle çıkabileceğiniz Skywalk ise kasabanın tüm güzelliğini ve Alp dağlarının ihtişamını seyredebileceğiniz bir manzara noktası.
Eğer doğa yürüyüşü yapmayı seviyorsanız, bu bölgede hepsi de sunduğu dağ ve göl manzaralarıyla büyüleyen birçok trekking rotası da bulunuyor.