Halkla İlişkileri Sosyo-Kültürel Perspektiften Değerlendirmek: Kültürel Aracı Bir Meslek Olarak Halk

FUhK...Re91
2 Jan 2024
122

Halkla İlişkileri Sosyo-Kültürel Perspektiften Değerlendirmek: Kültürel Aracı Bir Meslek Olarak Halkla İlişkiler


Halkla ilişkiler kavramının alan sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği konusunda fikir birliği bulunmamaktadır. Tanım’ı konusunda gerçekleştirilen akademik tartışmaların önemi hala sürmektedir. Tanım olarak meslek ve yetki alanı olarak kendini konumlandırmak istemesi bu tartışmaların bolluğunu pekiştirmektedir. Halkla ilişkiler, reklam ve halkla ilişkilerden kendini ayrıştırmak isterken örgütler için kendini önemli bir konuma getirmek istemektedir. Halkla ilişkilerin yüzlerce tanımı bulunmaktadır. Tanımlar zamanla ve görüşlerle değişim geçirdiği görülmektedir. Halkla ilişkilerin ilk ortaya çıkışında ki tanımlandırması iyi iletişim kullanarak iyi niyet oluşturmak ve sürdürmektir. Bu tanımlandırmalara 1940’lı yıllarda toplumsal yönlendirme için yol gösterici, motive edici ve ikna edici gibi tanımlamalarda eklenmiştir. 1960’larda tanımlandırmalara, pilot, katalizör, yorumlayıcı ve şeytanın avukatı gibi tanımlar eklenmiştir. Yüzlerce farklı tanımlandırması olmasına rağmen, halkla ilişkilerin, yönetim alanına ait bir kavram olarak değerlendirilmesinin en önemli nedenleri, halkla ilişkiler alanında ABD hegemonyasının bulunması ve ilk dönem araştırmacılarının araştırma gündemini yeni halkla ilişkiler araştırmacıları için önceden belirlemiş olmasıdır. Halkla ilişkilerde egemen paradigma, alanın ilerlemeci, etik olarak gelişen bir meslek olduğunu ve daima etki alanını artırarak geliştiğini savunmaktadır. Bu anlayış, uzun yıllar halkla ilişkilere bakışı etkilemiştir.

Yönetim Paradigmasına Eleştiriler

21. yy.dan sonra tanımlamalardaki yeni yaklaşımlar yeni bir bakış açısı geliştirmiş ve farklı sorunlara odaklandırmıştır. Bu yeni çıkan yaklaşımların ortak özelliği yönetim kavramı içine sıkışan tanımlandırmayı eleştirmiştir. Bu konuda eleştiride bulunmalarının sebebinin yönetim kavramına olan bağlılıktan dolayı kendi köküne bağlılıktan uzaklaştığını diğer alanların yeni tanımlar üretip halkla ilişkiler alanından uzaklaştığını bu sebeple halkla ilişkilerin yeni tanımlar ve alanlar üzerinde de çalışması gerektiğini ifade etmişlerdir.
Eleştirilerin sonunda istenilen tanımlandırma ise halkla ilişkiler kavramının bütün alanlar ile iç içe olması ve onlarla harmanlanması, belli başlı kavramların baskısı altında olmamasını istemişlerdir. 21.yy.da gelişen dünya düzeninde halkla ilişkiler kavramının geniş etkiler bırakıp yol gösterebilmesi için bu gerekli görülmüştür.

Halkla İlişkilerde Kültürel Dönüşüm

Halkla ilişkiler ile kültür arasındaki ilişki temel olmasına rağmen kültür ve halkla ilişkiler 21.yy.’a kadar merkezi şekilde sahip olduğu değeri görmemiştir. Kültürün, halkla ilişkiler uygulamalarında hem de alanın konumlandırılmasında önemli bir etkisi bulunmaktadır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları belirli kültürel gruplara ait olan kamularla iletişim kurmakta, aynı zamanda kültürel aracı olarak kültürün üretimine dahil olmaktadır. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının birlikte çalıştığı örgütlerin daha geniş toplumsal yapıları ve ideolojileri ifade eden kültürel kimlikleri bulunmaktadır.
Halkla ilişkiler alanında sınırları aşan, yeni yolları yaratan ve cevaplanacak yeni sorular öneren bir düşünce hareketi olması gerekmektedir. Yeni fikirlerin tartışılmasını ve söylemleri şekillendiren felsefi varsayımların derinlikle araştırılmasını cesaretlendirmelidir. Kültürel dönüşümün bir dönüşüm olarak değerlendirilmesinin en önemli nedeni, bu yaklaşımın alanın ontolojik ve epistemolojik odağını değiştirmesidir. Bu yaklaşımda halkla ilişkiler uygulamalarının, sürecinin ve çıktılarının toplumsal inşacı doğası odağa alınmaktadır. Dolayısıyla halkla ilişkiler alanıyla ilgili yeni görme yolları yaratmakta, alanın kültürel bir etkisi olup olmadığı, kültürden etkilenip etkilenmediği, bir kültürel aracı işlevine sahip olup olmadığı gibi yeni soruların sorulmasını sağlamaktadır. Alandaki temel varsayımlara karşı çıkarak yeni görme yolları yaratmakta ve yeni araştırmaların önünü açmaktadır. Bu doğrultuda ortaya çıkan yeni çalışmaların bir dönüşüm olarak tanımlanması yerinde olacaktır.

Bir Kültürel Aracı Olarak Halkla İlişkiler

Kültürel aracı kavramı ilk defa Pierre Bourdieu tarafından, 20. yüzyılda Fransa’da ortaya çıkan yeni küçük burjuvazi sınıfını tanımlamak için kullanılmıştır. Bu kavram halkla ilişkilerde bir kültürel dönüşüm yaşandığını savunanlar için büyük bir öneme sahiptir. 20. yüzyılda yeni orta sınıf ortaya çıkmıştır. Bu yeni nesil orta sınıfa bazen yeni kültür aracıları, hizmet sınıfı veya bilgi sınıfı denilmektedir. Yeni orta sınıfı bazen yeni küçük burjuvazi olarak adlandırılmaktadır. Sembolik üretim yapan bu sınıf genellikle reklam ve halkla ilişkiler alanından yararlanmaktadır. Bu sınıfın kendi avantajları için yaptıkları teknik oynamalar ve değişimleri halkla ilişkiler alanında yeni kavramların ortaya çıkmasına olanak vermektedir. Bazı akademik çevre bu sınıfı kültür ajanı olarak dile getirmektedir. Kültür transferi yaparak ellerindeki sembolik üretimleri pazarlamak için başka kültüre yabancı kültürü aşılamak istemişlerdir. Bu sınıfın kültürleri etkilediği ve değişimlere sebebiyet verdiği görülmüştür. Kültür kavramı ve halkla ilişkiler bu sınıf sayesinde çok fazla anlam ve metod kazanmıştır.

Sonuç

Halkla ilişkiler alanı çok sayıda tartışmayı barındırmaktadır. Alanın sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği, ortaya çıkış amacı, kime hizmet ettiği, yalnızca bir yönetsel işlev olup olmadığı, kültür ile bir bağı olup olmadığı, ne kadar etkili olduğu gibi konularda farklı görüşler bulunmaktadır. Bu farklı görüşler ve bakış açıları, alanla ilgili farklı paradigmaların oluşmasına neden olmaktadır. 2000’li yıllara kadar egemen paradigma halkla ilişkileri örgütsel alan çerçevesinde tanımlayan ve sınırlandıran, halkla ilişkileri işlevsel perspektif odaklı değerlendiren yönetim paradigmasıdır. 2000’lerden sonra alana alternatif yaklaşımların çoğalmaya ve ağırlık kazanmaya başladığı görülmektedir. Bu durum halkla ilişkiler alanında paradigma bolluğu yaşanmasının önünü açmıştır.
Halkla ilişkileri kültürel aracı olarak tanımlamak, alana farklı pencerelerden bakmak için yeni bir yol oluşturmaktadır. Bu iki perspektif birlikte değerlendirildiğinde halkla ilişkilerin toplumun maddi gerçeğini inşa ettiği kültürü hem etkileyen hem de bu kültür tarafından biçimlendirilen bir kültürel aracı sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla halkla ilişkilerin kültürel aracılık rolü incelenirken, örtük iktidar ve güç ilişkilerinin ortaya çıkarılması büyük bir önem taşımaktadır.
Makale kapsamında birbirinden farklı iki yaklaşım olan yönetim paradigması ve sosyo-kültürel yaklaşımın birlikte değerlendirilerek, halkla ilişkilere yeni bir bakış açısı ve farklı araştırma gündemleri oluşturabileceği tartışılmıştır. Sonuç olarak, halkla ilişkiler alanı ve halkla ilişkiler tarafından üretilen söylemler değerlendirilirken ve tartışılırken tek bir paradigmaya sıkışmamak, farklı paradigmalardan beslenmek ve böylece değerlendirme için en uygun ve faydalı perspektifi oluşturmak için önemlidir.
İngilizcesini yayınladığım metin sayfamda mecvuttur.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to halepler06

21 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.