Fil Kök Hücreleri Sayesinde Mamut Türdiriltimine az kaldı

EfYA...bmjA
13 Mar 2024
30


Bir grup bilim insanı, yaklaşık 4.000 yıl önce buz çağının sonlarına doğru yok olan ve muazzam boyutlarıyla bilinen yünlü mamutları genetik mühendislik aracılığıyla yeniden yaratma çabasında önemli bir ilerleme kaydetti. Bu iddialı türdiriltimi projesinin uzun vadeli hedefi, yünlü mamuttan görünüş olarak ayırt edilemeyecek bir mamut-fil melezi oluşturmak. Böyle bir canlının, yeterli sayıda birey doğal yaşam alanlarına bırakıldığında kırılgan Arktik tundra ekosistemini iyileştirerek iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynaması bekleniyor.


Türdiriltimi projeleri, on yılı aşkın süredir Harvard Üniversitesi'nde görev yapan genetikçi George Church için bir tutku haline geldi. Bu projeler, Church'un 2021 Şubat'ında girişimci Ben Lamm ile birlikte Dallas merkezli Colossal Biosciences şirketini kurması ve aynı yılın ilerleyen aylarında önemli miktarda yatırım alarak dikkat çekmesiyle ön plana çıktı.

Bu tür bir projenin başarıya ulaşması için, öncelikle mamut genlerini taşıyacak bir Asya fili embriyosunu barındırabilecek yapay bir rahim gibi birçok zorlu teknik engeli aşmak gerekiyordu. Nitekim Colossal Biosciences ekibi, 2024 yılının mart ayının başlarında, mamut türdiriltimi çabalarında önemli bir ilerleme kaydettiklerini duyurdu.


George Church ve Colossal'ın biyolojik bilimler bölüm başkanı Eriona Hysolli, mamutun en yakın yaşayan akrabası olan bir Asya filinden alınan hücrelerin embriyonik bir duruma geri dönüştürüldüğünü açıkladılar. Bu durum fil hücrelerinden türetilen kök hücrelerin ilk kez elde edilmesi anlamına geliyor. Ekip, bulgularını bilimsel bir dergide yayınlamayı hedefliyor; ancak araştırma henüz hakem denetiminden geçmemiş durumda.


Bu kök hücreler, indüklenmiş pluripotent kök hücreler (iPSC'ler) olarak adlandırılırlar ve laboratuvarda uygun işlemlerden geçirildiklerinde neredeyse her tür fil hücresine dönüşebilme kapasitesine sahiptirler. Bu özellik, araştırmacılara bir Asya filine Arktik koşullarında yaşayabilmesi için gerekli genetik adaptasyonları sağlama konusunda benzersiz bir fırsat sunar. Bu adaptasyonlar arasında yünlü bir kürk yapısı, ısı yalıtımı sağlayan kalın bir yağ tabakası ve soğuk iklim şartlarına daha uygun küçük kulaklar gibi özellikler bulunmaktadır.

Hysolli, şirketin mamut türdiriltimi projesinin baş bilim insanı olarak bu kök hücrelerin potansiyel olarak sınırsız yenilenme kapasitesine ve vücuttaki herhangi bir hücre tipine dönüşebilme yeteneğine sahip olduğunu belirtiyor.


San Diego Hayvanat Bahçesi Vahşi Yaşam İttifakı'nın koruma genetiği direktörü Oliver Ryder, Colossal tarafından öncülük edilen hücresel araştırma tekniklerinin tehlike altındaki fillerin korunması konusunda yeni imkanlar sunduğunu vurguluyor. Araştırmada görev almayan Ryder, yorumlarını şöyle dile getiriyor:


Yıllardır fillerden iPSC'ler elde etme gayreti içindeyiz. Ancak bu başarıya ulaşmak oldukça güç oldu. Bunun koruma çalışmaları üzerindeki etkisi, genetik kurtarma ve yardımcı üreme teknolojileri alanında olacak.

Doğal yollarla elde edilen fil embriyoları üzerinde çalışmak, bilinen sebeplerden dolayı zorludur. Ancak kök hücreler sayesinde, bilim insanları bir filin fetüse dönüşüm sürecini aydınlatan model embriyolar üretebilecek, ki Ryder bunu "çok kıymetli bir kaynak" olarak nitelendiriyor.

Fil kök hücrelerinin kullanımı, mamutların türdiriltimi çabalarının da merkezinde yer alıyor. Genetik olarak mamut benzeri özelliklerle düzenlenmiş fil hücreleri, hem yumurta hem de sperm hücrelerinin üretimi sonrasında bir embriyo oluşturulması ve yapay rahme transferi için kullanılabilir. Bu süreç, uzun yıllar sürecek kapsamlı bir çalışmayı gerektirecektir.


Colossal ekibi, projenin başlangıcında altı yıl olarak belirledikleri zaman dilimini dikkate alarak, ilk olarak 1996'da koyun Dolly'nin klonlanmasında kullanılana benzer tekniklere başvurmayı planlıyor. Bu yöntem, genetik olarak değiştirilmiş hücrelerin bir donör yumurtaya enjekte edilmesini ve daha sonra bir fil taşıyıcı annenin gebelik sürecini geçirmesini içeriyor. Ancak bu teknoloji bir süredir mevcut olmasına rağmen, elde edilen sonuçlar tutarsız olabiliyor ve birçok uzman, başarısız denemelerin riski göz önünde bulundurulduğunda, tehlike altındaki hayvanların taşıyıcı olarak kullanılmasının etik yönlerini tartışıyor. Konu hakkında George Church şöyle belirtiyor:

Mühendislikle geliştirilmiş bir filin ilk kez ortaya çıkışı, büyük bir dönüm noktası olacak ve bu, Ben Lamm'ın 2021'den itibaren altı yıl süreceğini öngördüğü planla uyumlu olabilir. Bizi gerçekten heyecanlandıracak ikinci adım, soğuğa dayanıklı bir fil elde etmek olacak. Üçüncü ve en önemli hedefimiz ise, taşıyıcı annelere gereksinim duymayan ve ölçeklenebilir bir yöntem geliştirebilmek. Bu hedefe ulaşmak ise daha uzun bir zaman alacak


Bu alanda büyük mesafeler kat ettik. Mamut DNA'sının "kalitesi" neredeyse yaşayan bir filinki kadar iyi ve her ikisi de insan DNA'sıyla kıyaslandığında benzer derecede kaliteli.

Church ve Hysolli, Asya fili DNA'sında yapmayı planladıkları genetik değişikliklerin tam sayısını belirtmeseler de mamut benzeri ve Arktik koşullarına uyum sağlayabilecek bir canlı yaratma amacındalar. Church daha önceden insan vücuduyla uyumlu organlar üretebilmek için domuzlar üzerinde yürütülen genetik mühendislik çalışmalarında elde edilen tecrübelere dayanarak, domuzlarda tek seferde 69 genetik değişiklik yapmanın mümkün olduğunu belirtmişti.[1] Ayrıca genetikçiler, bu canlıların kaçak avcılığa karşı korunma amacıyla dişsiz bir yapıda olmalarını hedefliyorlar.



Mamutların Potansiyel Rolü


Colossal, uzun zamandır yeterli sayıda mamutun gezegenin en kuzey bölgelerindeki çayırlara yeniden yerleştirilmesi halinde donmuş toprağın erimesinin yavaşlayabileceğini savunmaktadır. Bazı araştırmalar, mamutlar gibi büyük otlayıcıların geçmişte bitkileri tüketerek, ağaçları devirerek ve karı bastırarak toprağın altının donmasına katkıda bulunduklarını öne sürmektedir.


2020 yılında Sibirya'da gerçekleştirilen küçük çaplı bir çalışma; atlar, bizonlar ve ren geyikleri gibi büyük memelilerin mevcudiyetinin, bu hayvanların yaşadıkları korunan alanlarda, çevre arazilere göre daha soğuk toprak sıcaklıklarına yol açtığını göstermiştir.[2] Bununla birlikte bazı bilim insanları, dünya üzerindeki en hızlı ısınan bölgelerden birinde soğuğa adapte olmuş fil sürülerinin büyük bir etki yaratmasının pratikte zor olduğunu belirtmektedir.[3]


Colossal ayrıca 2022'de Tazmanya kaplanının ve 2023'te dodo kuşunun türdiriltimi çalışmalarını başlatmıştır, ancak mamut projesi şirketin en uzun süredir devam eden ve en çok dikkat çeken tür yeniden canlandırma girişimlerinden biri konumundadır.


BULB: The Future of Social Media in Web3

Learn more

Enjoy this blog? Subscribe to MUHAMMED NECİM

1 Comment