Obsesif Kompülsif Bozukluk Nedir?

7pej...ayBT
15 Jan 2024
23

Kendinizi hiç bir düşünceyi kafanızdan ne kadar isteseniz de atamadığınız, düşünmemeye çalıştıkça daha çok aklınızı meşgul eden, ve sonunda kontrol edemediğiniz bir endişe içinde kaldığınız bir durumda buldunuz mu?
Bu durumu sıkça yaşıyorsanız, kişilerin günlük hayatları, iş ve sosyal hayatlarında zorluk ve aksamalara sebep olan Obsesif Kompülsif Bozukluk’a (OKB) sahip olabilirsiniz. Obsesif Kompulsif Bozukluk belirtileri genellikle çocukluk ve ergenlik dönemlerinde baş gösterir. Ayrıca bilimsel çalışmalara göre, OKB’nin kadınlarda görülme olasılığı, erkeklerden daha fazladır.
Bu psikolojik rahatsızlığı oluşturan 2 unsur vardır: obsesyonlar (takıntı) ve kompulsiyonlar (zorlantı). Obsesyonlar, kişinin istemi dışında sık sık zihnini esir alan ve rahatsızlık hissi veren yineleyici her türlü düşünce ve imgeden oluşur. Obsesyonların başka bir karakteristik özelliği de kişinin bunları kontrol edememesi, bu sebeple de gittikçe artan anksiyete, endişe duyguları oluşturmalarıdır.

Sıkça Görülen Obsesyon Çeşitleri: 

  • Mikrop ve kir korkusu
  • Simetri ve düzene aşırı dikkat
  • Kendi agresif davranışları yüzünden kendine ya da sevdiklerine zarar verme korkusu
  • Değer ya da önem verilen bir şeyi kaybetme endişesi
  • Şiddet, cinsellik, ya da din hakkında rahatsız edici düşünceler
  • Bir işin tamamlanıp tamamlanmadığı hakkında aşırı şüphe ve kendinden eminsizlik

Bütün bunlar kişide sürekli korku, belirsizlik, tiksinti, şüphe gibi olumsuz duygular uyandırdığından, bu olumsuz duygulardan korunmak adına kaçınma davranışları geliştirilmesi olasıdır. Bunlara örnek olarak kirli olduğunu düşündüğü objelere ve insanlara dokunmamak, ya da zarar vereceğinden korktuğu kişilerden uzaklaşmak verilebilir.
Kompulsiyonlar

Kaçınma davranışlarının mümkün olmadığı durumlarda ise, kişi obsesyonlardan kurtulmak ya da etkisiz hale getirmek için kendi belirlediği ve işe yaradığına inandığı ritüelistik davranışlar sergiler. Bu davranışsal ve bilişsel eylemlerin bütününe “kompulsiyon (zorlantı)” denir. Kompulsiyonlar, istenmeyen düşünceleri, yani obsesyonları, kontrol etmek adına bir çabadır ve kişi bunlardan kaynaklanan rahatsızlık hissini gidermek için bu eylemleri yapmak ‘zorunda hisseder’. Yapmadığında ise üstündeki sıkıntı hissini atamaz ve günlük hayatındaki işleyişine devam edemez hale gelir.
Kompulsiyonlara örnek olarak kişinin sadece belirlediği sayıda elini yıkadığında temiz hissetmesi (3 kez gibi), sürekli olarak bir şeyleri yapıp yapmadığını kontrol etmesi (ütünün fişinin çekili olup olmadığı, ocağın kapalı olup olmadığı vb.), rahatsız edici bir düşünceden kurtulmak için belirli sözlerin tekrarlanması veya belirli bir sayıya kadar sayılması olabilir. Bu düşünce ve davranışların bireylerin hayatının işleyişini ne kadar bozduğuna daha somut bir örnek vermek gerekirse, kişi dışarı çıkarken evinin kapısını kilitlediğini hatırlasa bile, kilitlemediğine dair yenemediği yoğun bir şüphe duygusuyla, ne kadar yol gitmiş olursa olsun geri dönüp kontrol edebilir; bunun yüzünden önemli görüşme ve randevuları kaçırabilir.
Bu rahatsızlığın belirleyici özelliklerinden biri de bireyin sahip olduğu obsesyon ve kompulsiyonların kaynağının içsel olduğunu ve pek çok durumda mantık dışı olduğunu fark etmesi/bilmesi, ancak yine de onları kontrol edememesi ve vazgeçememesidir. Bir başka deyişle, bu rahatsızlığa sahip kişiler, yaşadıkları problemler konusunda içgörüye sahiptir.

Farklı Ekollerin Yaklaşımları ve Tedavi Süreçleri 


Bilişsel Davranışçı 


Obsesif Kompulsif Bozukluk tedavisinde ilaç tedavisi dışında veya beraberinde en sık başvurulan ve verimli görülen yaklaşım, Bilişsel Davranışçı terapidir. Bunun temelinde BDT’nin bireyin işlevsel olmayan düşünce ve davranışlarını tanıma, saptama ve iyileştirmeye yönelik olması yatar. OKB üzerine çalışırken ilk adım öncelikle psikoeğitim vermektir. Kişinin aklındaki obsesif düşünceler ve olası sonuçlar hakkındaki varsayımları terapi odasında tanımlanır ve farklı olasılıklar üzerine konuşulur.
Bu süreçte aynı zamanda danışanla istenmeyen düşüncelerin verdiği rahatsızlık hissine alışmak ve bunlara verilen tepkiyi engellemek, yani kompulsiyonları uygulamamak, hedeflenir. Örneğin, bir kişi ellerini 5 kez yıkamadığında hasta olacağına inanıyorsa, seviyesel olarak önce 4 kez, daha sonra 3 kez şeklinde kompulsiyonları hiç gerçekleştirmemeye yönelik uygulamalar yapılır. Maruz bırakma tekniğiyle öne çıkan bu uygulamalar sonunda, kişi hasta olmadığını gördükçe, davranışlarının inançlarını beslediği döngü kırılmaya daha müsait hale gelir. Bu işleyiş ilk başta danışandaki endişe seviyesini arttırabilir, ancak terapist ve danışan arasındaki açık iletişim ve iş birliği sayesinde uzun vadede yaşanılan problemleri azaltır. Daha sonrasındaysa rahatsız edici düşünce ve davranışların daha gerçekçi ve uyumlu olanlarıyla değiştirilmesi üzerine çalışılır. BDT ile tedavi edilen OKB vakalarında birkaç hafta sonra dahi önemli ilerlemeler görülebilmektedir.
Analitik 

Obsesif Kompulsif Bozukluğa analitik penceresinden yaklaştığımızda, bu rahatsızlığı kişinin çocukluktan itibaren yaşadığı deneyimlerde bastırdığı arzular ve dürtülerle, bunların tehlikesinden korunmak için kullanılan ilkel savunma mekanizmaları ile alakalı görür. Ancak yapılan kimi araştırmalar ve uzman görüşleri, psikoanalizin OKB’yi tedavi etmek için pek uygun bir seçenek olmayabileceğini öne sürer. Çünkü, obsesyon ve kompulsiyonların derinine inmek üzerine bir yaklaşım sergilendiğinde ve üzerinde saatlerce, haftalarca konuşulduğunda, bu bireyin halihazırda bırakmakta zorlandığı düşünce ve davranışları onlar için daha gerçek bir hale getirebilir.
Bu gibi durumları yaşadığınızı fark ediyor ve üzerinizdeki etkilerinden kurtulmak istiyorsanız, bunlarla yalnız baş etmek zorunda olmadığınızı unutmayın. OKB için etkili tedavi yöntemleri konusunda uzman psikologlardan yardım almak, kendinizi daha iyi hissetmek ve hayat kalitenizi iyileştirmek adına önemli bir adım olacaktır.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to umutcandan

0 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.