TÜRKİYEDE FUTBOL TARİHİ

CU45...YHqP
29 Mar 2024
39

 TÜRKİYEDE FUTBOL TARİHİ
     


    Ülkemizde 19. yüzyılın sonlarında modern futbol oynanmaya başladığı bilinmektedir. Osmanlı Döneminde Selanik’te başlayan futbol heyecanı, zaman içinde İzmir Bornova’ya kadar yayılmıştır. Futbolu ilk oynayanlar, Müslüman olmayan azınlıklar idi. Özellikle İzmir ve Selanik’te yaşayan Rum, Ermeni, İtalyan ve İngiliz asıllı azınlıklar, kendi aralarında kurdukları takım ve kulüplerde futbol oynamaya başladılar. 1875 yılında Selanik’te, 1877 de İzmir’de azınlıkların tercih ettikleri futbolda, 1877 yılında İstanbul’da oynanan İzmir Karması ile İstanbul Karması futbol karşılaşması, topraklarımızda (Türk topraklarında) yapılan ilk futbol karşılaşmasıdır. 1894 yılında İzmir’de yaşayan İngilizler tarafından Football Smyrna Club’ı (İzmir Futbol Kulübü) kuruldu. 1906 yılında düzenlenen Olimpiyatlara katıldı ve Danimarka Takımının ardından ikinci oldu. İstanbul’da yaşayan İngilizler ile Rumların katılımları ile halk arasında futbol sevgisinin artarak yayılması, birçok kulübün kurulmasına vesile oldu.
         İlk Türk Takımı 1901 yılında İstanbul Kadıköy’de Fuat Hüsnü Bey ile Reşat Danyal Bey tarafından dikkatleri çekmemek için İngilizce isimle kurulan Black Stocking futbol takımıdır. Aynı yıl bu takımın Rumlarla Papazın çayırında yapılan karşılaşma ise bir Türk Takımının ilk futbol müsabakası olarak tarihe geçti. Ancak aynı yıl faaliyetine son verildi.
         İzmir’de futbolu ilk başlatan, yayılmasını sağlayan ve 1889 yılında İstanbul’a yerleşen James La Fontaine adlı kişi, 1902 yılında İngilizler ve Rumlardan oluşan ve İstanbul’un ilk kulübü olan Cadi – keuy Fotbaal Club’ı (Kadıköy Futbol Kulübü) kurdu. Daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle bu kulüpten ayrılan İngiliz asıllılar 1903 Moda-Football Club’ı (Moda Futbol Kulübü) kurdular. 1904’te Kadıköylü Rumlar Elpis Kulübünü, aynı yıl İngilizler de Imogene Futbol Takımını kurdular. Takımların çoğalmasıyla James La Fontaine Pazar Ligi adıyla anılan ilk lig’i düzenledi. 1904’te ilk Pazar Ligi Şampiyonluğunu Imogene Futbol Kulübü, 1905 yılında ise Cadi-keuy (Kadıköy) Futbol Kulübü kazandılar.
           Devamında bu takımların katılımlarıyla 1903 yılında İstanbul Ligi kuruldu. İstanbul’da bir futbol liginin kurulması futbolun yayılmasını sağlamış ve arka arkaya futbol kulüpleri, takımları kurulmaya başladı. Bu durum gençlerimizin de ilgisini çekmiş ve zaman içinde “biz niye bir futbol takımı kurmuyoruz?” görüşmeleri başladı ve bunun sonucunda ilk resmi futbol takımımız oluştu. 1905 yılında o zamanki adıyla “Mektebi- Sultani, şimdiki Galatasaray Lisesi öğrencilerinden Ali Sami Yen’in girişimleri ile Galatasaray Futbol Takımı kurulmuştur. Galatasaray Futbol Takımı 1905-1906 sezonunda İstanbul Ligine katılmış, 1907-1908 sezonunda ise kazandığı İlk Şampiyonluk ile Türk Futbolumuz için önemli bir başlangıç yapmıştır.1905 yılında Galatasaray, 1907 yılında Fenerbahçe ve 1903 yılında kurulan ancak futbol branşında 1910 yılında faaliyete başlayan Beşiktaş ile birlikte Pazar Liginde Türk Futbolcular çoğunluğu sağladılar. Pazar Ligi, Cuma Ligi, İstanbul Türk İdman Birliği Ligi ve İstanbul Şampiyonluğu Ligi bu döneme ait önemli organizasyonlar olarak tarihteki yerlerini aldılar. Ancak daha sonraki yıllarda ise yaşanan savaşlar nedeniyle futbol yaklaşık 11 yıl oynanmadı.
          1908 yılında II. Meşrutiyet’in ilanı ile futbol popüler oldu ve önem kazandı. Kulüp ve takım sayıları hızla çoğaldı, gençlerin en çok sevdikleri, ilgi duydukları, tercih ettikleri spor dalı oldu. Kulüp sayılarının artması üzerine, İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği kuruldu ve İstanbul Lig’i ile birlikte, Cuma Lig’i olarak anılan ikinci bir lig oluşturuldu. Ülkemizde 1908-1923 yılları arasında geçen zaman dilimi futbolumuzun gelişime zamanıdır.
          II. Meşrutiyet sonrası kazanılan özgürlük ile yeni Türk takımları kurulmuş ve kendilerini kabul ettirmişlerdir. İstanbul’dan sonra İzmir, Ankara, Eskişehir, Bursa, Adana ve Trabzon İllerinde de futbol büyük bir hızla yayılmıştır. İzmir’de ilk olarak 01. Kasım. 1912 yılında Karşıyaka Kulübü kuruldu. Ardından 16.Ocak.1914 yılında Altay, 25.Temmuz.1923 İzmirspor, 26.Aralık.1923 yılında Altınordu, 14.Haziran1925 yılında Göztepe ve 11.Mart.1928 yılında Bucaspor kuruldu.
          İlk Türk Futbolcusu 1910 yılında Galatasaray Futbol Takımında oynayan Fuat Hüsnü Kayacan, İlk Futbol Hakemi de 1924 yılında Sovyetler Birliği – Türkiye Milli Futbol Karşılaşmasını yöneten Hamdi Emin Çap oldu.
            Cumhuriyetimizin ilk döneminde, Büyük Atatürk’ün önderliğinde ülkemizde , birçok alanda ciddi atılımlar, yatırımlar yapılmış, önemli gelişmeler yaşanmış, kazanılan Büyük Zaferle, yeni Ulusumuzun temelleri atılırken, dünyanın çağdaş medeniyetler seviyesine gelmek en büyük hedefimizdi. Bu dönemde, bilim, sanat ve sporda yeni bir yapılanmaya gidilmişti. Bu yapılanmadan futbol da nasibini aldı. 1936 yılına kadar süren bu dönemde ilk Türkiye Futbol Şampiyonası Ankara’da yapıldı. İlk hakem ve antrenör kursu bu dönemde gerçekleştirildi. Deplasmanlı lig kapsamındaki Milli Küme maçları da ilk olarak yine bu dönemde yapıldı. 1938 yılında Türk Spor Kurumunun kaldırılması ve 29.Haziran.1938 tarihinde kabul edilen 3530 sayılı kanunla, Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün kurulması ve sporumuzdaki tüm spor dallarının Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’ne bağlanması ile futbol da devlet yönetimine geçmiş oldu. İstanbul, Ankara ve İzmir’de profesyonel liglerinin kurulması, diğer şehirlerde futbol kulüplerinin artarak çoğalması, kulüplerde oynayan yabancı futbolcularla birlikte, Türkiye Futbol Federasyonu UEFA’ya üye yapıldı. 1962 yılında UEFA – Avrupa Futbol Federasyonu Birliği Türkiye’nin tam üye olduğunu açıkladı. Türkiye Futbol Federasyonu, 1962-1963 sezonundan itibaren Avrupa Kupa Galipleri Kupasına katılacak takımları belirlemek üzere Türkiye Kupası’nı organize etmeye başladı.
        TFF – TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU…
         Sporumuzun ilk teşkilatı olan Türk İdman Cemiyetleri İttifakı’nın kurulmasının ardından Yusuf Ziya Öniş başkanlığında yapılan toplantıda ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında kuruldu, FIFA’ya başvuruldu ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA’nın 26. üyesi oldu ve ilk futbol karşılaşmasını 26 Ekim 1923 tarihinde İstanbul Taksim Stadı‘nda Romanya ile oynadı, karşılaşma 2-2 sonuçlandı. Devamında millî takımımızı 1924 Yaz Olimpiyatları‘na hazırlaması için İskoçya’dan teknik adam Billy Hunter  getirildi. Hunter, futbolcularımıza çağdaş futbolu tanıtarak çalıştıran ilk teknik adam oldu. 1924 Paris Olimpiyatları’nda Çekoslovakya ile oynanan ve 5-2 kaybedilen karşılaşma, millî takımımızın yurt dışındaki ilk karşılaşması oldu. 1924 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası adı altında ilk kez ülke çapında bir futbol şampiyonası yapıldı. 
        1951 yılında profesyonelliğin kabul edilmesi, futbolun bir meslek dalına dönüşmesini ve gelişmesini sağladı. Türkiye futbol ligleri günümüzdeki yapısına kavuşuncaya kadar çeşitli adlar altında oynandı. Millî Küme adı altında toplanan ve 1937’den 1943’e kadar Maarif Mükafatı, 1944’ten 1951’e kadar da Millî Eğitim Kupası olarak anılan ligden sonra 1959’da Millî Lig (bugünkü adıyla Süper Lig) kuruldu. 1959’dan itibaren düzenlenen Millî Lig organizasyonları ve Kupa müsabakaları ile II. ve III. ligler, Türkiye’de futbolu önde gelen spor dallarından biri haline getirdi. 1954 yılında kurulan UEFA’nın (Avrupa Futbol Birliği), 1962 yılında Türkiye’yi üyeliğe kabul etmesi ile 1992 yılına kadar TFF – Türkiye Futbol Federasyonu o zamanki adıyla Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne bağlı bir federasyon idi. 17.06.1992 tarihinde 3813 sayılı Kanunla Türkiye Futbol Federasyonu “özerk” hale getirildi. Kanunun 1. Maddesiyle, futbol faaliyetlerini millî ve milletlerarası kurallara göre yürütmek, teşkilatlandırmak ve Türkiye’yi futbol konusunda yurt içinde ve yurt dışında temsil etmek üzere özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip, özerk Türkiye Futbol Federasyonu görevlendirilmiştir. Faaliyete geçtiği günden günümüze kadar, özerk Futbol Federasyonu, faaliyetlerini büyük bir başarıyla sürdürmektedir. 1992 yılında seçimle işbaşına gelen ilk TFF Başkanı, daha önce atama ile Başkanlık görevini yürüten Şenes Erzik olmuştur. Her geçen gün futboldaki gelişme ve kazanılan mali imkanlar, futbolun sadece bir spor dalı olmadığını da göstermiştir. Futbolun getirdiği parasal değerlerin artış göstermesi futbola olan ilginin çoğalması, lokal federasyonlar nezdinde bu spor dalının bağımsız bir yapı içerisinde yönetilmesini zorunlu hale getirmişti. Devamında özerkliğin ardından 1996 yılında uygulamaya konulan Havuz Sistemi ile kulüplerin naklen yayın gelirleri tahmin edilenden fazla artmış, yüz milyon dolarlarla ifade edilmeye başlanmıştı. İlerleyen yıllarda ise özellikle Milli Futbol Takımımızın kazandığı başarılar ilgiyi daha da arttırdığından, sponsorluk yolları da açıldı., Türkiye Futbol Federasyonu yaptığı anlaşmalarla futbol ekonomisinde milyonlarca dolarlık bir katma değer kazandırdı. Ayrıca futbol ekonomisinin öneminin kulüpler tarafından da anlaşılması ile ilave sponsorluk gelirleri de kazanıldı. 1993 yılı da Türk futbolu için hareketli geçen bir dönem oldu. 16 yaş altı Avrupa Futbol Şampiyonası TFF – Türkiye Futbol Federasyonu tarafından organize edilmiş ve Profesyonel Türkiye Ligleri’nde Fair Play uygulamasının startı verilmiştir. Yine aynı sene dopingle mücadele kapsamında başlatılan çalışmalardan olumlu sonuçlar alınmaya başlanmıştır. 1994 yılında Viyana’da düzenlenen toplantıda Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Şenes Erzik, UEFA Asbaşkanlığına ve FIFA – Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği İcra Kurulu’na seçilmiştir. Ayrıca aynı dönemde ilk kez bir bayan hakemimiz, Lale Orta, FIFA kokartı takmıştır. Yine aynı süreçte tesisleşme hamlesi başlatılmış, Beylerbeyi’ndeki Atatürk Eğitim ve Araştırma Merkezi, Levent’teki TFF- Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Binası ve Riva’daki Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri arka arkaya tamamlanmıştır. Tesisleşme hamlesi kulüplere de yayılmış, birçok kulübümüz Futbol Federasyonu’nun ayırdığı fonlar sayesinde yeni tesislere kavuşmuştur.
Özerk Futbol Federasyonu döneminde 2002 Seul’de düzenlenen FIFA Dünya Kupası Şampiyonasında Güney Kore’yi 3-2 mağlup ederek Dünya Üçüncüsü olan Milli Futbol Takımımız büyük bir başarı elde etti. Üçüncülük maçında Hakan Şükür maçın başlamasından 10,8 saniye sonra attığı golle Dünya Kupası tarihinin en hızlı golünü attı ve tarihe geçti.     
          Ancak bütün bu güzel ve olumlu gelişmelerin yanında özellikle son zamanlarda Ülkemiz yabancı futbolcu akınına uğradı. O kadar ki; resmi futbol müsabakalarında karşılaşan iki Süper Lig Takımımızın sahadaki kadrolarında 10 ar , hatta 11 er yabancı futbolcu görüyoruz. Bu durum Büyük Atatürk’ün cennet vatanımızı emanet ettiği gençlerimizin haklarının yenmesinden başka bir şey değildir. Bu hususta gecikmeden tedbir alınması, yabancı futbolcu sayısında acilen indirime gidilmesi gerekmektedir.

Write & Read to Earn with BULB

Learn More

Enjoy this blog? Subscribe to burak33

7 Comments

B
No comments yet.
Most relevant comments are displayed, so some may have been filtered out.